Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Lakabı, adının önüne geçen bir efsane: Arnold “Red” Auerbach

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 20/09/2019 - 15:24 GMT+3

Bugün, NBA’in en önemli koçlarından olan Arnold “Red” Auerbach’ın doğum günü. Kuzey Kılıç, 2006 yılında hayatını kaybeden koçun kariyer hikâyesini kaleme aldı.

Arnold Auerbach

Görsel kaynağı: Eurosport

1917, Minsk. Marie ve Hyman Auerbach, bir yandan Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlara karşı koyarken bir yandan da dünyaya gelen kızıl saçlı, biraz kilolu erkek çocuğu sayesinde yaşama sevinci depoluyor.
Auerbach ailesi, savaşın ardından Minsk’i terk edip Brooklyn’e yerleşiyor. Bu kez de Büyük Buhran, kuru temizleme işleri yapan aileyi sıkıntıya sokuyor. Arnold ise o dönemlerdeki zorlu süreçleri basketbol tutkusuyla aşıyor. Kızıl saçlı bir gencin Brooklyn’in ünlü parkalarında sergilediği etkileyici performanslar lise koçlarının ilgisini çekiyor ve hikâye böylelikle başlıyor.
Kızıl saçları ve hemen hemen herkese olan öfkesi nedeniyle antrenörü Holzman’dan “Red” lakabını alan Auerbach, lise kariyerinde gelecekte yıldız oyuncu olma potansiyeli taşıyan performanslar sergiledi ve bu sayede George Washington Üniversitesi’nden basketbol bursu kazandı. Üç yıl boyunca üniversite takımında oynayan Auerbach, dönemin yavaş oyun tarzının aksine oldukça hareketli ve savunmada agresifti. Bu oyun tarzını bir basketbol felsefesi hâline getirmek istemesi sayesinde koçluk kariyerine başlamış oldu.
Red Auerbach, 1946-1947 yılında BAA’de Washington Capitals’ın başına geçmiş ve ilk sezonunda 49-11’lik galibiyet/mağlubiyet derecesi elde etmişti. Üç yıllık Caps kariyerinde normal sezonları enfes tamamlıyordu ancak play-off döneminde inişe geçmesi ve süper yıldız George Mikan’ın durdurulamaması, Auerbach’ın şampiyonluk kazanmasını engelliyordu.
NBA’in kurulmasından sonra Tri-Cities Blackhawks’in başına geçmişti. Sezonun ortalarına doğru gelindiğinde takım patronunun kimseye sormadan bir oyuncuyu takas etmesi, Auerbach’ın takımdan ayrılmasına neden olmuştu. Bu ayrılık, efsanevi başarıların kapısını açacaktı. Dönemin iyi yatırım yapan ama karşılığını alamayan takımı Boston Celtics, takımın başına Red Auerbach’ı getiriyordu.
Auerbach takıma gelir gelmez etkisini hissettirmişti. Etkileyici performansı sayesinde salona seyirci getireceği düşünülen genç yıldız Bob Cousy hakkında gelen bir soru üzerine, “Şampiyonluğu mu kazanmalıyım yoksa köydekileri mi rahat ettirmeliyim?” yanıtını vermişti. Bu yanıtındaki neden önyargı veya ego birikimi değildi. Bunun nedeni, hızlı hücum tarzını pota altına yıkıp çizgi gerisindeki oyunculara alan açarak her hücumda sayı üretebilme şansını yakalamak istemesiydi.
Arnold "Red" Auerbach
Celtics’teki ilk yıllarında oyun sistemini oturtmakta zorluklar yaşayan efsanevi koç, önemli hamleler yapmalıydı çünkü NBA şampiyonluğunu istiyordu. Bu hedefine ulaşmak için takımın yıldızları Ed Macaulay ve Cliff Hagan’ı Bill Russell’ın draft haklarını almak için takasladı. Russell’ın boyalı alanda takımına genişlik kazandıran paslar atabilmesi, pota etrafında etkili bir bitirici olması ve savunmada oldukça akıllı hamleler yapması Auerbach’ın sistemini mükemmel hâle getirmişti.
Tabii onun için vazgeçilmez olan bir unsur daha vardı: Ne kadar başarılı olursa olsun her oyuncu egosunu bir kenara bırakmalı, disiplinden kopmamalı ve daima motive olmalıydı. Soyunma odalarında ağzında purosuyla birlikte motivasyon konuşmaları yapan Auerbach, 1957-1966 yılları arasında Celtics’i dokuz kez NBA şampiyonu yapmış, ilerleyen yıllarda tarihi ödüller kazanmış ve en önemlisi de modern oyunun temellerini atarak arkasından gelenler için ayak izleri bırakmıştı.
Efsanevi koç hakkında son sözleri ondan alıntılamakta ve bir nevi özet yaparak bitirmekte fayda var:
Oyuncular insandır, at değil. Onlarla ilgilenmiyorsun. Onlara koçluk ediyorsun, öğretiyorsun ve en önemlisi sen onları dinliyorsun. Bu oyun böyle oynanmalı, en azından bizim için.”
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam