Eritilen güzellik

19 Aralık 1983’te Brezilya’da yapılan bir soygun, ertesi gün manşetleri süslemişti. Üç kez Dünya Kupası’nı kazanıp FIFA’nın efsane başkanı Jules Rimet’nin adını taşıyan sanat eserini sonsuza kadar müzesine götürmeye hak kazanan ülke, Rio de Janeiro’dan gelen hırsızlık haberiyle sarsılmıştı.

Her ne kadar resmen 1946’da Jules Rimet’nin adı verilse de, 1930-1970 yılları arasında ellerde yükselen zarif heykelciği tanımlar Jules Rimet Kupası. Fransız heykeltıraş Abel Lafleur’ün eseri olan zafer tanrıçası Nike, dünya futbolunun muzafferlerinin taçlandırılmasına yaramıştı. Üç defa kazanan ülke, ilaheye sonsuza kadar sahip olacaktı. İşte o tanrıçanın öyküsü içimizi buracaktı.

Mussolini’nin özel çabalarıyla kazanılan 1934 İtalya Dünya Kupası’ndan bir sonraki şampiyonada da gülen spagetti diyarının FIFA’dan sorumlu yetkilisi Ottorino Barassi, İkinci Dünya Savaşı’nda ülkesinin düşmesinden çok heykelciği kaptırmamanın derdindeydi. Müttefik devletler kapıya dayandığında, bir ayakkabı kupasına atılan ilaheyi ilahlar korumuştu belki de.

1966’da organizasyon futbolun beşiği İngiltere’deydi. Her şey harikaydı da, şampiyonanın başlamasına üç kala ayaklanmıştı kupa. Bir pazar akşamı telefon etmek için evinin karşısındaki kulübeye yönelen David Corbett’in köpeği Pickles, bir arabanın yanında gazeteye sarılı bulmuştu kupayı. İngiliz polisinin başarısız fidye organizasyonu bir köpeciği kahramanlaştırmıştı aslında. Her ne kadar emniyet kuvvetleri uzun süre Corbett’i sorguya alsa da, talihli sahip sonradan salıverilmişti.

Turşucuk birinci sayfaları uzun süre süsledi, yılın köpeği seçildi. Kazandığı bir yıllık bedava mamaysa cabasıydı. Çeşitli ülkelerden davetler alan Pickles, muzaffer İngiltere’nin kaptanı Bobby Moore ve şürekâsının kutlama partisinde bile boy göstermişti. Kedi peşinde ağaca takılıp boğularak can verene kadar pek meşhur olan bu köpek olmasa, kim bilir belki de şampiyona, kupa değil Kraliçe’nin tacı verilecekti.

1970’te Meksika’da gülen Brezilya, üçüncü Dünya Kupası’nı kazandıktan sonra ilahenin sahibi olmuştu. Merak etmeyin, tam 28 yıl önce çalınıp eritilen heykelciğin bugün yerinde yeller esmiyor, bir replikası arz-ı endam eyliyor.