Koç Rams üst üste dördüncü kez şampiyon

14 Temmuz Pazar günü, Koç Üniversitesi Sahası’nda yoğun taraftar ilgisiyle başlayan finalde ilk sayılar ODTÜ Falcons’tan geldi. Maçın hemen başında rakibini safety'ye zorlayan ve ardından bulduğu field goal ile durumu 5-0’a getiren Falcons, ilk yarının geri kalanında moral üstünlüğünü ele geçirmiş oldu. İki tarafta da hücum takımlarının ön plana çıktığı ilk yarıyı Falcons 19-14 önde kapattı. Ancak son üç senenin şampiyonu Koç Rams, running back’i Joshua Quezeda’nın etkili oyunu ve quarterback'i David Whipple ile maça tutundu.

İlk yarıya oranla ikinci yarıda çok daha iyi bir performans ortaya koyan Rams’in savunma takımı, Falcons’ın etkili hücümcularına geçit vermeyip onlara sayı hakkı tanımayınca Rams farkı açtı ve maçın bitimine az bir süre kala bulduğu touchdown ile güçlü rakibini 29-19 gibi bir skorla geçerek üst üste dördüncü kez şampiyonluğunu ilan etti. Maçın en değerli oyuncusu seçilen Amerikalı running back Joshua Quezada, ödülünü Türkiye Ragbi Federasyonu Başkanı Murat Pazan’ın elinden aldı.

Evet, ODTÜ gerçekten çok iyi başladı maça. Devreye 19-14 geride girdiğimizde açıkçası ben gergindim çünkü ODTÜ gerçekten çok iyi savunma yapan, sert bir takım. Ama devre arasında koçlarımızın gerek taktiksel gerek motivasyon konuşmaları bizi çok olumlu yönde etkiledi. Devre arasından sonra sahaya çıkarken bu maçın ilk yarı gibi olmayacağından hepimiz emindik. Arkadaşlarım gerçekten canla başla mücadele ettiler; tribünler de aynı şekilde desteklerini ağır bir şekilde hissettirdiler ve belki de final oynama tecrübemiz sayesinde maçın sonunda istediğini alan taraf biz olduk.

Gerçekten taraftar sayısı bu maçta beni de etkiledi, tribünler de doldu. Sahanın kenarından izleyenler oldu, yan binadaki sınıfların camları dahi dolmuştu. Bunları görmek tabii ki oyuncuları motive ediyor, mutlu ediyor. Amerikan futbolu gün geçtikçe Türkiye’de popülerleşiyor fikrine katılıyorum. Özellikle oyuncuların üniversitede bu spora başlaması çok etkili. Saha içi ve dışında, Amerikan futbolunun sert mizacını geçersek, oldukça centilmen ve dostça bir camia olduğunu söyleyebilirim. Bence özellikle son iki-üç yılda Amerikan futboluna güzel bir destek gelmeye başladı. Gerek milli takımın kurulması gerek maçlarımızın televizyondan yayımlanmaya başlaması, biz oyuncular için güzel detaylar.

Evet, Avrupa’da da gerçekten gelişiyor Amerikan futbolu. Son birkaç sene içinde Amerika’ya oyuncu gitti Avrupa’dan. Almanya, Fransa ve Avusturya öncü ülkeler. Bu sene biz de Koç Rams olarak CEFL Merkez Avrupa Şampiyonlar Ligi’ne katıldık. Ne yazık ki bu sene gruptan çıkamadık ama geçen sene final oynamıştık. Üç sene önce üçüncü olmuştuk. Bu sene yerel ligde şampiyon olduğumuz için yine turnuvaya gitmeye hak kazandık. Hedefimiz final oynamak, belki de kupayı kazanmak.

NFL’den beğendiğim oyuncular tabii ki var. Sebastian Janikowski’ye hem solak olmasından hem de fiziksel olarak benzer olmamızdan dolayı bir sempati besliyorum. En iyi olduğumu söyleyemem ama en iyi olmak için çalışıyorum. Yoga yapıyorum, ağırlık çalışıyorum, teknik çalışıyorum. Birçok kicker veya punter olan arkadaşımdan yeni şeyler öğreniyorum. Bu sene ekstra veya alan gollerinde toplamda üç atış kaçırdım. Hiç atış kaçırmadığım sene, bu senenin en iyisi bendim derim. (Gülüyor.)

Yurtdışından gelen bütün oyuncular bütün Türk sporcularımızdan iyi diyemem kesinlikle. Ama Amerika’da küçük yaşta bu spora başlamış ve Kolej Ligi’nde oynamış oyuncular kesinlikle farklarını belli ediyorlar. Özellikle Joshua özelinde konuşursak; sporcu zihniyetine sahip ve inanılmaz iyi birisi. Beslenmesine ve sporuna çok dikkat ediyor. Ayrıca takımımızda bulunan genç running back'lere verdiği tüyoların bize gerçekten katkı sağladığını düşünüyorum. Bu biraz gelen oyuncunun kişiliğiyle de alakalı tabii ki.