İtalya'nın derbisi

Dünya Savaşı sona ermek üzereyken, İtalya’nın kuzeyinde, güzeller güzeli San Zenone al Po’da bir çocuk dünyaya geldi. 40 yıl sonra daktilosu başında, ağzındaki pipoyla İtalya futbolunun İslam Çupi’si olacak bu bebeğe terzi olan babası “Gianni” adını vermişti.

Pavia Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi okuyan ve 1943 yılında mezun olan Gianni Brera, 24 yıllık yaşamındaki ikinci Dünya Savaşı’nı görüyordu. Genç Brera savaşta rüzgarı karşısına alan Almanya ve İtalya’nın durumundan hareketle, ülkesini savunmak adına İtalya Direniş hareketine katılıyordu.

Tarihler 1944’ü gösterirken Mihver Devletleri’nin Avrupa’daki esamesi artık okunmuyor, ABD ve İngiliz kuvvetleri İtalya’nın güneyinden yukarılara doğru çıkıyordu.

Gianni’nin tek bir insan bile öldürmeden geçirdiği, siyaha solan iki yılın sonunda Mussolini ve Hitler’in nihayeti feci oluyor, İtalya’da da bir devir kapanıyordu.

Takvimler 1945’i gösterirken Gianni de İtalya’nın ilk günlük spor gazetesi olan “La Gazzetta dello Sport”a adım atmıştı. Tatlı-sert bir kalemi, aldığı eğitimi işine yansıtabilen bir zekası, Giuseppe Meazza’nın kadife ayakları gibi bir dili vardı. İtalyanca “özgür” anlamına gelen libero kelimesini İngilizlerin sweeper’ına (süpürücü) yeğleyen de oydu; Juventus – Inter maçına Derby D’Italia’yı uygun gören de…

İtalya Derbisi demişti Brera, Torino ile Milano arasındaki bu çekişmeye. Ona göre 1967 yılı itibarı ile en fazla şampiyonluğu olan ve Serie A’dan hiç düşmeyen iki kulüp muktedirdi bu onurlu rütbeye.

1897’de Torino Azeglio Lisesi öğrencileri bir hayal kurmuştu. Bir futbol takımı kuracaklardı. Kurdular da… İlk merkez kurucu Canfari kardeşlerin bisiklet mağazasıydı. Bu kararlı gençler kulüplerinin adını bulmakta biraz zorlanmışlar, sonunda Juventus adında karar kılmışlardı. Takım renkleri konusunda kararsızdı bu ergenler. Soluk bir pembeyle çıktıları yola, Notts County’den etkilenip siyah-beyaza döndüler sonra.

Brera’nın da doğduğu bölge olan Lombardiya’da 1908’de kurulan Internazionale, bir grup İtalyan ve İsviçreli’den oluşuyordu. Milan Kriket ve Futbol Kulübü ismiyle kurulan kulüp, şehrin kırmızı yakalılarının İtalya’daki dominasyonundan sıkılmış ve Internazionale olarak yeni bir oluşuma girmişti.

İşte bu iki kulüp arasındaki bitmez tükenmez rekabete Brera nefis bir isim bulmuştu. “İtalya Derbisi.” Tanımında da haksız sayılmazdı hani. 67 yılı itibarıyla Juventus’un 13, Inter’in 10 şampiyonluğu bulunuyordu. Üstelik iki takım da hiç küme düşme şanssızlığı yaşamamıştı. O yıllarda Berlusconi’nin elinin değmediği Milan’ın ise pek de esamesi okunmuyordu. Bu rekabete İtalya Derbisi denmeyecekti de, ne denecekti?

Ne tarihi günlere birlikte imza attı bu iki güzide kulüp, neler yaşadı, neler paylaştılar.

Hem federasyon hem de Juventus’un başkanı olan Umberto Agnelli’nin türlü katakulliyle ayarladığı ve 9-1’le siyah-beyazlıların lehine sonuçlanan 1961’deki maçı mı dersiniz ya da Juventus’un 2000’lerde bulaştığı pislikten zorla arındırılıp, şampiyonluk tacını Inter’in takmasından mı bahsedersiniz? Neler oldu neler bu rekabette.

2006’daki şike operasyonu sonrası ligden düşen Juventus için, Brera’nın yaptığı tanımın hükümsüz olduğundan dem vuruyor Interliler. Juve tarafı ise haksızlığın yapıldığına dair hemfikir. Yine de İtalya basını 1992’de geçirdiği talihsiz kaza sonucu hayatını kaybeden üstadlarının bu sıfatını kullanmayı yeğliyor hâlâ.

Juventus küme düştükten sonra yaşadığı “Büyük Buhran”dan bu sezon itibarıyla kurtulmuş gibi görünüyor. Ligde oynadığı sekiz maçta dört galibiyet ve dört beraberlik alan Zebralar, namağlup liderliğini sürdürüyor.

Mourinho ayrıldıktan sonra dibe vuran Mavi Yakalılar ise eski Juventus patronu Ranieri’nin gelmesiyle birlikte toparlanma emareleri gösteriyor. Son beş maçından iki galibiyet bir beraberlik çıkartan Inter, iki kez sahadan boynu bükük ayrıldı. Sekiz maç sonunda sekiz puanla 16. sırada bulunan Milano temsilcisi yükseklere tırmanmak ve rakibini ligde ilk mağlup eden takım unvanını elde etmek için evinde mutlak kazanmak istiyor. 2009’da Juventus’tan kovulan teknik patron Ranieri de eski takımında intikam almanın peşinde.

İki takımın da kaleci mevkilerinde ciddi sorunlar yaşadığını söyleyebiliriz. Son maçta sakatlanan Cesar’ın oynaması zor görünürken, Juventus’ta ise Buffon’un omzundaki sakatlık sürüyor.

Muhtemel 11’ler:
Inter: Castellazzi, Maicon, Lucio, Chivu, Nagatomo, Zanetti, Cambiasso, Stankovic, Sneijder, Pazzini, Zarate

Juventus: Storari, Lichtsteiner, Barzagli, Bonucci, Chiellini, Vidal, Pirlo, Marchisio, Pepe, Vucinic, Matri

Damga vurabilecek oyuncular:
Wesley Sneijder: Her ne kadar bu sezon geçmiş performanslarını aratsa da, takımın beyni olduğu yadsınamaz. Hollandalı, zekâsı, şutları ve sürpriz paslarıyla Interlilerin en çok güvendiği isimlerin başında geliyor.

Andrea Pirlo: Sezon başında Milan’dan sansasyonel bir şekilde ayrılıp, siyah-beyazlılara transfer olan Pirlo hâlâ öldürücü olabilen bir silah. Takımda orta sahanın yükünü çeken tecrübe abidesi bu akşam takımının hem defans hem de ofans yönünde başını çekecek isim olabilir.