Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Tarihe not düşenler!

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 05/10/2012 - 16:27 GMT+3

Ezeli rakipler Beşiktaş ve Fenerbahçe, bugün tarihe hangi yeni notları düşecekler bilinmez. İşlenecek çok fazla konunun bulunduğu rekabette iki takımı da çalıştıran teknik adamları derledik.

mustafa denizli, beşiktaş

Görsel kaynağı: Reuters

Abdullah Gegic: İki kulübü çalıştıran teknik direktörlere baktığımızda tarihin sayfaları ilk olarak onu gösteriyor. 1966-67 sezonunda Fenerbahçe’yi çalıştıran Gegic, o sezonu Beşiktaş’ın arkasında ikinci olarak tamamlamıştı. Daha sonra Eskişehirspor’un yolunu tutan Yugoslav antrenör, Anadolu devrimini yapan isimlerin başındaydı. Es Es’i iki kez lig ikincisi yapan Gegic, dört seneye Türkiye ve Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı sığdırmayı başardı. Eskişehir macerasının ardında Türkiye Milli Takımı’nın başına geçen efsane antrenör, 72-73 sezonunda tekrar İstanbul’a ama bu sefer Avrupa yakasına geri döndü. İki sezon Beşiktaş’ı çalıştıran Gegic, Eskişehir’deki başarılı performansını burada yansıtamadı. Siyah-beyazlılarla bir altıncılık, bir de ikincilik yaşayan Abdullah Gegic, Kara Kartal’ın müzesine TSYD ve Başbakanlık kupalarını götürdü. 21 Haziran 2008 günü hayata gözlerini yuman Abdullah Gegic’i iki büyük kulübü çalıştırmasına rağmen tarihin sayfaları Eskişehirspor’da yaptıklarıyla yazacak.
Branko Stankovic: 80’li yıllarda da Türk futbolunda Yugoslav ekolü hakimiyetini sürdürüyordu. 78-81 yılları arasında Kızılyıldız’da tarih yazan Stankovic, oynattığı katı defansif futbolla UEFA Kupası’nda finale kadar çıkmıştı. Borussia Mönchengladbach’a kaybedilen finalden sonra takımdan ayrılmayan Yugoslav hoca, üç sene daha kaldıktan ve kırmızı-beyazlı Belgrad ekibine kupalar kazandırdıktan sonra Fenerbahçe’nin yolunu tutmuştu. 82-84 yılları arasında sarı-lacivertlileri çalıştıran Stankovic, Fenerbahçe camiasında lig, TSYD ve Cumhurbaşkanlığı kupalarıyla değil, kazandırdığı o son Türkiye kupasıyla hatırlanıyor.
picture

abdullah gegic

Görsel kaynağı: Eurosport

84-86 yılları arasında Gegic gibi Kadıköy’den Boğaz’ın diğer tarafına geçen Yugoslav’ın Beşiktaş kariyeri averaj hesapları üzerinden geçti. İlk sezon averajla şampiyonluğu Fenerbahçe’ye kaptıran Kara Kartal, ikinci sezon bu sefer averajı lehine çevirerek zafere ulaşmıştı. Stankovic, lig sonunda tekrar vapura atladı ve soluğu yine Kadıköy’de aldı. Ama aynı nehirde iki kez yıkanılmıyordu. Yugoslav’ın ikinci Fener macerası hüsranla sonuçlandı. 1921 doğumlu Stankovic, 20 Şubat 2002’de futbol ailesini yalnız bıraktı.
picture

jupp derwall, mustafa denizli, branko stankovic

Görsel kaynağı: AA

Fotoğraf: Stankovic - Mustafa Denizli - Derwall
Mustafa Denizli: Onun için yazılacak ve anlatılacak çok şey var. Sadece Altay yılları bile kitap olabilecek efsane sol açık, futbolu bıraktığı Galatasaray’da Jupp Derwall’in stajyeri olarak yedek kulübesine geçmişti. Galatasaray’ı 87-89 ve 90-92 yılları arasında çalıştıran Denizli, Euro 2000 sonrası Fenerbahçe ile anlaştı. “Mustafa Denizli şampiyon yap bizi” tezahüratıyla hafızalarda yer eden sezonda sarı-lacivertliler, bir takımın on yılda belki yalnızca bir kez yaşayacağı şeylerin baş aktörüydü. 3-0’dan geri gelip 4-3 kazanılan Antep maçı, Beşiktaş’a karşı altı yabancı olayı, Türkiye Kupası’nı penaltılarla kaybetmek gibi tarihin unutmayacağı olayların sonunda Mustafa Denizli taraftarı kırmayıp, takımını şampiyon yapmıştı.
Denizli’nin Beşiktaş’a gidişi ise biraz “gökten inme” oldu. Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş’ı Metalist’ten beş yiyince Mustafa Denizli gelmişti kaptan köşküne. Çocukluk aşkı olan siyah-beyazlı takımın başına geçen Denizli, ısrarla “26. haftayı bekleyin” dedi. Sonunda haklı çıktı. Beşiktaş, Sivasspor’la çekiştiği yarışta 26. haftada ikinci sıraya yükseldi ve lig sonunda ipi göğüsledi. Mustafa Denizli, üç büyük kulüple de şampiyonluk yaşayan tek teknik direktör olarak tarihteki yerini aldı. Sağlık sorunları nedeniyle daha sonraki sezon görevi bırakan Denizli, şu anda yorumculuk yapıyor.
Christoph Daum: 1993’te başlamıştı “dahi” lakaplı Daum’un Türkiye seferi. Devre arasında geldiği ilk sezonunda Türkiye Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda o yılların hakim gücü Galatasaray’ı alt eden Daum, sonraki sezonda ise o meşhur şampiyonluk balosuyla biten mutlu hikayeyi yazıyordu. 95-96’da ise 3-0’ın rövanşında İnönü’de oynanan Rosenborg maçı, ofsayttan yenen gol ve elenen Beşiktaş vardı. Bu Daum’un ilk Beşiktaş macerasının son yılıydı ve parlak geçmemişti.
Daum’un ikinci Beşiktaş seferi ise 2001-02 sezonunda oldu. Kokain davası nedeniyle sürekli yaptığı Almanya seyahatleri ve yanından ayırmadığı gri renkteki Bond çantası o sezonun özetiydi. Bir buçuk yıl sonra ise Fenerbahçe’nin yolunu tuttu. Sarı-lacivertli ekipte üç sezon görevde kalan Daum, Türkiye’de ikinci baharını yaşıyordu. İki sezon şampiyonluk yaşayan Alman, 2006 yılında sarı-lacivertliler Denizli’de takılınca memleketine döndü. 2009’da döndüğünde bu kez de meşhur “2-2 faciası” yaşandı. Bursa o tuhaf günde lig kupasını Fener’in elinden çekip alırken Daum da evine dönüyordu.
picture

2009-2010 Süper Lig Fenerbahce Daum

Görsel kaynağı: Eurosport

Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam