Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Ali Ece Beşiktaş'ın yeni transferi Tolgay Arslan'ı yazdı: Gökhan ve Olcay gibi uçurur!

Eurosport Türkiye

Güncellendi 24/01/2015 - 10:23 GMT+2

Ali Ece Beşiktaş'ın yeni transferi Tolgay Arslan'ı değerlendirdi.

Tolgay Arslan

Görsel kaynağı: Eurosport

Hamburg, Tolgay’ın altyapısında yetiştiği takım Borussia Dortmund’u yenerken bir önceki sezon şampiyon olan Klopp’un takımını ligde 31 maç sonra yenen ilk takım olmuştu. Hamburg adına sahanın yıldızları 2 gol atan Son ve o dönemde halen çok etkili bir 10 numara olan Van der Vaart’tı. Ancak Hamburg’un teknik direktörü Fink büyük zaferde asıl fark yaratan gizli kahramanı öve öve bitiremiyordu: “Tolgay’ı aslında daha çok ofansif orta saha rotasyonunda düşünüyordum ancak bugün biraz da mecburiyetten defansif orta saha olarak oynattım. Açıkçası maç boyunca doğal yetenekleriyle hücuma yaptığı önemli katkı bir yana defansif özellikleriyle de çok etkili oldu, bu açıdan beni bile şaşırttı. 11.6 km mesafe kat ederken rakipten 15 kez top kaptı ve % 83’lük isabetli pas oranıyla oynadı. Bu kadarını ben bile beklemiyordum!”
O güne kadar daha çok ofansif orta saha olarak görülen Tolgay, kendisinden 2 yaş küçük Mario Götze ile beraber oynadıkları Dortmund altyapısında yıldızını parlatana kadar ofansif orta saha rolünde geleceğin yıldızı olarak görülüyordu. Lakin kısa süre sonra Alman futbolunun ruhani lideri Beckenbauer tarafından “Almanya’nın Messi’si” olarak nitelendirilen ve bir süre sonra Bayern Münih’e 37 milyon Euro karşılığı transfer olan Götze, bu rolde Tolgay’ı geçmekle kalmayacak, Almanya’nın 24 yıl aradan sonra kazandığı ilk Dünya Kupası’nda da finalde skoru tayin edecek gole imza atacaktı.
Götze, Tolgay’dan 2 yıl önce Dortmund altyapısına başlamasına rağmen kanatta da çok etkili bir performans sergilediği için iki oyuncunun mevkileri sürekli çakışmıyordu. Hatta Götze’nin A takıma yükselmeden önce altyapıdaki son sezonunda Tolgay 19 yaş altı liginde gol kralı olacaktı.
Çorum kökenli bir ailenin Paderborn’da doğan çocuğu olan Tolgay, doğduğu şehrin takımının altyapısında vaat ettiği potansiyel ile 13 yaşında Dortmund altyapısına transfer olurken kendisine Zinedine Zidane’ı örnek alıyor, onun meşhur rulet dönüşü çalımını sık sık antrenman ve maçlarda deniyordu. Almanya altyapı eğitimi sayesinde top tekniği küçük yaşlardan beri gelişmiş olan Tolgay, bir süre sonra olgunlaştıkça altyapı takımlarında hocalarının etkisiyle Zidane’ın hızlı-dikey tek pas oyun tarzını rulet dönüşü çalımından daha fazla kendi oyun tarzına ekleyecekti.
2009 yazı Tolgay’ın kariyerindeki ilk dönüm noktası oldu. Götze, altyapıdan Dortmund A takımına yükselirken sözleşmesi biten Tolgay daha fazla oynama şansı bulabilmek için nüfusunun % 5’i Türk olan Hamburg şehrinin en başarılı takımı olan (orijinal yazılışıyla) Hamburger SV’ye transfer oldu. Bundesliga kurulduğundan beri her sezonda bu en üst küme ligde yer alan tek takım olan mavi-siyahlılar, bir sezon önce Martin Jol yönetiminde o zamanki adıyla UEFA Kupası’nda yarı finale kadar yükselmeyi başarmış, Diego, Mertesacker, Pizarro ve Mesut Özil’li Werder Bremen’e bitime 7 dakika kala yediği golle deplasmanda atılan gol farkıyla elenip İstanbul’da oynanan son UEFA Kupası finalini kılpayı kaçırmıştı. Bundesliga’da da son hafta Şampiyonlar Ligi’ne katılma şansını kılpayı kaçıran Hamburg’da teknik direktör Jol sezon sonunda Ajax’a gitti. Gerisinde ise belki de son 5 yılın en güçlü Hamburg kadrosunu miras bırakacak, Hamburg da yeni teknik direktörü Labbadia yönetiminde, ismi artık UEFA Avrupa Ligi olan kupada bir kez daha yarı finale kadar yükselecekti. O sezon tarihin en kudretli golcülerinden Van Nistelrooy’u transfer eden Hamburg’un orta sahasının ortasında Ze Roberto ve kaptan Jarolim takımın omurgasını oluşturuyorlardı. Santrfor van Nistelrooy’un arkasındaki ofansif orta saha bloğunda ise Mladen Petriç, Eljero Elia, Rincon, Guerrero, Trochowski gibi dönemin yıldız oyuncuları vardı.
Bu yüzden Tolgay, Hamburg’daki ilk sezonunda hemen şans bulamadı. Tolgay’ın Hamburg kariyeri boyunca en büyük şanssızlığı ise forma giydiği 6 yılda tam 11 kez teknik direktör değişikliği yapılması oldu. İlk sezonunda Labbadia yönetiminde 5 kez forma şansı bulan Tolgay, bir dahaki sezon bir zamanlar Mustafa Denizli’nin teknik direktörlüğünü yaptığı Aachen takımına kiralık olarak gitti. Sezon öncesi kampında oynanan hazırlık maçında Barcelona’ya güzel bir gol atınca ilk kez Türk basınında da adını duyuran Tolgay, U19 Türkiye Milli Takımı’ndan sonra bir kez de İsmetpaşa Stadı’nda oynanan ve benim de kendisini ilk kez tribünden canlı izlediğim İrlanda Cumhuriyeti maçında Türkiye U21 Milli Takımı formasını giydi. Necip Uysal’ın da ilk 11’de olduğu bu maçın 2. yarısında Emre Çolak’ın yerine oyuna dâhil olan Tolgay, 7 ay sonra Almanya U20 Milli Takımı’ndan gelen teklifi kabul etti ve U20’nin yanı sıra U21 kategorisinde de Almanya milli formasını giydi. Aachen’da kiralık oynarken attığı gollerle dikkat çeken Tolgay bir süre doğduğu ve ailesinin doğduğu iki ülke milli takımı arasında zigzaglar çizdi.
2011-12 sezonunda kiradan Hamburg’a dönen Tolgay, ilk sezonuna göre daha çok forma şansı bulsa da ilk 11’in banko ismi olamadı. O sezonun özellikle ilk yarısında Hamburg’un en değerli oyuncularının başında ilk 17 maçta 6 asist yapan Gökhan Töre ile Tolgay takıma arkadaşı oldular. Ancak kaderin cilvesi Gökhan Töre’nin yokluğunda sezonun özellikle 2. yarısında Tolgay daha çok forma şansı buldu, ilk 11’e göz kırpmaya başladı.
Bir dahaki sezon olan 2012-13’e ise hem Hamburg hem de Tolgay tabiri caizse sezona bomba gibi başladılar. Tolgay’ın ilk 11’de olduğu ve teknik direktörü Fink kadar Almanya futbol medyasını da fazlasıyla etkilediği maçta Hamburg bir önceki sezonun şampiyonu Borussia Dortmund’u 3-2’lik skorla mağlup ederek dikkatleri üzerine çekti. O sezon ligde toplam 25 maçta Hamburg forması giyen Tolgay kısa sürede ilk 11’in banko isimlerinden oldu ve 19 lig maçında ilk 11’de yer aldı.
Sezon sonunda Bayern Münih şampiyonluk ipini göğüslerken Tolgay, sezonun zorluk derecesi en yüksek maçında Bayern karşısında 6 ikili mücadele kazandı ve mavi-siyahlıların ayakta kalan ender isimlerinden birisi oldu. Tolgay o sezondan itibaren artık altyapıda sık sık oynadığı gibi ofansif bir rolden çok orta sahada savunmaya yakın 2 çapadan birisi olarak çift yönlü oyununun yanı sıra defansif özelliklerini de geliştirdi. Sezonun ilk yarısında form grafiğiyle zirve yapan Tolgay, 2012 Kasım’ında 5 yıl sonra ilk kez 3 Bundesliga maçını gol yemeden tamamlamayı başaran Hamburg takım savunmasının önemli isimlerinden birisine dönüşmüştü. Bu gol yemeden tamamlanan son Freiburg maçında Hamburg 1 saat kadar 10 kişi oynamak zorunda kalırken sahanın en iyisi Tolgay Arslan’dan başkası değildi.
Kasım ayının son maçında Van der Vaart’ın yerine 10 numaraya geçen Tolgay, zorlu Schalke maçında bu mevkide de oynayabileceğini kanıtlayarak teknik direktörü Fink’e ne kadar versatil bir oyuncu olduğunu da ispatladı.
Ancak daha önce de altını çizdiğimiz gibi Tolgay’ın Hamburg kariyeri boyunca en büyük dezavantajı kulüp tarihinin en istikrarsız dönemi olan 6 yılda 11 kez teknik direktör değişikliği yapılan zaman dilimine denk gelmesi. Geçen sezon Tolgay ligde 33 maçta Hamburg forması giyerken Bundesliga başladığından beri en üst kümede yer alan Hamburg, Bundesliga 2’de sezonu 3. sırada tamamlayan Fürth ile play-out maçı oynayarak zar zor kümede kaldı. Daha doğrusu Hakan Çalhanoğlu attığı 11 gol ve sayısız anahtar pasıyla Hamburg’u kümede tuttu.
Herkesin malumu, o Hakan Çalhanoğlu bu sezon öncesinde tam 14 milyon Euro’ya Hamburg’dan Bayer Leverkusen’a transfer oldu. 2.5 yıl önce Hakan’ın bonservisi 1 milyon Euro’yken “Hakan Çalhanoğlu, Beşiktaş’ta oynayamaz, faydalı olamaz” raporunu veren adam, Atiba transferinde olduyğu gibi Tolgay konusunda da burun kıvırdığı için kimsenin kafasında fazla soru işareti kalmasın! Tolgay versatil, yetenekli, taktik zekâsı gelişmiş iyi bir oyuncu. Sözleşmesinin de sona ermesi faktörüyle bu bonservis bedeline gayet iyi transfer. Tolgay bu sezon Bundesliga’da 13 maçta forma giyerken daha çok Veli ve Atiba’nın bölgesinde oynadı. İyi bir performans sergiledi. Özellikle dikine driplinglerini daha da geliştirdiğini ispatladı. Ayrıca 2 maçta da orta sahanın sağında oynatılan Tolgay, bu mevkide de iyi bir performans sergileyerek ne kadar versatil bir oyuncu olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Peki, neden Tolgay Almanya’dan ayrılıyor o zaman? Çünkü halen Türkiye’deki futbolcu maaşları ile Almanya’daki maaşlar arasında Türkiye’yi seçen oyuncular lehine büyük bir fark var. Tolgay geldiğinden beri 6 yılda 11 teknik adam değiştiren ve her sezon daha da kötüye giden Hamburg, müzmin istikrarsızlığı nedeniyle birçok yetenekli oyuncunun tercih ettiği bir takım olmaktan çıktı.
Driplinglerinin yanı sıra uzaktan şutları da etkili olan Tolgay, topu kolay kolay kaptırmayan, en kötü ihtimal takımına etkili bölgelerde faul kazandıran bir oyun karakterine sahip. Sürekli 10 numara veya kanatlarda ofansif orta saha olarak oynayabilmesi için son vuruşlarını geliştirmesi şart. Ancak Beşiktaş’a gelmeden önce Gökhan Töre’nin profesyonel liglerde hiç gol atmadığını ancak bu sezon artık sağ ayağıyla bile goller atabildiğini de hesaba katmak gerek. Tolgay, Türkiye’de Almanya’da aldığının en az 2 katı maaş alacak ancak Almanya Bundesliga da Almanya’nın şampiyon olduğu Dünya Kupası’nda da gördüğümüz gibi Türkiye Ligi’ne göre gerçekten de süper bir lig! Finalde Messi’li Arjantin’i yenip Dünya Kupası şampiyonu olan Almanya’nın ilk 11’indeki 8 oyuncu Almanya Bundesliga’da forma giyiyordu. Yani Almanya ve Türkiye ligleri arasında Gökhan Töre, Olcay Şahan, Mehmet Ekici’lerin iki lig arası performans farklarında gördüğümüz gibi bayağı bir kalite farkı var. Bizim ligin kalite ortalamasına göre Tolgay Arslan bu bonservis bedelini de hesaba katarak 10 üzerinden en az 8’lik bir transfer!
Ali Ece - Akşam
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam