Wimbledon 2015: Ön inceleme

Sezonun üçüncü Grand Slam’i olan Wimbledon’da mücadele bugün başlıyor. All England Tennis Club, tarihin en eski tenis turnuvasına bu yıl 129. kez ev sahipliği yapacak.

Erkeklerde dünya bir numarası Novak Djokovic, Wimbledon’a en büyük favori olarak geldi. İlk bakışta Sırp oyuncunun işini hayli kolaylaştıran bir kuraya sahip olduğunu düşünebiliriz, zira Nadal, Murray ve Federer’den oluşan üçlü tablonun diğer yarısında toplanmış durumda. Ancak açılışı Philipp Kohlschreiber gibi ilk tur için hayli dişli bir rakiple yapacak olan Djokovic’in ilerleyen turlardaki olası rakipleri arasında da birçok etkili servisçi var. Hewitt, Tomic, Anderson gibi isimlerle karşılaşma ihtimali bulunan Nole’yi çeyrekte Nishikori, yarı finalde ise Roland Garros’ta kupayı elinden alan Wawrinka bekliyor olacak.

Bu yıl form düzeyi olarak Djokovic’e yaklaşabilen tek isim olan Andy Murray’nin evinde ikinci şampiyonluğunu yaşaması için dikenli bir yoldan ilerlemesi gerekecek. Britanyalı raketi bekleyen olası eşleşmeler; dördüncü turda Tsonga, çeyrek finalde Rafael Nadal, yarı finalde Roger Federer ve elbette finalde Novak Djokovic. Uzun süredir birlikte olduğu Kim Sears ile dünya evine giren Murray, evlilikten bu yana tek yenilgisini Roland Garros yarı finalinde Djokovic karşısında aldı. Uğur için ayakkabısında taşıdığı evlilik yüzüğü, Wimbledon’da da ona şans getirecek mi, önümüzdeki iki hafta boyunca göreceğiz.

33 yaşına gelen Roger Federer’in kariyerine bir Slam zaferi daha eklemek için belki de tek şansı Wimbledon. Bir zamanlar mutlak hakimiyet kurduğu turnuvada hala büyük bir güç sahibi olduğunu geçen yıl gösteren Federer, finalde Djokovic ile beş setlik bir epik oynamış, fakat korttan mağlup ayrılmıştı. Buraya Halle’de kazandığı şampiyonluğun moraliyle gelen İsviçrelinin karşısına çeyrek finalde Çek Tomas Berdych çıkabilir.

Erkeklerde şampiyonluğun beklenmedik bir isme gitmesi pek mümkün gözükmese de, geçen yıl burada Nadal’ı eleyerek adını duyuran genç yetenek Nick Krygios’tan yine tatmin edici bir performans bekleyebiliriz. Aynı çeyrekte yer aldığı Raonic ve Dimitrov gibi isimlerin istikrarsız form durumları da göz önüne alınırsa, 20 yaşındaki Avustralyalı çeyrek finalde Wawrinka’nın karşısına dikilebilir.

Kadınlarda en önemli soru Serena Williams’ın dominasyonunu sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgili. Sezonun ilk iki Grand Slam’inden zaferle ayrılan Amerikalı yıldız, Wimbledon ve Amerika Açık’ı da kazanarak ‘True Grand Slam’ yapmak istiyor. Serena bunu başardığı taktirde aynı yıl içinde dört Slam’i de kazanan tarihteki altıncı* isim olacak. Aynı zamanda 22 şampiyonluk ile Açık dönemin en çok Grand Slam kazanan ismi olan Steffi Graf’ı da yakalayacak. Zaman zaman Grand Slam’lerde motivasyon eksikliği çektiğini ve bu nedenle sürpriz yenilgiler aldığını gördüğümüz Serena, bu yıl hastalıklar tarafından pek çok defa yavaşlatılsa da, asla durdurulamadı. Önünde konsantre olabileceği büyük hedeflerle her zamankinden daha da tehlikeli olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Son şampiyon Petra Kvitova, kötü başladığı sezonda Miami ve Indian Wells turnuvalarını pas geçerek dinlenme kararı aldı ve bu aradan sonra daha iyi gözüktü. Her ne kadar bu yıl elde ettiği en iyi derece Madrid’deki final olsa da, geçen yıl da Wimbledon’a herhangi bir kupa kaldırmadan geldiğini hatırlatmakta fayda var. Wimbledon’daki üçüncü zaferini arayan Çek tenisçi kesinlikle Serena’nın en büyük rakibi olacak.

Gribal enfeksiyon nedeniyle çim kort sezonunu Wimbledon’a kadar açamayan Maria Sharapova’nın işi zor olacak. Henüz 17 yaşındayken kariyerinin ilk Grand Slam’ini Wimbledon’da kazanan Masha, o günden bu yana Londra’da yalnızca bir kez final görebildi. Buna ek olarak Rus raketin yolu üzerinde, bu yıl kendisini mağlup etmeyi başaran Gavrilova, Pennetta ve Safarova gibi isimler yer alıyor.

Geçen yıl Wimbledon’da yarı final gören dünya üç numarası Simona Halep, kötü bir 2015 sezonu geçiriyor. Roland Garros’a ikinci turda veda eden Rumen oyuncu, Wimbledon’ın başlamasına beş gün kala koçu Victor Ionita ile yollarını ayırdı. Mevcut şartlar, Halep’le ilgili beklentileri gayet anlaşılabilir şekilde dibe çekmiş durumda.

Yolunu kaybetmiş gibi gözüken bir diğer isim, tıpkı Halep gibi geçen yılın parlayan yıldızlarından Eugenie Bouchard. Kanadalı oyuncu son 12 maçında yalnızca 2 galibiyet alabildi ve geçen yıl yarı finalde Halep’i devirerek finale çıktığı günlerden şimdilik epey uzakta gibi gözüküyor.

Wimbledon’da kadın raketler arasında sürpriz bir isim arıyorsanız ilk göz atacağınız isim Sabine Lisicki olmalı. Birmingham’da bir maçta 27 ace atarak WTA Tur rekorunu kıran Lisicki’nin son beş yılda Wimbledon’da en az çeyrek final gördüğünü de belirtirsek, çim kortta ne kadar tehlikeli bir oyuncu olduğunu özetlemiş oluruz. Ana tablonun bu çeyrek diliminde Halep ve Wozniacki gibi nispeten daha yenilebilir gözüken rakiplerin başı çekmesi, iki Alman Lisicki ve Kerber için büyük bir fırsat yaratıyor.

Dikkat çeken bir diğer isim de Eastbourne’da kariyerinin ilk WTA şampiyonluğunu yaşayan Belinda Bencic. Belki Grand Slam’de zirveyi görmek için henüz erken, fakat 18 yaşındaki İsviçrelinin heyecan verici potansiyelini başarıya dönüştürme sürecine tanıklık etmek bile yeterince keyifli. Üçüncü turdaki potansiyel Ana Ivanovic eşleşmesi de cabası.

*Aynı yıl içinde dört Grand Slam’i de kazanmayı başaran isimlerin listesi şu şekilde:

1938 Don Budge
1953 Mauren Connolly
1962, 1969 Rod Laver
1970 Margaret Court
1988 Steffi Graf (Alman raket o yıl Olimpiyat altınını da kazanarak literatüre Golden Slam terimini kazandırmıştı.)