Yıl sonu değerlendirmesi

Diğer sporlara göre daha az ilgi gören kuzey kombine yine birkaç ülkenin dominasyonuyla geçen bir yıl seyrettik. En önemli organizasyon Dünya Şampiyonası’ydı, en önemli hikayeyse zannımca Almanların bitmek tükenmek bilmeyen genç yeteneklerinin bu sezon ortaya koyduğu performanslardı. Tüm gelişmeleri ve beklentileri yedi kalemde toplamaya çalıştık:

1-Almanya’nın Gençleri
Dünya’da en sık genç ve yetenekli sporcu çıkarıp bunların kariyer gelişimlerini titizlikle takip eden ve onlara yardımcı olan en iyi iki ülke bana göre Almanya ve Avustralya. Kuzey Kombine de özellikle 60’lardan sonra kodaman ülkelerden biri haline gelen ve Norveç’in hegemonyasına son veren Almanya, her yıl bir-iki yeni ismi Dünya Kupası’na sokuyor. Bu sene içinse onlar için özetle şöyle diyebiliriz: Ronny Ackermann-Björn Kircheisen out, Tino Edelmann-Eric Frenzel-Johannes Rydzek in. Özellikle kendilerini 2011 Dünya Şampiyonası’nda gösteren bu üçlü gerçekleşen 4 yarıştan da ülkelerine madalya getirmeyi başardı.(1 altın 3 altın 1 bronz). Hele hele Johannes Rydzek’in Gençler Dünya Şampiyonası’nda altın aldığı seneyi, Büyükler Dünya Şampiyonası’nda 3 gümüşle kapaması güç farkını ortaya koyuyor. Tino Edelmann seneyi Dünya Kupası ikincisi olarak kapatıyor ve yavaş yavaş ilk 10 dereceleri elde etmeye başlayan yeni bir isim de kadroya eklendi bile: Fabian Riessle. Kısacası, bu sene onlar için harikaydı ve önleri de açık.

2- Lamy Chappuis’nin Yenilmezliği
90’ların başından beri Fransa’nın yetiştirdiği en büyük yıldız Jason Lamoy Chappuis unvanları arasında Dünya Şampiyonluğu’nu da kattı. Bu sene kayakla atlamasını geliştirdi ve Dünya Kupası’nda üst üste üçüncü şampiyonluğa koşuyor. Kısacası Lamy Chappuis bu işteki üstünlüğünü herkese ilan etti. Kayakla atlamada ilk 6’e girdiği zaman, karşısında onu zorlayacak bir rakip bulamadı. Fransa’nın eksiği, Lamy Chappuis’nin yanına bir iyi kayaklı koşucu daha getirememesi. Bireysel performanslarda Lamy Chappuis dışında başarılı olduklarını söylemek güç; Dünya Şampiyonası’nda kaçan podyum derecesi de bunu işaret ediyor. Ne yazık ki Fransa, geçen sezon bu problemle baş etme yolunda çok ciddi adımlar atamadı. Yeni sezonda Maxime Leuherte ya da François Braud gibi iyi kayakla atlamacılarının, bu yeteneklerini geliştirdiğini söyleyebiliriz fakat işin kayaklı koşu kısmı halen onlar için bir kabus.

3-Felix Gottwald’in emekliliği ve Avusturya’nın geleceği
Felix Gottwald Avusturya kış sporu ikonlarından biri. Olimpiyat için geri dönmüştü ve takımlarda Avusturya’yı şampiyon yapmıştı. Geri döndükten sonraki en iyi sezonunu da bu sene yaşadı ve yaşattı. 35 yaşında Dünya Kupası yarışı kazanarak bunu başaran en yaşlı adam unvanını alması bir yana, Avusturya takımının pek çok yaşlı,tecrübeli hatta kariyernin sonuna yaklaşmış sporcusu onun önderliğinde ihya oldu.Takıma yaptığı ağabeylik ve liderlik sayesinde Avusturya, Dünya Şampiyonası’ndaki iki takım yarışını da kazandı. Üstelik 2000’lerin başından beri yarışan Mario Stecher’in Dünya Kupası’nda en iyi sezonunu yaşarak beşinci olması da bu etkinin sonucu olarak görülebilir. Harika bir seneydi ama Gottwald emekli oldu ve artık yok. Bu da aslında var olan ama gizlenen bir problemin açığa çıkmasına sebep oldu: genç adamlar çıkarmakta zorlanıyorlar. Bu seneye çok iyi başladıklarını söylemeyiz. Kayakla atlama kısmında rekabetçi olabilmelerine rağmen iyi en iyi kayaklı koşucıları Mario Stecher teklediği zaman-ki bu sezona iyi giremedi sakatlık etkisiyle- podyum şansları azalıyor. İyi bir seneydi ama gelecek soru işareti.

4-Norveç’in Karşı Atağı
Bu sporun “ağadedesi” olan Norveç son zamanlarda iyi değildi. Özellikle kayakla atlamada çok zorlanıyorlardı ve Magnus Moan’dan sonra büyük başarıları zorlayacak sporcu çıkaramıyorlardı. Bu sene o genç yıldız Mikko Kokslien ve kariyerinin ikinci baharındaki Havard Klemetsen’le birlikte yeniden mücadeleci ülke haline geldiler. Özellikle Klemetsen, atlayışlarda genelde başarısız olan Norveç’e ilaç oldu ve Dünya Şampiyonası bronzu geldi. Jan Schmid, geçen sezonun sonundaki llerlemesini sürdürdü; bu sezon başında aralarına Magnus Krog da katıldı ve iyi sonuçlar almakta. Eski kral için zirveye geri dönüş yolunda olumlu bir sezon olduğunu söyleyebiliriz.

5-Amerika’nın Çöküşü
2009 Dünya Şampiyonası ve 2010 Olimpiyatı’nda çıktıkları zirveden hızlı bir inişe geçtiler. Bu iki şampiyona onlar için özel bir projeydi ve mevcut durumda bir sonraki olimpiyatı beklermiş gibi bir halleri var. Geçen yılı en kötü geçiren üst seviye ülkelerin başında geliyor. Onlar için çok önemli olan koçları Elden Bard Joergen şimdilerde ülkesi Avusturya takımı için çalışıyor. Problemleri, Avusturya’nınkiyle benzer:Yeni ve genç sporcuları bu spora çekemiyorlar; çekebildikleri de henüz başarı yakalayacak seviyede değil. Geçen sezon yaş/başarı oranında en iyi durumda yer alan Bryan Fletcher, henüz podyum yakayalamdı. Johhny Spillane-Todd, Lodwick-Bill Demong üçlüsü artık yaşlanıyor ve yerlerine yenileri lazım ama onlar da gelmiyor.

6- Format değişiklikleri
Bu spor aynı isimler ve aynı ülkelerin ortaya koydukları başarı tablosu ve bazılarının ezici üstünlüğüyle tek taraflı bir savaşa dönüştüğünden gitgide sıkıcı hale geldiği ve FIS de bunu görmezden gelemedi. Formatta birkaç yenilik yapmaya karar verdilerve ilk olarak koordinatörlük görevine Lasse Ottesen’i getirdiler.Ottesen bu spordaki hedefleri arasında Bode Miller, Ole Einar Bjoerndalen ya da Peter Northug gibi ikon bir sporcu yaratmak olduğunu söyledi. Bazı takımlar 4 tane başarılı ve istikrarlı sporcu birden yetiştiremediği için eski Takım sprinti formatı geri döndü. Bu formatta takımlar 2 sporcudan oluşuyor ve her sporcu 1,5 kilometre gibi kısa bir mesafeyi 5 defa gitmek zorunda. Turlar sırayla atıldığı için önemli bir dinlenme fırsatı var. Nitekim bu formattaki ilk yarışı Fransa kazandı; İtalya da podyuma girdi. Takım yarışlarında uzun süredir kimse Almanya-Norveç ya da Avusturya’nın eline su dökemezdi. Bunun yanında penaltı yarışının da takvime sokulması var. Bu da esasında kötü atlamacılar için. Atlayışınız kısa kalırsa zaman farkıyla çıkmaktansa ceza turu atıyorsunuz ve en azından strateji belirleyebiliyorsunuz(3 tur tempo yaparak farkı açıp, sonra cezayı atmak gibi.) Bu değişikliklerin Kuzey Kombine’ye heyecan getirmesi en büyük dileğimiz.

7- Sene Biterken
Bu sene büyük şampiyona olmadığından büyük hedef Dünya Kupası. Sezon başı yarışları yine Chappuis’yi geçmenin zorluğunu ispat etse de başka ülkelerden ilginç ve umut verici performanslar da geliyor. 20 yaşında gelen Olimpiyat üçüncülüğünün ardından kötü geçen bir sezonu telafi etmeye başlayan Allesandro Pittin’le İtalyanlar umutlu. Önemli bir kombine geleneği olan Japonlar’dan Akito Watabe de birden fazla podyum yakaladığı bu senenin ilginç geçeceğini belirtiyor belki de. Kuzey Kombine adına güzel bir sezon izleme umuduyla.