Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Dünya Kupası Elemeleri - Olmasaydı Sonumuz Böyle

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 22/03/2013 - 16:07 GMT+2

Bu akşam oynanacak Hırvatistan-Sırbistan maçı öncesi iki ülke arasındaki husumeti Erkan Şimşek kaleme aldı.

Kızılyıldız-Partizan maçında Kızılyıldız tribünler,

Görsel kaynağı: AFP

Bu akşam Avrupa futbolu ve Avrupa siyaseti için çok önemli bir maç oynanacak. Eski Yugoslavya’nın yeni evlatları Hırvatistan ve Sırbistan Zagreb’deki meşhur Maksimir Stadı’nda karşılaşacak. Hem de Cüneyt Çakır’ın yönetiminde. Futbolseverler maça kardeşlik ve centilmenliğin damga vurmasını istiyorlar. Ancak ve maalesef iki ülkeden de bu maça 90’lı yılların yükleriyle, nefretleriyle bakanlar var. Hele 13 Mayıs 1990’daki o korkunç Dinamo Zagreb-Kızılyıldız maçı her iki ülkenin ulusal hafızasında hala çok güçlü iken... Evet kuralar çekildiğinde mevzuyu bilen herkesin aklına 1990 Mayısı gelmişti.
Bugünkü maçın atmosferi için o günlere küçük bir nazar atmakta fayda var. Bugün bazı Balkan tarihçileri tarafından Yugoslavya’nın dağılma sürecinde fitili ateşleyen olaylardan biri olarak görülen Dinamo Zagreb – Kızılyıldız maçı gerçekten de spor tarihinin trajik anlarından biridir.
Takımlar düzeyinde oynanan bu maç, resmi tarihe Yugoslavya lig maçı olarak geçse de fiilen milli maç havasındaydı. Yugoslavya’nın sonunu haber veren bir alarm ziliydi. Bölgede milliyetçiliğin provokasyonu ile yükselen savaş naraları 1991’de Yugoslavya’yı parçalayacaktı ve bu maç belki de Yugoslavya devletinin uzatma dakikalarıydı. Maçı ve ülkeyi bitiren altın gol ise Hırvat Boban’ın Sırp polise attığı uçan tekme olmuştu.
O gün Maksimir Stadı’ndan açık bir hava vardı. Zagreb ve Belgrad bu maça kilitlenmişti. Maç aynı zamanda Dinamoların meşhur tribün grubu Bad Blue Boys ile Kızılyıldız’ın Delije grubu arasında oynanacaktı. Bu iki tribün grubu Yugoslavya Savaşı patladığında faşist paramiliter gruplara dönüşüp ölüm saçmışlardı. Arkan lakaplı tribün lideri Zeljko Raznatovic özellikle Bosna Savaşı’nda tribünlerden topladığı çapulcularla ölüm saçmıştı. Yugoslavya’da hayatın karanlık noktalarına başlayan ölüm yolculukları köylerden, sokaklardan olduğu kadar yeşil sahalardan da başlamıştı. Barışı, kardeşliği ve futbolu aynı anda sevenler için bu büyük bir bilinç kırılması olmuştu.
Maça dönersek, maç oynanmadı, tribünler savaş alanına döndü, yıkılışın provası ona hiç yakışmayan bir yerde yeşil sahada yapıldı. Büyü bozulmuş, diş macunu tüpten çıkmıştı. Tribünlerden sokağa, şehirlere oradan tarihe ve siyasete taşan şiddet katalizör gibi süreci hızlandırmıştı. Ekonominin ve politikanın iflası ile başlayan yıkımı su yüzüne çıkaran keşke futbol olmasaydı.
Dün kardeş olanlar bugün bir birlerinin snaypırı olmuştu. Yugoslavya’da büyük bir akıl tutulması yaşanıyordu. Yugoslavya’nın resmi sloganı “bratstvo i jedinstvo” yani kardeşlik ve birlikti. Ama bu güzelim cümle unutulmuştu.
Örneğin, bu maçtan bir ay sonra İtalya 90 vardı ve Yugoslavya harika bir kadroyla turnuvaya gitmişti. Yine de Yugoslavya’nın başarısı kimsenin umurunda değildi. Oysa Yugoslavya şampiyon bile olabilirdi. Spasiç, Hacıbegiç, Susiç, Pançev, Stojkoviç, Ömeroviç, Katanec, Boksiç, Prosineçki, Jarni, Saviçeviç, Şuker gibi oyuncular vardı. İnsan yazarken bile heyecanlanıyor, gözler doluyor.
Bu isimler bir iki yıl sonra bambaşka milli takımlara dağıldılar. Dünya futbolu için ne büyük bir kayıp. Bu kadro çeyrek finalde, turnuvanın da finalisti Arjantin’e elendi. Bu erken tükeniş zamanın ruhuna ne kadar da uygundu. Hani olmaz ya Yugoslavya İtalya 90’da şampiyon olsaydı Yugoslavya’nın dağılması gecikebilirdi. Bize kalan bugün 7 farklı ülkenin demokratikleşme ve refaha kavuşma çabaları. Epey de mesafe alındı. Slovenya AB üyesi oldu, Hırvatistan Temmuz’da birliğe katılıyor. Sırbistan’ın üyeliği çok yakın. Kaybettikleri federatif, ulus ötesi Yugoslavya ruhunu AB’de bulmaya çalışıyorlar. Bulup bulmayacaklarını tarih gösterecek. Çünkü hala, eski güzel günlere bakarak “olmasaydı sonumuz böyle” diyen her ulustan, her ülkeden binlerce insan var.
Evet artık o uğursuz günlerin uzağındayız. Ülkeler tarihleri ile kör topal da olsa yüzleşiyorlar. Entelektüeller, sanatçılar, sporcular ve halklar bunun için çabalıyor. Bugün Balkanlarda barış ve kardeşlik için mili hafızaların ve siyasal sistemlerin radikal bir şekilde dönüşmesi gerekiyor ve bu 2. Dünya Savaşı ertesinde Yugoslavya’yı kurabilmiş halklar için hiç de zor değil. Yugoslavya evet bir daha kurulmayacak ama ülkeler ve halklar arasında nostaljiden çok daha güçlü ve gerçekçi duyguların, ittifakların tesis edilmesi mümkündür.
Hani o unutulmaz Yüzüklerin Efendisi romanında yüzük üretildiği ateşin içinde yok ediliyor ya; yeşil sahada doğmuş 1990’ın kötü anılarını yine yeşil sahada silmek en güzeli olacaktır. Bu akşamki Hırvatistan-Sırbistan maçı dileyelim bu sürecin şenlikli bir halkası olsun. Yeşil sahada kirlenen tarih yine yeşil sahada temize çekilsin.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam