Euroleague'de 25. hafta: Davut ve Golyat

Malcolm Gladwell’in 2013’te çıkan ve en çok satanlar listesinde haftalarca zirvede kalan kitabında, hepimizin aşina olduğu Davut ve Golyat hikayesinde ezberleri bozmuştur. Gladwell’e göre, güçsüzün güçlüyü yendiği bir metafor olması beklenen ve tarihi bir olaya da öykünen hikayenin, ana kahramanı çoban Davut, aslında düşündüğümüz kadar güçsüz biri değil, kesesinde sapanı bulunan bir antik savaş dönemi atıcısıydı. Ela Vadisi’ndeki baryum sülfat içeren ve normalden iki kat fazla yoğun taşlar, doğru bir teknikle fırlatıldığında, günümüzdeki silahların tahribat gücüne sahipti. Kazanan taraf güçlü gözüken dev Golyat değil, taktiksel olarak üstün olan çoban Davut olmuştu.

Açılış maçında CSKA ile Galatasaray karşı karşıya geldiler. İlk periyot sonunda top paylaşamayan Moskova temsilcisi sadece 2 asist yapabildi, buna karşı olarak takımca yapılan 8 asistle ilk çeyreği 13-17 önde kapattık. İkinci çeyreğin başlamasıyla, Galatasaray’ın yaptığı basit top kayıplarını, yelkenine rüzgar yapan CSKA, 8 dakikada yakaladığı 27-5 seriyle müsabakanın ilk yarısını 46-29 skor üstünlüğüyle bitirdi. İkinci yarısı rölantide geçen oyunda, Koç Ergin Ataman’ın şans verdiği Can Korkmaz ve Ege Arar’lı kadro bizlere gelecek için harika pasajlar sundular. Temsilcimizde Micov’un 18 sayı, 3 asist ve 3 ribauntluk oyununa karşılık, CSKA’nın yıldızı Nando De Colo’nun 22 sayı, 3 ribaunt ve en önemlisi 4 top çalması maçın belirleyeni oldu. CSKA’nın 8 top kaybına karşılık yaptığımız 18 top kaybı skoru belirleyen en büyük etkendi ve Galatasaray, Moskova deplasmanından 85-69’luk mağlubiyetle ayrıldı.

Gecenin bir diğer maçı Fenerbahçe ile Baskonia arasındaydı. Maça mutlak kazanmak ve evinde üst üste 6. galibiyeti alma parolasıyla çıkan temsilcimiz, Udoh ve Sloukas’ın yokluğunu kolayca telafi edilebilecek gibi gözükmüyor. Vesely, sene başından beri istikrar kazanamadı bunun yanında Berk Uğurlu’da, Sloukas’ın sahaya verdiklerinden çok uzakta. Malcolm Gladwell’in Davut ve Golyat’ında olduğu gibi, üstünlüğümüz olan kuvvet ve set oyununu hiç kullanamadık. Sürekli temastan kaçan Baskonia, ilk serbest atışını 14 dakika sonra attı. İlk yarı rakibinden 43 sayı yiyen Fenerbahçe, Euroleague’in 2016-2017 sezonu boyunca ilk 2 periyotta toplam 54 sayı yenilen Galatasaray maçı hariç, 43 ve üzerinde sayı yediği maçları kaybetme geleneğini sürdürdü. Özellikle Larkin’nin 19 ve Luz’un 10 sayısı, Final Four adayı takımımızın, play-offlar öncesi gard savunmasında yaşadığı sıkıntıyı Davut’un taşı gibi suratımıza çarptı. Hücumda sadece iki oyuncusu çift haneli rakamlara ulaşan takımımızda, Bogdanovic’in 26 sayı ve 8 asistlik performansı galibiyet için yeterli olmadı ve Fenerbahçe maçı 74-79 kaybetti.

Zalgiris play-off hayallerine tutundu
Koç Jasikevicius önderliğine Zalgris Kaunas evinde Panathinakos’a karşı oynadı. Yunan takımının, deplasmanda 10 mağlubiyeti olmasına rağmen kadrosunun üstünlüğüyle bu maçı alabileceği bekleniyordu. Maçın başında sadece 9 sayı bulabilen Kaunas şehrinin takımı. İlk periyotu 9-17, yarıyı da 19-31 geride kapattı. Giderek savunmasını sertleştiren Zalgris, son periyotta 3 sayılarının da girmesiyle 30 sayıya ulaştı ve maçı 64-58 kazanmayı başardı. Play-off hayallerini halen sıcak tutan takımda Jankunas’ın, 11 sayı, 8 ribaunt, 2 top çalma ve 1 blokluk performansı öne çıktı. Yunan temsilcisinde ise Singleton’ın, 11 sayı, 6 ribaunt, 2 top çalma ve 3 blokluk performansı yeterli olmadı.

Anadolu Efes, evinde Brose Bamberg’i ağırladı. Maçın başında, Alman takımının top kayıplarından Cedi ile 9 sayı çıkaran lacivert-beyazlılar , ilk çeyreği de 23-17 önde kapattılar. 2. çeyrekte Huertel’in ve onunla birlikte Efes savunmasının oyundan kopmasıyla, Brose’nin 16-0’lık serisi geldi ve fark rakibimiz için ilk defa çift haneli rakamlara ulaştı. Burada bir türlü sıcak eli bulamamamız ve savunmada yazının başındaki gibi kendimizi Golyat olarak görmemiz bu fark kapanır havasına girmemize sebep oldu. Maçın sonuna doğru, kulaklarımızda ''Dönülmez Akşamın Ufkundayız” duyulmaya başlamıştı bile. Brose takımında iki oyuncunun neredeyse aldığı süreden fazla sayı attığı akşamda (Lo 17 dakika 15 sayı, Radosevic 15 dakika 16 sayı), ilk yarı Darius Miller maçın sonunda da Melli (16 sayı, 6 ribaunt ve 5 asist) ile 68-87 kazanmayı başardılar. Efes’te ise Cedi Osman’ın 15 sayısı galibiyet için yeterli olmadı.

Darüşşafaka, Pire deplasmanında Olympiacos karşısındaydı. Erick Green’in 9 sayısına karşılık olarak temsilcimizde Wanamaker’in 6 sayısı maçın ilk çeyrekten kopmasına bir nebze engel olabildi. Buna karşılık olarak Furkan’ın ve Zizic’in erken 2 faul almasıyla pota altındaki direncimiz giderek kırılmaya başladı ve 2. çeyrekten itibaren farkın açılmasına engel olamadık. Daçka’nın top paylaşımını en iyi özetleyen istatistik, maçın 3. periyodunun bitmesine 4 dakika kala, temsilcimizin asist sayısı 7 iken Olympiacos oyuncusu Spanoulis’in tek başına 8 asist yapmasıydı. İkinci yarıda Koç Blatt’ın kısa 5’i sahaya sürmesiyle fark bir anda 21 sayıdan 4 sayıya kadar geriledi ve son 3.30 dakika kala, Spanoulis önderliğinde Yunan temsilcisi bir kez daha uyandı. Temsilcimizin sadece 2/20 ile 3’lük attığı maçı, 81-73 kaybettik. Bu hafta sürpriz sonuçlar alındı, aslında dev olarak gördüğümüz takımların doğru taktiklerle yıkılabileceğini gördük. Eğer takımlarımızdan play-off ve hatta Final Four bekliyorsak, maç içinde çok daha efektif çözümler üretmemiz gerekiyor. Yazar Gladwell’in TED konuşmasında da belirttiği gibi, devler göründükleri kadar sağlam ve güçlü değiller ve bazen çobanın cebinde bir sapan vardır.

Haftanın 23 Yaş Altı Genç Oyuncusu
Cedi Osman (Anadolu Efes), 26 dakika/15 sayı/7 ribaunt/2 asist/2 top çalma

Haftanın En iyi Yedek 5’i
Othello Hunter (Real Madrid), 18 dakika/11 sayı/8 ribaunt/1 asist/1 top çalma

Khem Birch (Olympiacos), 18 dakika/13 sayı/8 ribaunt/2 blok

Diamon Simpson(Maccabi Fox), 20 dakika/11 sayı/8 ribaunt/3 blok

Andrea Cinciarini (EA7 Milan), 23 dakika/10 sayı/7 ribaunt/4 asist

Luka Doncic (Real Madrid), 19 dakika/7 sayı/4 ribaunt/5 asist/2 top çalma