Karşı yakanın yıldızı

Puskas'a aşık bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmişti bu satırların yazarı. Milletvekili Bozsik, Altın Kafa Kocsis, rüzgârın oğlu sol açık Czibor'larla büyümüştü. Onlar anlatılırken, hep karşı yakanın yıldızına da söz gelirdi, söz onunla biterdi...

Tam on yıl önce son nefesini vermişti Nandor Hidegkuti. 23'ünde geldiği MTK'da ilahlaşmış, futbol tarihinin taçlanmamış efsanevi takımının bir parçası olmuştu.

1940'lar çok hareketli geçmişti Avrupa tarihinde. Savaşın yıkımları nerdeyse kıtanın her santimetrekaresinde hissedilirken, sınırlar değişiyordu. Hattâ kimi ülkelerde rejimler bile değişiyordu. İşte 1949'un başında Macaristan'ın komünist olmasıyla birlikte futbol tarihinin altın takımlarından birinin kurulmasının esbab-ı mucibesi ortaya çıkıyordu.

Ülkenin en büyük iki takımından MTK gizli servisin olurken, kendisine takım arayan Savunma Bakanlığı milliyetçi geleneği ve sağla olan ilişkisi nedeniyle diğer dev Ferencvaros'u uygun bulmuyordu. Macaristan mucizesine imza atacak Gusztav Sebes, Budapeşte ekiplerinden Kispest'i seçince, ordunun bir takımı olmuştu: Honved.

Takımın eskilerinden Ferenc Puskas ile Jozsef Bozsik'in yanına Ferencvaros'tan getirilen Sandor Kocsis, Zoltan Czibor ve Laszlo Budai ile Vasas'tan eklenen Gyula Lorant ile bir anda milli takımın çatısı oluşmuştu. Her Allah'ın günü birbiriyle antrenman yapan bu çocuklar birbirlerini tanıdıkça, efsane de yazılmaya başlamıştı.

İşte ordunun ekibinin karşısında istihbaratçıların kalesi dikilmişti. Kulübün tabelası sürekli değişiyordu, Textiles, Bástya, Vörös Lobogó derken takımın adı yine MTK olmuştu. Puskas ve arkadaşlarına karşı iki şampiyonluk kazanmayı başaran camianın gözbebeğiydi Hidegkuti.

Milli takımda her ne kadar 9 numaralı formayı giyse de aslında bir maestro gibi görev yapıyordu. O zamanlar onun formasını giyenler santrfor olarak sahne alıyordu. Teknik direktör Sebes tarafından geriye çekilmiş, arkadaşlarını ziyadesiyle beslemişti. Rakipler sahada yerleşme zorluğu yaşarken, Macarlar güle oynaya top oynamıştı.

1952 Olimpiyat Oyunları'nda altına ulaştıktan sonra 1954 Dünya Kupası finalinde mucizevi bir şekilde Almanya'ya boyun eğen Macaristan, yeryüzünün en güçlü takımı olarak dikkat çekiyordu. Fakat her güzel şeyin bir sonu vardı...

1956'da Sovyet tanklarının Budapeşte'de cirit atmasından sonra yıldızlar bir bir ülkeyi terk ederken Hidegkuti biricik MTK'sında oynamaya devam etmişti. İki yıl sonra jübilesini yapan isim, kulübeye transfer olmuştu.

İkinci adresinde başladığı teknik adamlık kariyerinde Fiorentina ile Kupa Galipleri Kupası şampiyonluğu, Győri ile de Şampiyon Kulüpler'de yarı final yazıyor. Bugün MTK'nın stadı, Puskas'a karşı direnen adamın adını taşıyor.