Süper Lig - Drogba'nın hayatı

Yeşil sahaların fildişi. Gücün teknikle randevusu, rakip savunmaların kâbusu. Kafa kâğıdının eskimesini müteakip çimlerdeki etkisi biraz azalsa da hikâyesinin anımsatılması gerekiyor.

Tam 34 yıl önce Fildişi Sahili’nin başkenti Abidjan’da dünyaya merhaba demişti Didier Drogba. Ufacık yaşındayken Fransa’daki futbolcu dayısının yanına yollanmıştı ufaklık. Fakat özlem galip gelmiş, küçücük çocuk Afrika’ya dönmüştü.

Ailesinin işsiz kalmasından sonra yine Avrupa’daydı. Minik ekiplerde oynayan dayısı Michel Goba ona babalık yapıyordu. Drogbalar sonradan ekmek peşine düşüyor, Fransa’ya yerleşiyordu. 15’inde anne ve babasının yanında yaşamaya başlayan Didier, yarı profesyonel Levallois’da top koşturuyordu.

Gençlerde döktürse de abileriyle oynamaya başlaması hiç kolay olmamıştı. Hocası Jacques Loncar, ondan cacık olmayacağını düşünüyordu. Sağ bek olarak başlamışsa da aynı zamanda mentoru olan dayısı forvet olmasını tavsiye etmişti.

Bir sonraki durağı Le Mans’da geç açılıyordu. Hayatındaki en önemli teknik adam olarak nitelendireceği Marc Westerloppe, durumu şöyle özetliyordu: “Didier’nin her gün idman yapıp her hafta oynayacak hale gelmesi dört yılını almıştı.”

Herhangi bir akademiye gitmeyen delikanlı, sürekli sakatlıklarla boğuşuyordu. 21’inde ilk profesyonel sözleşmesine imza atan forvet, hocasına kulak veriyor, azminin karşılığını alıyordu.

Guingamp tarafından üç kuruşa transfer edilen Drogba, ilkinde olmasa da ikinci sezonunda fırtına gibi esmişti. Malouda ile ortaklığı küçük takımı yedinciliğe taşırken, bizimkisi çoktan Marsilya arabasına atlamıştı. Ligde 19 defa fileleri havalandıran bir zamanların sağ beki, devler arenasında beş, Avrupa Ligi’nde de altı gol atmıştı. Final gören Fransızlar, kupayı Valencia’ya kaptırdıklarına yanarken, gelen bir haber taraftarı gözyaşına boğmuştu; takımın yıldızı 24 milyon sterlin karşılığında Chelsea’nin yolunu tutmuştu.

Öykünün bundan sonrasını futbol topunu görse karpuz zannedecek annem bile biliyor. Milli takımda 84 maçta 54 gol atan oyuncu, bir sonraki durağı için papatya falı baktırıyor. Yoksa siz hayat yolunun ortasında diye Drogba’yı küçümsüyor musunuz...