Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Şampiyonada ikinci gün

Eurosport
TarafındanEurosport

Yayınlandı 30/10/2010 - 15:50 GMT+3

Japonya'daki şampiyonada ikinci gün geride kalırken favoriler kendilerini belli etmeye başladı. Rusya, ABD, Brezilya ve İtalya bugün de kaybetmedi. Almanya da günü boş geçmeyenlerden... Günün özeti ve kritiği...

fivb voleybol

Görsel kaynağı: Resmi Siteden Alınmıştır

Dünya Voleybol Şampiyonası'nda ikinci gün Kosta Rika - Cezayir maçıyla başladı. Pek kimsenin ilgi göstermediği bu iddiasız maçı Orta Amerika takımı beklendiği gibi 3-0 kazandı. Bu maçtan yarım saat sonra ise daha ilginç iki karşılaşma start aldı. B Grubu'nda ilk maçını rahat kazanan Brezilya, Çek Cumhuriyeti'ni rahat geçecek gibiydi ama hiç de öyle olmadı. Çekler ilk seti almakla kalmadı, Olimpiyat Şampiyonları'nı final setine kadar kovaladı. Brezilya maçı yine kazandı ama gevşemeleri hâlinde kuyularını kazabilecek epeyce takım olduğunu da görmüş oldular. Çekler, İtalya Ligi'ne sürekli oyuncu gönderiyor olmanın meyvelerini toplamaya başladılar. O oyunculardan Aneta Havlickova bugün 25 sayıyla maçın yıldızıydı. Bizim de bu noktada durum kendimize ders çıkartmamız gerekiyor. Her ne kadar bizdeki büyük takımlar İtalya'daki yıldızların neredeyse tamamını Türkiye'ye getirmişse de, kırıcılık ve takımların dengesi bakımından İtalya hâlâ bizim ligimizin fersah fersah önünde. Bu bakımdan Türkiye'deki pek çok oyuncu için İtalya Ligi ciddi bir hedef olmalı. Duygu Bal'ın bu konudaki azmini ise gözden kaçırmak imkansız. Orta oyuncuya Pavia'da başarılar şimdiden.
Dün Küba'yı yenen Hırvatistan, bugün Amerika karşısında o performansın kıyısından geçemedi. Genç Amerikalılar, dengeli bir oyunla üç sette maçı aldı. Hugh McCutcheon'ın ekibinde NCAA'den yeni mezun olmuş ya da hâlâ orada okuyan/oynayan oyuncular var. Bunları Logan Tom ve Eczacı'lı Heather Bown gibi tecrübelerle kaynaştırabilmek önemliydi, bunu yapabilmişe benziyorlar. Destinee Hooker da Tayyiba Haneef'i aratmıyor, en azından şimdilik.
Sırbistan-Polonya maçı çekişmeli geçmeye adaydı, öyle de oldu. İki taraf da hâlâ kimlik arayışında ve hata yüzdeleri yüksek. Çok kaliteli bir maç değildi ama takımlar birbirine denk olunca yine izlettirdi kendini. Sırbistan 3-1 kazandı ve ikide iki yaparak ciddi bir avantaj yakaladı, üstelik Polonya'yı dibe ittiler. Ama Brakoçeviç bugün oynadığı kadar oynayacaksa ve genç Sanja Malagurski onun ayakkabılarını doldurmaya çalışacaksa bu macera çok uzun sürmeyebilir. Polonya'da kriz artık kronikleşti. Beş yıldır gelen her hocaya en az bir kez "istemezük" yapan oyuncular Jerzy Matlak'ın da başını ağrıtıyorlar. Bu sefer Glinka var ama Skowronska küs, haydi bakalım. Yük ister istemez Anna Baranska gibi susup işini yapanlara kalıyor. Ayrıca takımın hâlâ oturmuş bir pasörü yok. Polonya da ileri giderse sürpriz olur. Bu seansta Tayland'ın Kazakistan'ı yenmesi sürpriz değildi. Bizim grupta Kore'nin Dominik Cumhuriyeti'ni 3-0 yenmesi ise önemli. Kore takımının gücü küçümsenirse faturayı ağır keserler. Zira takım ikinci bir Japonya olma yolunda ve iyi gidiyorlar. Dominik'i 3-0 yenmek bir beş sene önce onlar için hayaldi. Şimdi bunu çok rahat yapıyorlar.
Almanya'nın Küba'yı 3-0 yenmesi, genç Küba'nın da büyük oranda devre dışı kalmasına yol açacak gibi. Maçın favorisi Almanya'ydı ama Küba'nın bu kadar çabuk maçtan düşmesi yine de enteresan. Karayip takımı net bir şekilde 2012'yi bekliyor ve bu takım iki sene sonraki takımın sureti bile olmayabilir. Almanya ise gayet iyi ve çok tehlikeli bir takım. Yine 2012'yi bekleyenlerden Çin ise Kanada'yı yenerken zorlanmadı, ama yine de burada favori değiller.
Hollanda-İtalya'nın günün maçı olmasını bekleyenler yanılmadılar. İki takım da kendi karakterini olduğu gibi sahaya yansıttı. Dünyanın en iyi on orta oyuncusunun en az yarısının İtalyan olması, milli takımda da kendini gösteriyor. Gioli-Arrighetti ikilisi bugün 40 sayıyı geçtiler, bu toplam sayının yarısından biraz az. Orta oyuncular bu kadar sayı alınca tabii bir avantajınız doğuyor. Ama İtalya bugün o avantajı pasör çaprazı Ortolani'nin klasik hatalarını ve Piccinini'nin yokluğunu örtmekte kullandı. Tabii Piccinini'nin yerini alan Barcellini'yi unutmayalım. Bizde Neriman, yedek konsantrasyonu konusunda Barcellini'nin yarısı kadar başarılı olsa, Türkiye çok maç döndürebilirdi. Zira bu iki oyuncunun alt yapı yıllarına baktığımızda Neriman hep Barcellini'den daha öndeydi. Ama İtalyan oyuncu Novara'dan beri yedek kalmayı hazmetti ve şans verildiği an patlama yapıyor. Aynı şey Lucia Bosetti için de geçerli. Bu oyuncular kendi kulüplerinde as olmadan milli takıma yedek olarak gelebilecek kadar istikrarlılar. İtalya'ya maçı kazandıran bu oldu. Hollanda'da ise Manon Flier çılgın bir gününde olmasa maç beş sete gitmezdi. Yine de kötü bir takım değil Hollanda.
Günün ilginç olayı Tokyo'da yaşandı. Japonya-Peru maçı elektrik arızası nedeniyle gecikti. Depreme, diğer doğal afetlere ve hemen her şeye hazır zannettiğimiz Japonya'da neredeyse top toplayıcı çocukları mum almaya bakkala göndereceklerdi! Şaka bir yana, böyle organizasyonlarda bile bunlar olabiliyor. Japon takımı belki bu olayın konsantrasyon bozucu etkisiyle Peru'ya set verdi ama maçı vermedi.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam