Euroleague Final Four: Batman vs Flash

1934 yılında yayın hayatına başlayan DC Comics, bizleri sayısız karakterle tanıştırdı. Bu karikatür evreninin en kült özelliği, daha karanlık hikayeler anlatmasıdır ve bununla birlikte kahramanlarının dışarıdan sert görünmelerine rağmen kendi içlerinde yaşadıkları çatışmalardır. EuroLeague Final-Four’unun yarı finalinde Olympiacos ve CSKA eşleşti, ikisi de DC evrenindeki kahramanlara benziyorlar. Dışarıdan bakıldığında çok kuvvetli ama özüne inildiği zaman problemleri olan ekipler.

Olympiacos-CSKA
Olympiacos yaşlanan Batman’i anımsatıyor. Kırmızı-beyazlılar, süper kahramanımız gibi her hamlesi planlı ve oluşabilecek senaryolara daima hazırlıklı. Beş maçta geçtikleri Efes serisinde gördük ki, 34 yaşına gelmiş yıldız oyuncu Spanoulis’in halen cebinde taşıdığı bataranglar var. Yunan gard özellikle oyun sıkıştığı anlarda ve son periyotlarda sahneye çıkıyor. Bunun yanında Printezis ve potayı yandan gören enteresan atışlarını da unutmamak lazım. 2012 yılında oynanan finalde, bu atışlardan biriyle bitime 0.7 saniye kala CSKA’yı yenip kupanın sahibi olmuşlardı. Sadece bu yüzden bile psikolojik avantajın Yunan takımında olduğunu söyleyebiliriz.

Takımda %40’ın üzerinde 3 sayı isabeti bulan iki oyuncu var. Fakat bunlardan biri olan Matt Lojeski’nin oynayamayacak olması hücumda tıkanmalara sebep olabilir. Yunan temsilcisinin diğer gardı Erick Green, play-offlarda performansını arttıran oyunculardan biriydi. Onun oyun konsantrasyonu, Spanoulis’in dinlenip, son periyoda daha dinç girmesini sağlıyor. Savunmasıyla ön plana çıkan Olympiacos normal sezonu 3. olarak bitirdi. Aynı zamanda en az sayı yiyen 3.takım oldular. Özellikle savunmada Birch-Printezis-Papanikolaou’lu ilk 5 hem mobilite, hem de kol uzunluğu sayesinde geçilmez bir duvar oluşturuyor. Play-off serisi boyunca 39.4 ribaund ortalaması ile oynadılar. Rakip takımlara ikinci şut şansını katiyen vermiyorlar. Ofansın tüm enerjisini çekip, onları kendi tempolarında oynamaya mecbur bıraktıktan sonra düğüm haline getirdikleri maçı, son periyotta Spanoulis’in liderliğinde kazanıyorlar. Tüm olumlu yanlara rağmen yaşadıkları atletizm problemleri yüzünden işleri o kadar da kolay olmayacak.

CSKA aynı Flash gibi temposundan ve hızından asla vazgeçmeyen, önüne çıkan duvarların çevresinden dolaşabilen bir takım. Hücumda, De Colo-Teodosic sayesinde ligin normal sezonunda en çok sayı bulan ekip olmayı başardılar (87.3 sayı). Bu ikili play-offlar boyunca ortalama 31 sayı, 9 asist üretti. İstatistiğe baktığımız zaman maç başına 91 sayı üreten CSKA’nın, %40 ve üzeri sayısının Fransız-Sırp hücum hattından geldiğini görüyoruz. Ek olarak sokak basketbolu oynayabilen Aaron Jackson’a ve play-offlarda performansını arttıran Cory Higgins’e sahipler (9.1 sayıdan-13.7 sayıya). Savunma tarafındaysa, sürekli top çalıp hücuma çıkmaya çalışan bir takım var. Bu çaba zaman zaman Rus ekibini, savunma disiplininden uzaklaştırıp, kolay sayı yemelerine sebep oluyor. Baskonia serisini 3-0’la kolay geçmiş gibi gözükseler de çok zorlandılar. En büyük etken olarak Kyle Hines’ın üzerine binen defansif sorumluluk gösterilebilir. Oyuncu CSKA’nın savunmadaki lideri fakat sezon başından beri süren formsuzluğu zaman zaman play-off serisinde de ortaya çıktı . Böyle anlarda özellikle James Augustine veya Kurbanov’un sorumluluk alması gerekiyor.

EuroLeague Final-Four’una CSKA daha formda gelen ekip. İki takımda kendi tempolarını dikte ettirmeye çalışacak. DC evreninde Batman en zeki kahramanlardan biridir, Flash ise en hızlı. Eğer Olympiacos zekasını kullanır ve CSKA’nın tüm temposunu düşürebilirse kazanma şansını yükseltir, aksi takdirde koşan bir CSKA’yı Süperman bile yakalayamaz.