Peri Masalları: Gonzalez

Şilili Gonzalez için çok da büyük sürpriz denemez aslında. 2007 yılına gelinene kadar grand slam çeyrek finalleri oynamış, hali hazırda ilk 10’da bulunan bir oyuncuydu. Ama bir grand slam finali de beklenmezdi. Beklense de, bu muhtemelen onun en iyi olduğu toprak kortta, yani Fransa Açık’ta beklenirdi. Aynı yıl içinde Fransa Açık’ta da yarı final oynadı zaten Gonzalez, hatta finali de ucundan kaçırdı ama hedeflediği grand slam finali Avustralya’da gelmişti.

İlk turda Evgeny Korolev’i çok zorlanmadan geçen Gonzalez, ikinci turda Juan Martin Del Potro karşısında beş setlik bir maç oynadı. Arjantinli rakibinin son sette 4-0 gerideyken maçtan çekilmesiyle gülen taraf oldu. Arkadan Lleyton Hewitt ve James Blake gibi sağlam, tecrübeli oyuncuları yenmeyi başardı. Bakıldığında, çeyrek finale gelene kadar “10 numaralı seribaşı” için bir hayli zorluydu rotası. Çok genç de sayılmazdı ve her zaman yorgunluk sorunları olan bir oyuncu olarak biliniyordu. Çok fazla enerji harcamıştı ve ilerisi zor görünüyordu onun için. Hele ki çeyrek final rakibi Rafael Nadal iken... İspanyol o zamanlar sert kortta şimdi olduğu kadar etkili olmasa da, önemli bir oyuncu sayılırdı. Ama Gonzalez, Nadal’a nefes aldırmadığı maçta üç sette gülen taraf oldu. Yarı finalde Tommy Haas karşısında sadece beş oyun bırakarak kariyerinin ilk ve tek grand slam finaline yükseldi. Orada teslim olduğu rakip, çok yakından tanıdığımız birisiydi: Roger Federer.