Süper Lig - Beyler lige geri dönebilir miyiz?

Galatasaray'da Fenerbahçe'yi konuk edeceği derbi öncesinde aslında durum biraz karışık ya da ben öyle hissediyorum. Bir tarafta Şampiyonlar Ligi'nde yoluna devam eden takım, diğer tarafta Türkiye Kupası'na erken veda eden ve ligde 15 haftada 16 puan kaybeden bir takım. İkisinin de forması aynı, kadro değişse de futbolcular aynı, teknik direktör aynı, tribünde seni çatlayana kadar bağıran da takıma erkenden sırt çevirip tribünün en büyük gühanını işleyip oyuncusuna küfür eden de aynı.

Hâl böyle karşıda ise ezeli rakip Fenerbahçe olunca tabloyu somutlaştırmak zor oluyor. Fenerbahçe bile bildiğimiz ezeli rakip değil. İçeride başka dışarıda başka. Deplasmanda altı gol atmış bu sene sadece sarı-lacivertliler yedi tane ise yemiş. Onlar da ligde ağır yaralı ve dış sahadaki yedi maçtan sadece birisini kazanıp hanelerine sadece 8 puan yazdırabilmişler.

Beraberlik olmasın yeter
Sezon başından beri farklı farklı zamanlarda sarı-kırmızılı takımın teknik patronu Fatih Terim ve bazı oyuncular özellikle alınan keyifsiz sonuçlardan sonra akıllarının gerçekten Devler Ligi'nde olduklarını ispatladıı. Kaybedilen onca puana rağmen zirvede olmak tabii ki güzel ama lige dönmek için ise takımın yapması gereken son iki maçı en iyi şekilde bitirmek. Bu maçta bence Galatasaray için kendisini lige döndürecek iki sonuç var. Birisi galibiyet diğeri ise mağlubiyet. Sezon başından beri çoğu şeye cevap verilmesini engelleyen belirsizlikler var takımla ilgili, hep araya amalar giriyor. Maçın sonucu beraberlik olursa o belirsizliklere bir yenisi daha eklenecek ve daha da önemlisi takım vermesi gereken silkelenme refleksini veremeyecek. Galibiyette lige kesin dönüş, mağlubiyette ise Fatih Terim'in herkesi silkeleyeceği kuşkusuz.

Geçen yılı aramak
Basit bir şekilde özetlersek, Galatasaray'ı geçen yıl başarıya götüren sistem bu yıl pek işlemiyor saha içinde. Bunun ise belli başlı sebepleri var. Takımın savunma beyni ve Kadıköy'de 2-0 geriye düştükten sonra bariz bir şekilde "Haydi toparlanıyoruz" diyen Ujfalusi ile, 4-4-2'nin en önemli parçası 'sağlıklı' Elmander'in olmayışı. Bunlara bir de öncelikle Melo ile Selçuk'un ve bazı diğer isimlerin bekleneni verememesi eklenince takımın performansı geçen yılı aratıyor zaman zaman. Özellikle kapanan ve oyunu kendi sahasında kabul eden takımlara karşı zorlanıyor Galatasaray. Fatih Terim birkaç kez sistemde değişikliğe gideceğinin sinyalini verse de ben ummakla birlikte sanmıyorum bu maçta 4-4-2'yi bozacağını.

Geriden başlayalım. Kalede Muslera olması gerektiği gibi, her maç üzerine düşeni yapıyor. Önündeki dörtlü ise hem takım savunmasının yetersizliğinden olumsuz etkileniyor hem de 'lideri' olmadığından zaman zaman kritik hatalar yapabiliyor.

Melo ile Selçuk geçen yıldan uzaklar dedik ama bunun da sebebi sadece bireysel olarak kötü oluşları değil. Geçen yıl ağırlıklı olarak iki kanatta da merkez özellikleri olan isimler Engin ve Emre oynuyordu. Böyle olunca özellike Selçuk daha fazla ofansa destek oluyor, paslaşabileceği daha fazla seçeneği olduğundan da iyi kolaylaşıyordu. Şimdi ise kapanan takımlara karşı topa sahip olunsa da gollük pozisyon üretmekte sıkıntı var.

En önde ise Burak ve Umut'un gol sayılarına rağmen Elmander aranıyor. Belki Umut takım savunmasını ileride başlatıyor ancak bu iki isminde topu ilerde tutma ve arkadaşlarını bekleyip onlarla paslaşma gibi becerileri yok. Hele bir de işler iyi gitmeyip topla kaleye uzak buluştuklarında Elmandersizlik iyice beliriyor.

Hep kötüleri söyledik, peki hiç mi iyi tarafı yok takımın? Sezon başından beri büyük isimli maçlarında hepsinde iyi bir Galatasaray vardı sahada. Bir şekilde maçların kahramanları oldu, geçen yılı aratmayanları oldu ve sarı kırmızılılar istediklerini almayı başardı. Fenerbahçe karşısında da sezonun geri kalan kısmında etkisiz gördüğümüz isimlerden bazıları çıkıp maça imzasını atabilir.

Galatasaray'ın dikkat etmesi gerekenler
Maçın özeline gelirsek, kabul etmek gereken bir şey var ki, yıllardır saha içinde bir takım için bir şeyler kötü gidecekse hep Galatasaray için gitmiştir. Belki hafızam çok iyi değil diye öyle geliyor bana ama ben hiç Fenerbahçe'nin rakibinden iyi oynayıp da yenildiği bir derbi hatırlamıyorum.

Süper Lig deplasmanlarında bu sezon altı gol atan Fenerbahçe'de gollerin tamamına yakını ya bireysel çabalarla olmuş ya da duran toplardan. Galatasaray'ın kazandığı maçlarda bile yürekleri ağızlara getiren hatalar yapan savunması bu yüzden konsantre olmalı ve özellikle Sow ile Kuyt'ın tek kişilik gösterilerine izin vermemeli. Sadece bu da değil. Meireles ve Cristian her ne kadar deplasmanlarda rakip ceza sahasında fazla gözükmese de uzaklardan da vurdurmamak lazım.

Maçta gol olmayan her dakika konuk Fenerbahçe'ye yarayacaktır. Sonuçta benim oyuna baktığım pencereden, derbi berabere bitmişse sevinmeyi daha fazla hak eden taraf konuk takımdır. Ayrıca bu sene Arena'da işler kötü gittiğinde azımsanamayacak bir grup taraftarın saha içini ve kendi oyuncusu olumsuz etkilediği düşünülürse baskıyı hissedecek olan ev sahibi olacaktır. Gelin şimdi yazıyı ve öngörüleri bağlayalım bir yere.

İki takım için de zor geçecek olan maçta Galatasaray'ın bana kalırsa en büyük avantajı Fatih Terim.

Ben iddia jargonuyla konuşursak maçın üst biteceğini düşünüyorum, çünkü iki takımın da savunması pek parlak değil. Yetenekli forvetler Burak ile Sow bu yüzden birer gol bulacaktır. Galatasaray'da bu sezon performansı istikrarsız olan futbolcu sayısının fazlalığı ise maçın genel seyrini öngömemi zorlaştırıyor. Hani vardır ya zamanında Mustafa Denizli'nin dediği "Maçı kafada oynamak". Bu sefer ne zaman oynamaya çalıştıysam taşları yerine oturtamadım. Ama benim oturtamadıklarımın hepsini kuşkusuz Fatih Terim oturtacaktır ya da 1461 Trabzon maçından sonra verdiği "Devre arasında bazı arkadaşlar ile yollar ayrılabilir" mesajındaki arkadaş sayısı artacaktır.

Gönlümden geçen ise hakemin cidden konuşulmayacağı (en az konuşulacağı) ve Galatasaray'ın lige dönmesini sağlayacak bir maç olması.