Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Batık miras

Eurosport Türkiye

Güncellendi 24/07/2019 - 15:52 GMT+3

Formula 1'in en köklü takımlarından Williams, geçmişini mumla arıyor. Ve bu köklü takımın bugünlerde en çok ihtiyacı olan şey hız... Umut Onur Özdemir, Williams takımının sancılı geçen son yılları hakkında yazdı.

Williams F1

Görsel kaynağı: Eurosport

"İhtiyacım olduğunu hissediyorum. Hıza ihtiyacım var." Top Gun filminin bu meşhur repliği, kendisinin de belirttiği gibi tam anlamıyla Frank Williams’ı tanımlıyordu. Her zaman daha çok hıza ihtiyacı vardı. Öyle ki bu hız tutkusu onu tekerlekli sandalyeye bağladı. 50 senedir yarışan otomobilleri ise son yıllarda zirveden oldukça uzak ve hiç olmadığı kadar hıza muhtaç.
Son markalar şampiyonluğunu 1997’de kazanan Williams, toplamda dokuz şampiyonlukla bu alanda Ferrari’nin ardından ikinci sırada bulunuyor. Ne var ki, Formula 1 tarihinde böylesine büyük bir yer kaplayan Williams takımının bu sezon henüz puanı bulunmuyor. Geçtiğimiz sezonu yedi puanla son sırada tamamlayan İngiliz takımı için bu sezon puan almak bile zor olacak gibi. Peki ama bu duruma nasıl gelindi?
Frank Williams, sağlık sorunları nedeniyle 2012 yılında aktif takım patronluğu görevini bırakmış ve yerine vekâleten de olsa, kızı Claire Williams geçmişti. Düşüş trendinde olan aile mirasını kurtarma görevini üstlenen Claire, ilk iki sezonunda Renault motoruyla istediğini alamamıştı. Tek teselli, 2012 İspanya Grand Prix’sindeki sürpriz Pastor Maldonado zaferiydi. Henüz bilmiyorlardı ama bu görülen son Williams zaferi olacaktı. Başarılarla dolu bir geçmişe sahip olan Williams-Renault ortaklığı 2014 yılında sona eriyor ve Williams’ta Mercedes motoru dönemi başlıyordu. Hâli hazırda Valtteri Bottas gibi genç bir yeteneği elinde tutan Claire Williams, diğer koltuğa ise pistin en tecrübeli isimlerinden Felipe Massa’yı uygun görmüştü. Motor ve sürücü değişiklikleri hemen o sene meyvesini vermişti. Yarış galibiyeti gelmese de üst üste iki sezonu üçüncü sırada bitiren Williams markası, yeniden büyüklerin arasına girer gibiydi. Fakat takip eden iki sezonda ilerleme kaydedemeyen İngiliz takımı, beşinci sıraya gerilemişti. İşte bu noktada devlerle mücadele etmek adına heyecan verici bir gelişme yaşandı. Bu heyecan verici gelişmenin felakete dönüşeceğini ise kimse bilemezdi.
Frank Williams ve Claire Williams
92 sezonunda, Nigel Mansell’ın sürücü koltuğunda kazandığı rahat şampiyonlukla birlikte markalar şampiyonluğunu da elde eden Williams’ta, en kritik rolü “aktif süspansiyon” teknolojisi oynuyordu. Formula 1 kariyerine 1987’de Williams’ta elektrik mühendisi olarak başlayan Paddy Lowe da bu yeni teknolojinin mimarlarından biriydi. Kariyerine önce McLaren, daha sonra ise Mercedes’te devam eden ve hanesine yeni şampiyonluklar yazan Lowe, F1’in teknik patronluk konusunda en başarılı ismi hâline gelmişti. 2017 yılında Mercedes takım patronu Toto Wolff ile aralarında çıkan anlaşmazlık sonucu takımdan ayrılan Lowe için yuvaya dönme vaktiydi. Takımı yeniden yukarı taşımak isteyen Claire Williams, eski dost Paddy Lowe’u teknik patron olarak göreve getirdi. Lowe, aynı zamanda takımın hissedarlarından biri olmuştu.
Paddy Lowe imzalı ilk Williams otomobili 2018 sezonunda piste çıktı. Lakin sonuç büyük bir hayal kırıklığıydı. Pistin açık ara en yavaş takımı olan Williams, 1977 sezonundan sonra ilk kez sonuncu oluyordu ve gözler Claire Williams’a çevriliyordu. Williams, Mevcut en iyi teknik lideri takıma kazandırmıştı ancak bırakın devlerle mücadele etmeyi, iyice geriye gidilmişti. Ek olarak, sezon içerisinde finansal anlamda birtakım çalkantılar da olmuştu. Takımın önemli hissedarlarından olan milyarder Lawrance Stroll, sezon içinde iflas eden Force India takımını devralarak yatırımını tamamen oraya kaydırma kararı almıştı. Netflix’te yayınlanan "Formula 1: Drive to Survive" adlı belgeselde, paranın gücü ve neleri değiştirebileceği en iyi şekilde gösterilmişti. Lawrance Stroll, oğlu Lance Stroll’ün Williams koltuğunda yarışmasını sağlıyordu ve Claire Williams’ın da dediği gibi, "Bu bir sır değildi." Claire, sürekli olarak takımlar arasındaki finansal dengesizlikten dem vuruyordu. Haklı olabilirdi fakat oyunun kuralları böyleydi.
Williams Cars
2019 sezonuna yenilenerek başlamak isteyen Williams, para bulmalıydı. Önce Polonyalı sürücü Robert Kubica ile anlaşma sağlandı. 34 yaşındaki pilot, böylece sekiz yıl aradan sonra Formula 1’e döndü. Elbette bu hamlenin “tamamen duygusal” olduğu, Polonyalı sürücünün beraberinde getirdiği sponsorlardan anlaşılıyordu. Ardından telekomünikasyon şirketi Rokit ile isim sponsorluğu anlaşması yapıldı. Diğer koltuğa ise Formula 2’nin son şampiyonu George Russell getirildi ve geleceğe yatırım atlanmadı. Bu arada otomobil de geçen sezondan daha iyi bir durumda olmalıydı. Değil mi?
Ne yazık ki sezon öncesi Barcelona’da yapılan ilk testlerde otomobilin hazır olmadığı görüldü. Williamslar, iki buçuk gün boyunca piste çıkamadı. Bu utanç verici durumun sorumlusu Paddy Lowe olarak gösteriliyordu. Lowe ise oluşan bu durumun tek bir kişiye yıkılmaması gerektiğini söylerken otomobildeki "umut verici" kısımlardan bahsediyordu. Ama sürücüler aynı fikirde değildi. Temelde birçok problem mevcuttu.
Her anlamda fiyaskoya dönüşen testlerin ardından bir kötü haber daha geldi. Paddy Lowe, kişisel sebeplerden ötürü bir süreliğine izne çıkmıştı. Hem de sezonun başlamasına yalnızca birkaç hafta kalmışken... Kaosun hâkim olduğu Williams takımı, sezona adeta gözleri bağlı olarak başladı.
Paddy Lowe
"Daha fazla batamayacağımızı düşünüyorduk ama battık. Bazen gerçekten neler olup bittiğini anlamak için dibi görmeniz gerekebiliyor." Claire Williams, geçtiğimiz günlerde yaptığı bu açıklamayla birlikte her şeyden bir ders çıkardıklarını söyledi. Ancak temel sıkıntıların, teknik sorunların ötesinde, finansal olduğunu tekrarlıyordu. Hâl böyle olunca, "Takım satılacak mı?" sorusunun gelmesi kaçınılmazdı. Claire, kesin bir dille bunun olmayacağını ve Williams takımının çoğunluk hisselerinin her zaman ailede kalacağını belirtti. Bir diğer olası çözüm yoluysa Haas, Toro Rosso ve son olarak Racing Point’in yaptığı gibi Ferrari, Red bull veya Mercedes’in himayesinde bir "B takım" olma planıydı. Kaldı ki geçtiğimiz sezon başında Lawrence Stroll’un, Mercedes’le bu anlamda bir ortaklık kurmak için Williams yönetimine baskı yaptığı biliniyordu. O zaman da net bir tavırla bu fikrin karşısında duran Claire Williams, "Biz bir markayız. Frank Williams ve Patrick Head (kurucu ortak), yıllarca bağımsızlığımız için mücadele ettiler ve harika bir iş başardılar. Benim sorumluluklarımdan biri de bu bağımsızlığı korumak. Bu bizim için inanılmaz derecede önemli." demişti.
Evet, işler epey kötü gidiyor. Fakat günümüzde neredeyse kaybolan amatör ruh, Williams garajında varlığını sürdürmek için direniyor. Özellikle son iki yılda çok büyük bir baskı altında olan Claire Williams, hâlihazırda Formula 1’deki en üst düzey pozisyona sahip kadın durumunda. Seneler boyu erkek egemen bir spor olan F1’de, üstelik türlü finansal handikaplara rağmen kolay yolu seçmemek kesinlikle saygıyı hak ediyor. Virginia ve Frank Williams çiftinin kızlarından da aksi beklenemezdi elbette. Ne var ki bu aile takımını özel kılan tutkular tek başına yeterli olmuyor, olamıyor.
Şu an için ilk hedefi puanla tanışabilmek olan İngiliz takımı, otomobillerini Almanya Grand Prix’sine önemli güncellemelerle hazırlıyor. Ancak asıl hedef 2021 ve sonrası. Gelecek yeni finansal düzenlemelerle birlikte yeniden söz sahibi olmak isteyen Williams, bu döneme de Mercedes motoruyla girme konusunda ısrarcı görünüyor. Mercedes’in kurduğu hegemonyayı düşününce, pek de haksız sayılmazlar. En azından şimdilik.
Top Gun’ın yıllar sonra çekilen devam filmi için vizyon tarihi belli oldu. Williams içinse bir tarih vermek pek mümkün değil. Ama ihtiyacı fazlasıyla hissediyorlar. Claire’ın aile mirasını yüzeye çıkarabilmesi için hıza ihtiyacı var. Ve dolayısıyla da paraya…
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam