Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Holosko Artık Denklemin Diğer Tarafında

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 09/03/2013 - 14:37 GMT+2

Beşiktaş'ın Slovak futbolcusu Filip Holosko'nun bu sene futbola dönüşünü Gürcan Ulusoy kaleme aldı.

filip holosko, beşiktaş

Görsel kaynağı: AA

Yıllardır dönemin iyi futbolcuları için “Holosko + bir miktar para” denklemi kurulurdu. İşin komiği, “bir miktar para” bile Holosko’dan daha büyük değer görürdü. Nereden nereye...
Bir kulüpte düzensizlik, başı boşluk hüküm sürmeye başlamışsa ve bu durum, oyuncuların boyunu aşıyorsa, bundan en çok düzgün karakterler etkilenir. Son 8 senenin, Beşiktaş’ın sporcu karakteri güçlü oyuncularının üzerinde bıraktığı etkiye bakın. Beşiktaş’tan ayrılıp daha iyi bir kulübe transfer yapabilen tek bir oyuncu yok. İsimleri tek tek yazıp, gittikleri kulüpleri rencide etmeye gerek yok, durum son derece açık. Filip Holosko da, Beşiktaş’ın geçmiş dönemindeki bu ahlaki erozyonun ortasında kalan oyunculardan sadece biri. Bir oyuncu öğütme fabrikası olarak Beşiktaş...
İş disiplininiz var, düzgün bir karaktersiniz lakin bunlar artık değer görmüyor... Değer görmediği gibi, dışlanıyor ve hor görülüyor. Zaten yüksek bir oyun kapasiteniz yok. Dolayısıyla, elinde hiç bir kozu kalmayan bir oyuncuya dönüşüyorsunuz. Samet Aybaba’nın Filip Holosko’nun geçen senelerdeki psikolojik durumuyla ilgili bir çok demeci oldu. Oyuncu grubu tarafından dışlanan, fayda sağlayamama hissini sonuna kadar hisseden, arkadaşlarının gerisinde olması sebebiyle saygı duyulmayan, tribünde desteği olmayan ve nihayetinde her maçtan sonra kendi köşesine çekilip hüngür hüngür ağlayan bir oyuncu...
Filip Holosko bebek gibi bir futbolcu. Fayda sağlamak, ilgi görmek ve sevilmek istiyor. Lakin yüksek kaliteye sahip değil. Kendisinden beklenilenler çoğu zaman boyunu aşıyor. Boyunu aştıkça ufalıyor, ufaldıkça sevilmemeye başlıyor ve gelsin kenarda köşede ağlama seansları...
Beşiktaş kulübünün bu sene Filip Holosko’nun rehabilitasyonu için yaptığı özel bir şey yok. Sadece Ümraniye temizlendi. Ümraniye temizlenip, orada bulunanlar mutlu hale gelince, işini yapmaya çalışan, Beşiktaş’ı seven, burada mutlu olan ve en önemlisi burayı kaybetmek istemeyen düzgün karakterler kendini buldu. Kendilerini buldukça sevildiler, sevildikçe daha kalptan oynamaya başladılar, daha kalpten oynamak sahaya yansıdı, başarı geldi. Geçmiş dönemde Beşiktaş’ta oynayıp şu an “yanlış zamanda Beşiktaş’ta oynamışım” diyen bir çok futbolcu olduğuna eminim. Yanlış zaman, yanlış kulüp... Bugün Michael Fink’ten başlayıp, Beşiktaş’ın “Feda” kadrosuna cuk oturacak bir dolu oyuncu sayabilirim ama geçmiş olsun.
Holosko “Feda” demeyip ücretinden feragat etmemiş olsaydı, bugün saygı duyulmayan, belki de sevilmeyen ve hatta bir çok futbolcu gibi hatırlanmayan bir futbolcu olarak tarihteki yerini alacaktı. Beşiktaş’taki kariyerinin en doğru kararını verdi, kim bilir bu kadar iyi olacağını kendi tahmin edebilmiş miydi?
Bu seneki Holosko’yu anlatmak için gol ve asist rakamlarını yan yana yazmak yetmez. Holosko’nun gollerden veya maçlardan sonra yaptığı danslara da bakmak gerekir. Futbolcunun dans edeni değil, gol atanı makbuldür. Lakin mutlulukla, aşkla, çılgınca dans edeni ile, gol atanı arasında sıkı bir bağ vardır.
Holosko son Fenerbahçe maçında gol atmadı, genele baksan; iyi de oynamadı. Lakin, galibiyette kendine pay çıkardı, her şeyden önemlisi, elinden geleni yaptı ve bunun tribün tarafından “artık” takdir gördüğünü hissetti. Yoksa Holosko maç sonunda şebekliğinden dans ediyor değil. Zaten şebek değil.
Bir oyuncu düşünün, oynadığında elinden geleni yapar, oynamadığında kenarda somurtmaz. Teknik direktörleriyle, takım arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurar. Kapasitesi tartışmalıdır ama samimiyeti asla. Tek bir hakem, tek bir rakip oyuncuyla tartışmaya girmez. Futboluna saygı duyulur mu bilmem ama kişiliğine herkes saygı duyar.
Bugün Beşiktaş’ın kitabı bir futbolcu tarafından yazılsa, en iyi Holosko yazabilir. Çünkü en çok o yaşadı Beşiktaş’ı. Dibi de gördü, zirveyi de... Her duyguyu tattı, hem de en uçlarda... Bugün Holosko’ya baktığımızda, geçmiş 8 senenin burukluğunu da yaşıyoruz, bugün yaptığı gangnam danslarındaki mutluluğunu da...
8 sene geçmiş ve biz yeni anlamışız; Başarının anahtarı Holosko’ların mutlu olabileceği ortamları yaratmakmış. Bunu bir kaç sene önce Mustafa Denizli yaratmış, Holosko’nun büyük katkısıyla şampiyonluk gelmiş. Bu sene de Samet Aybaba yaratmış, Beşiktaş yine aynı doğrultuda yürüyor...
Beşiktaş’ın bu yürüyüşünden bir çok hikaye çıkar. O hikayelerin başlıcalarından biri de, Filip Holosko’nun futbola dönüşü olur. Zaten bu hikayeler olmadan, şampiyonluk nedir ki? İşin kötü tarafı, şampiyonluk olmadan da, hikayeleri kimse dinlemez. İşte o yüzden daha anlamlı bugünkü şampiyonluk yarışı... Beşiktaş taraftarı da, kendilerini bıraktı, artık onlar için istiyorlar malum mutlu sonu... Çocuklarına anlatmak için, Beşiktaş’ı...
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam