UEFA Avrupa Ligi - Bu havada elenilmez

Kenarda Zico'nun olduğu günlerden başlamak Fenerbahçe'nin Avrupalı günlerini hatırlamaya. Öncesi seyirlik maçlardan ibaret gelir hep bana. Avrupa denilince ilk Galatasaray'ın akla gelişini değiştiren adam olmuştur Zico. Son hafta ezeli rakibine kaptırılan şampiyonluk nedeniyle ağır bir depresyonla girilen 100. yılda Fenerbahçe'yi ayağa kaldıran adam kanımıza bir de Avrupa'yı sokmuştur.

Şampiyonluğun gölgesinde kaldığından pek hatırlanmaz belki ama 2-0 öne geçilen ama skoru koruyamayınca elenilen AZ Alkmaar maçı hep acı verir. Çeyrek finale adım atmak yeterli görüldüğünden olsa gerek bir sonraki yılın Chelsea-Fenerbahçe maçında o gelmeyen sarı-lacivert gol pek üzmez kimseyi. Ama böyle ufak ufak kanımıza girmiştir işte Zico, "Rising sun over Europe" pankartı bir devir değişimidir Fenerbahçe için.

Türkiye Ligi'nin en çok şampiyonluk yaşayan iki takımından biri olan Fenerbahçe'nin Edirne'yi geçince de anlatacak hikayesi vardır artık. Sevilla maçının penaltı atışları ile Chelsea'ye karşı 1-0'dan geri dönülen maç kitleleri değiştirmeyi başarmıştır.

Depresyonun çaresi Kocaman'dı
Zico'dan sonra Aragones'in, takımı sadece ligde değil Avrupa'da da soktuğu karanlıktan çıkartmak için geri dönen Daum bile ezberin dışında Avrupa'da yürümeyi bilmiştir. Lille 85'te attığı golle çeyrek finalin önüne set çeken takımdır. Bir Alkmaar vakası daha ekler bu 85'te gelen gol.

Daum'un ikinci gelişinin sonu da bir öncekinden farklı olmayınca depresyona çare olarak göreve Aykut Kocaman getirilir. İlk sezonun ikinci yarısında yakalanan seri şampiyonluğa giderken herkes mutludur, Avrupa'ya alışanlar hariç.

Sezon sonunda 'Aykut Kocaman başarılı mıdır', sorusunun cevabı benim için hep 'Hayır' olmuştur. Young Boys ve PAOK maçları ile Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi'ne ilk turlardan veda etmek yürümeye başlayan çocuğu merdivenlerden itmekten farksızdır benim için. Bu da yeterli gözükmemiş UEFA, Avrupa'dan bir yıl mahrum edince Fenerbahçe'yi 3 Temmuz sonrasında merdivenden düşen çocuk yatağa bağlanmıştır.

Bir kulüp taraftarının hayatı boyunca anlatacağı onlarca hikayeyi genç bir Fenerbahçeliden dinleyebilirsiniz artık. Benim bu yazıda bir çırpıda saydığım o gelmeyen gollere son saniyelerde filelerine takılan rakip gollerinin eklenmesinin neden olduğu hüzünlerle dolu Fenerbahçe tarihi.

Son dönemlerde mutluluktan çok hüzünlerin oluşu dengeyi sarsıyor. Çeyrek final kapısının aralandığı günde dinlediğim Nazan Öncel şarkısının sözlerini bile 'bu havada elenilmez' diye tekrarladığımı zor fark ediyorum. Oysa kutlama yapmak için güzel bir gün var dışarda. Tribünlerin dışında futbol oynamaya elverişli ortam... Tek isteğim AZ Alkmaar, Lille, Chelsea'de izlediğimizden farklı olsun bu kez filmin sonu.