Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

besikta derbi armagan

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 26/08/2012 - 18:45 GMT+3

Sezon öncesi yeniden yapılanmaya giden Beşiktaş'ı derbi öncesinde Armağan Ükünç yazdı.

beşiktaş

Görsel kaynağı: Resmi Siteden Alınmıştır

Uzun zamandır, Beşiktaş’a dair yazılan hiçbir yazı saha içiyle sınırlı kalmıyor. Yeşil çimlerin üzerindeki gösteriden bahsetmeyi en çok sevenlerin yazılarına bile Demirörenler, Tabatalar, Mendesler bir yerinden giriveriyor. Yönetim zaafı, transfer beceriksizlikleri, sokağa atılan milyon eurolar, menajer ödemeleri Beşiktaş’ın son on yılını özetleyen anahtar kelimelere dönüşmüş durumda.
Bu sezon da siyah beyazdan bahsetmek için, illa ki asisti saha dışından almak gerekiyor. Yıldırım Demirören’in devlet büyükleri tarafından federasyon başkanlığına terfi ettirilmesinin ardından göreve gelen Fikret Orman yönetiminin icraatları bütün sezonu ve belki de önümüzdeki yılları şekillendirecek gibi. Feda kampanyasıyla, kulübe üyelik sisteminin değiştirilmesiyle, geçmişle hesaplaşılacak vaatleriyle taraftar gözünde kazanılan kredi bir yanda; bağımsız bir şirkete yapılan kulübün finansal durumu analizi raporunun bir türlü açıklanmaması, Egemen-Ernst’in gönderilme biçimi, Batuhan transferi, basketbol takımının elde tutulamayıp sponsor dahi bulunamamasıyla eksi yazan bakiye diğer yanda.
Futbol takımı sathına yaklaştığımızda da ortaya çıkan tablo yine saha dışı faktörlerle açıklanmaya muhtaç. Samet Aybaba’nın takımın başına getirilmesi uzun süre taraftarın gündemine oturmuş ve birçok homurtu duyulmuştu. Ancak daha sonra gündem değişti ve takımın küçüleceği ve futbolcuların da feda demek zorunda oldukları gerçeğini tartışmaya başladık. Egemen maaşından feragat etmediği için yollanırken, Ernst’e bu teklifin bile iletilmediğini okuduk.
Simao ve Quaresma’nın aldıkları maaşların kulüp için büyük birer kambur olduğu gerçeğiyle yüzleşirken, maaş artışıyla sözleşme yenileyen yabancı topçuların isimlerini duyduk. Oğuzhan, Olcay gibi futbol tedrisatını ülke dışında almış oyuncular takıma monte edilirken, Escude, McGregor gibi bedelsiz tecrübelilerin de kadroda yer alacağını gördük. Ancak bu süreçte yönetimin de, hocanın da, taraftarın da en çok başını ağrıtan isim şüphesiz Quaresma oldu. Türkiye standartları için bile inanılmaz fazla olan maaşı, Beşiktaş için ödenemez durumdaydı. Bu maaştan bir şekilde kurtulmak ve mümkünse bu sorunu kara çevirmenin bir yolunu bulmak gerekiyordu. Ancak bu noktada ayak direyen bir grup taraftar da vardı ve onlar Q7’lerinin satılmasına şiddetle karşı çıkıyorlardı.
Galatasaray, Fenerbahçe gibi ezeli rakiplerin karşısına çıkacak olan kadronun fiyakası Portekizli yıldızdı. Bu rakiplerle mücadele ederken sırtını Veliler'e, Mehmet Akyüzler'e, Oğuzhanlar'a dayamak ağır geliyor ve belki de büyük olduklarını hissetmelerini sağlayan takım içindeki son parçayı ellerinden kaptırmak istemiyorlardı. Bu mesele hala çözülememiş bir dilemma olarak Beşiktaş’ın karşısında duruyor ve yakın zamanda da çözülecekmiş gibi görünmüyor. Quaresma’yı da kulak arkası edip yeşil sahaya odaklanmak isteyen Kara Kartal, son bir hafta içinde patlak veren 2. Portekiz kriziyle yine saha dışına odaklanmak zorunda kaldı. Almeida ve Fernandes’in takımdan ayrılmak istedikleri, bu sebeple Samet Aybaba ve yönetimin kapısını çaldıkları yazılıp çizilmeye, Beşiktaşlının dikkati yine saha dışına kaymaya başladı. Bu açmazın nasıl çözüleceği de bir muamma olarak akılları kurcalamakta.
Yazının en başında da yazıldığı gibi, Beşiktaş’tan bahsederken saha içine ulaşabilmek için epey bir yol kat etmek, yazının yarısından fazlasını saha dışı faktörlere ayırmak gerekiyor. Tıpkı bu yazıda olduğu gibi.
Şimdi yavaşça çimlerin kokusunu almaya, sahanın yeşilliğine bakmaya başlayabiliriz. Beşiktaş’ın belalısı İBB ile oynadığı ilk hafta maçı, bu senenin takımına dair fikir sahibi olmamızı sağladı. 4-5-1 düzeniyle sahaya çıkan Kartal da Almeida tek forvet, Pektemek kanat hücumcusu, Fernandes mahallenin muhtarı görünümündeydi.
Temel oyun planını koşmak, rakibe baskı uygulamak, hareket halinde olmak, tek pasla yarı sahayı geçmek gibi temellerin üzerine inşa eden Samet Aybaba’nın planı ilk 20 dakika çalışır gibi göründüyse de, Veli’nin sakatlanıp Necip’in oyuna girmesiyle bu plan aksadı ve Beşiktaş yavaş yavaş hakimiyeti rakibine bıraktı. Bu noktada, çıkışıyla Beşiktaş’ın oyun kontrolünü yitirmesine neden olan ismin Veli olmasına dikkat. Bu durum Beşiktaş için sorgulanması gereken bir nokta. Almeida’nın tek forvet pozisyonundayken sürekli kanatlara kaçması sebebiyle hücumun göbeğinin boş kalması, Pektemek’in doğal olarak kanat hücumcusu rolünü layikiyle yerine getirememesi ve hareketli olmasına karşın ne yaptığının pek de farkında değil gibi görünen orta sahası Beşiktaş için ciddi eksiler.
Bu noktada, orta saha meselesine ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Bu takımın belki de en yetenekli, en yaratıcı, en güvenilen ismi olan Fernandes orta sahanın liderliğini almış durumda. Ancak kendisi oyun içi liderlik konusunda asla inisiyatif almayan, takımı organize etmek konusunda büyük eksikleri olan, liderlik vasfıyla sahada sözünü dinletecek bir oyuncu profili değil. Daha çok kendi oyununu oynayan ve etliye sütlüye karışmayan bir topçunun Beşiktaş’ın lideri olması da mümkün değil. O noktaya bir tecrübe transfer edilmiş olsaydı, siyah beyazlılar çok daha güven veren bir takıma dönüşebilirdi kuşkusuz.
Öte yandan, 4-4-2 dizilişine dönülmesi durumunda kanatlarda yer alacak Olcay ve Oğuzhan ile hücumu oluşturacak Almeida-Pektemek ikilileri, bu ligde her takımın başını ağrıtacak kalitede oyuncular. Samet Aybaba’nın bu dizilişi denemesi de hiç sürpriz olmaz gibi görünüyor. Önümüzdeki en az birkaç sezon için zirve mücadelesi veren değil de, başaltının lideri olma çabası gösterecek gibi görünen Beşiktaş için bu maç iyi bir mesaj şansı taşıyor. O formanın sahaya asla yenik çıkmayacağını ve her zaman kazanabileceklerini ispatlama şansı.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam