Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Süper Lig - Terim ve Güneş: Kazanmanın iki farklı yolu

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 23/12/2012 - 13:45 GMT+2

Dev maç öncesi ülke futbolunda iz bırakan iki teknik adamı Atilla Nesipoğlu yazdı.

fatih terim şenol güneş

Görsel kaynağı: AA

Değirmenin suyunun dönmesini izlemenin aksine elini taşın altına sokan iki teknik adam Fatih Terim ve Şenol Güneş. Birbirlerinden çok farklı tarzlara sahip bu iki adamın dokunuşları bugün Türk futbolunu bambaşka noktalara getirdi.
Fatih Terim’den başlayalım. 1997’de Ankaragücü’nde başladığı teknik direktörlüğe Göztepe ile devam etti. İki yılın ardından 21 Yaş Altı Milli Takımı’nın başına geçti. Ülke futboluna ilk dokunuşunu burada yaptı. Bir jenerasyon yarattı Fatih Terim, uzun yıllar hem kulüpler hem de milli takımı taşıyacak. Akdeniz Oyunları’nda altın madalya kazanan o takım daha sonra Türkiye’yi  Euro 96’ya götürdü. Fatih Terim 1996’da Galatasaray’ın başına geçti ve bu ülkede belki bir daha yapılamayacak olanı başarıp UEFA Kupası kazandı. Kariyerinde inişler çıkışlar oldu ama her zaman kendini yenilemesini başardı. Fiorentina, Milan yeniden Galatasaray derken tekrar Türk Milli Takımı’nı çalıştırdı. Euro 2008’de bu kez tarihte olmayanı yapıp yarı final oynattı Türkiye’ye. Şimdi bir geri dönüş daha yaparak Galatasaray’ı ayağa kaldırmayı deniyor.
Sahanın kenarındaki heyecanı gol sevinçleri, oyuncuları motivasyonu, ortaya koyduğu karizması ile onun koltuğuna oturan herkesin ezilmesine neden olan bir isim Terim. Türk futbolunu liberolu sistemden kurtarıp dörtlü savunma oynamaya mecbur bırakan kişidir. Büyük bir taktisyen olması bile unutulur Terim’in. Bunun nedeni ise oyuncularının kalbine dokunabilmesi onları kendilerinden bile sıyırıp ortaya farklı bir futbolcu çıkartabilmesidir.
Etrafında topladığı oyuncuların hepsi onun gibi hedefe kilitlenir, bazen bu oyuncuları da aşar tribündeki taraftara, sokaktaki insana kadar yayılır. Böyle bir adam Fatih Terim, onu en çok eleştiren adamın bile gözünün içine baktığında onu kendi kadrosuna katabilir.
Her zaman onun başarısız olmasını bekleyen bir grup mevcuttur bu ülkede çünkü fazla başarılı olmuştur bu coğrafya insanına göre. Benzer eleştiriler alır, egosu çok büyük denilir. Ama hiç incelenmez onu bu kadar başarılı yapanın egosu olduğu, her şeyi başarabileceğini, her şeyi kazanabileceğine olan inancının zaten onu Adana’dan çıkartıp Milano’ya kadar taşıdığı.  
Ego konuyu Şenol Güneş’e getirmek için doğru nokta. Terim’i siyah yapan bu kelime Güneş’te hiç olmadığından onu bambaşka bir noktaya; beyaza taşır. Terim’in duyguları ne kadar göz önündeyse Güneş’in duyguları o kadar arka plandadır. Belki de bu sayede Trabzon gibi futbolun yönetilmesinin çok zor olduğu topraklarda başarılı olabilmiştir.
Terim’in boşalttığı koltuğa kim gelirse onun yarattıkları altında ezilir. Şenol Güneş bu deneyimi fazlasıyla yaşamış biri. Fatih Terim ile Avrupa Şampiyonası’na gitmiş, Mustafa Denizli ile yine Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek final görmüş bir takımı ona teslim ettikleri gün eleştirilmeye başlandı. Ama o önce Dünya Kupası üçüncülüğü peşinden de Konfederasyon Kupası finali yaşadı
Trabzonspor tarihinin en fazla puan toplayan takımlarını yarattı ama ikinciliği üç defa aşamadı. Bugün bordo-mavililerin başına kim gelse Terim’in Galatasaray’ında olduğu gibi onunla karşılaştırılır, gelenden o olması istenir. Karadeniz insanın heyecanı Güneş’te de vardır ama göstermez. Takımı gol attığında bile düşünür, oyunda değişen dengeleri inceler, gole sevinecek zamanı bile yoktur. Bu zincirlerinden kurtulduğu Senegal maçındaki gol sevinci ve oyuncularına koşusu ise hala akıllardadır.
Fatih Terim’in kalbe dokunarak yaptıklarını akla dokunarak yapar, diyalektik onun için duygudan çok daha önemlidir. Bir futbolcudan yeteneklerinin üzerindekini almayı başarmakta üzerine yoktur aynı yeteneklerini ortaya çıkartmakta olduğu gibi. Burak Yılmaz, Selçuk İnan örnekleri önümüzdedir.
Farkları bu iki ismi ayrı yollardan Türk futbolunun zirvesine taşımıştır. Benzerlikleri ise Türk futbolunu ileriye götürdü. Terim ve Güneş’in isimlerinin olduğu yerde kazanma alışkanlığı vardır. Ülkeye kazanma duygusunu aşılamışlardır. Asla rakibi nasıl durduralımdan başlamadılar, oynamak, oynayarak kazanmak oldu bu iki başarılı adamın reçetesi. Hiç durdurmak üzerine kurulu takımları olmayan Güneş ve Terim’in, bugün de takımları futbol peşinde çıkacaktır sahaya. Kazanan ise her gün biraz daha futboldan uzaklaşan ülke futbolu olacaktır yine. 

Atilla Nesipoğlu - @ati_gol
*Bu yazı, 11/12/2011 tarihinde yazılmıştır.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam