Fransa: Altın kafa

Antoine Kombouare'nin futbolculuktan kalma lakâbi oldukça ilginç. "Altin Kafa" diyor ona PSG taraftarlari. 92-93 sezonunda UEFA Kupasi'nda önce Anderlecht'e sonra çeyrek finalde Real Madrid'e karsi turu getiren goller atmasi bu ünün sebebi. Yillar sonra Paris Saint-Germain'in basinda çiktigi Marsilya derbisi, bu güzel yakistirmaya en çok ihtiyaç duyulan maçti belki de. Sanssizlik, o mucizevi kafanin kendi takimindan gelmemesi oldu.

Henüz maçin basinda, dokuzuncu dakikada nefis bir sekilde perdeyi açan Loric Remy'den baskasi degildi. Altin kafa, altin bir mesaj yolladi Kombouare'nin ögrencilerine. PSG'nin söhretli hücum hatti golden sonra daha aceleci olmaya, meçhule giden geminin rotasini erkenden yoluna koymaya çalissa da sonuç alamadi. Saldirgan Marsilya, Paris Saint-Germain'in sezon basindan bu yana aliskanlik haline getirdigi savunma hatalarindan yararlandi ve sahadan 3-0'la ayrildi.

Genel anlamda vaat ettiklerini karsilamayan bir Le Classique yasadik. Kirmizi çizgilerin çok ötesinde konusan bir futbolseverseniz, "Sikici" tabirini kullanabilirsiniz. Biraz "politically correctness" yalayip yutmussaniz seçeceginiz ifade daha çok "Gergin" olur. Yaz dönüsü "Nasil geçirdiniz tatili?" diye soran ögretmene söyle özetleyebilirsiniz derbiyi: "Kiran kirana bir futbol, kemik kiran bir Marsilya defansi, silik bir Paris Saint-Germain ve dahasi" Burç tahmininizi de yaziyorum: Fenerbahçe taraftarlarini üzmemek için Diego Lugano'nun formsuzlugu üzerine konusmadiginiz bir hafta geçireceksiniz.

Yeni kral!
Herkes bugünü bekliyordu. Zirveye göz ucuyla bakanlar, Paris Saint-Germain'in tökezleyecegi o ani kolluyorlardi. Ayak sesleri fazla alçak degildi. Bordeaux beraberligi, Nancy maglubiyeti derken puan kayiplari artan Paris'in ensesine Montpellier'in nefesi yaklasmisti. Puanlar esitlenmis, lideri averaj belirlemisti. Bu kritik dönemeçte Montpellier bir kez daha saglamci kisiliginden örnekler sergileyerek üç puani erkenden cebine koydu.Aslinda çok da rahat geçmedi Sochaux maçi. Dakikalar 85'i gösterirken 1-1'lik beraberlik vardi. Bu sene oynadigi oyunla sahneye çikmaktan pek çekinmedigini gösteren Olivier Giroud, hat-trick imza çalismasiyla galibiyeti getirdi.

Haftanin kazananlari sadece Giroud ve arkadaslari degildi. Evinde Brest'e acimayan Lille, liderin etrafinda gezinme aliskanligini sürdürdü. Rennes, sagi sollu hiç belli olmayan Evian'i 87'de Feret'nin penaltisiyla yendi. Formsuz Lyon ise Auxerre deplasmanindan rahat kafayla ayrildi. Bir aydir galibiyet yüzü göremeyen Remi Garde'in ögrencileri, uzun süreli sakatliktan dönüsünün ikinci maçinda iki golü filelere birakan Lisandro Lopez ile galibiyete uzandi. 3-0'lik skor, Lyon'un bu sene aldigi en farkli zafer anlamina geliyordu.

Haftanin Takimi
Montpellier: Üzerlerine çok yazildi, çok söylendi. Bu yazin sarkisi, bu senenin Lille'i onlar. Esas enteresan olan yürüyüslerindeki kararlilik. Önceki senelerde benzerlerine çok rastladigimiz sekilde ilk 10 hafta uçup, sonra baskiyi kaldiramayan takimlardan olmadilar su ana kadar. Daha net bir dille söylersek, tipta "IBB hastaligi" olarak tanimlanan illetten kaçmayi basardilar. Yeni apoletleriyle haftaya Lorient'i agirlayacaklar.

Haftanin oyuncusu
Olivier Giroud: Sakatliktan dönüsü serefine Lisandro Lopez de seçilebilirdi ama Giroud bambaska bir seviyedeydi yine bu hafta. Biyografisi firsatçilik üzerine kurulabilir fakat ikinci golde yaptigi asirtma vurus, ustalik sinifina geçtiginin en büyük kanitiydi. 11 gole ulasti Fransa Burak Yilmaz'i. Açik ara gol kralligina kosuyor.

HAFTANIN SONUÇLARI
PUAN DURUMU
GOL KRALLIGI