Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

omer ugurata roportaj

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 03/08/2012 - 10:43 GMT+3

16 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’nda büyük bir başarıya imza atarak şampiyonluğa ulaşan Yıldız Milli Takım’ın koçu Ömer Uğurata turnuvayı, kişisel hedeflerini Eurosport.com Türkiye’ye anlattı.

omer ugurata

Görsel kaynağı: Resmi Siteden Alınmıştır

Öncelikle turnuvayla başlayalım. İlk karşılaşma sonrasında hücumda istediklerinizi yapamadığınızı fakat savunmayla maça tutunduğunuzu söylediniz. Sizin için hangisi daha önemli? Hücum mu savunma mı?
Özellikle bu yaş grubunda, Yıldızlar Avrupa Şampiyonası genelde oyuncuların ilk milli takım deneyimi oluyor. Milli formayla bu turnuvayla tanışıyorlar. Bu yüzden ilk günler çok heyecanlı geçer hep. Bundan dolayı da çok fazla basit atış kaçıyor, şutlarda ritim bir türlü bulunmuyor.
Biz zaten takım olarak savunmayı öne çıkartıyoruz. Planımız rakibi durdurmak, hızlı hücumla kolay sayı bulmak üstüne kurulu. O gün bunun üstünde durma nedenim ise, dışarıyı bilgilendirmek için yaptığımız açıklamaları sporcularımız da takip ediyor. Onların dikkatini tekrar savunmaya çekmek için o şekilde konuşmuştum. Gerçi ikinci maçta 95 sayı yediğimize göre pek dikkatlerini çektiğimi söyleyemem. (Gülüyor)

Savunmada en çok zorlandığımız karşılaşma oldu Hırvatistan maçı. Nedeni neydi sizce?
Bence Hırvatistan potansiyeli olan, harika bir takım. İlk gün en iyi oyuncuları sakatlandı. Hastaneye gitti geldi ritim bulamadılar. Diğer iyi oyuncuları da sakatlıktan dönmüştü; o yüzden ilk karşılaşmada ikinci devreye kadar oynamadı. Bu nedenle de İtalya’ya kaybettiler. İkinci maçta da bizden darbe alınca dağıldılar ve düzen dışına çıkmak zorunda kaldılar.
94 ve 95 jenerasyonunda en iyi oyunculara sahipler, bu turnuvada en iyi beşe seçilen Marko Arapovic de keza öyle. O gün biz onların oyununa ayak uydurarak maçı uzatmaya götürdük.  Gerçi son hücumda faul yapamadık hata bizimdi. Ama uzatmada kazanmayı başardık.

Turnuva boyunca top kaybı sayımız dikkat çekti. Oynadığımız basketbol kaynaklı mıydı bunlar?
Bizim takım Litvanya’dan sonra, asist lideriydi. Asist-top kaybı oranında birinciyiz mesela. Bizim dışımızda oranı birin üzerinde olan takım yok. Felsefemiz geçiş hücumları üzerine kurulu; genelde de hızlı basketbolu tercih ediyoruz. Bu sistemde zaten normalin üstünde bir top kaybı yaparsınız. Yine de, yarı final ve finalde harika bir performans gösterdik. Oyuncularımın topun kıymetini bildiklerini söyleyebilirim.

Fransa ile olan finalde rakibin geri dönüşü bizim konsantrasyon kaybımız nedeniyle mi gerçekleşti?
Son maçta rakibin geri dönüşü sadece bizden kaynaklı değildi. Levent Topsakal ile kazandığımız 2005’teki turnuvada Tahar Assed-Liegeon’ın ilk senesiydi koç olarak. O günden beri sekiz yıldır takımın başında. Çok deneyimli ve donanımlı bir antrenör ve bu seviye pek çok maça çıktı. Sanıyorum hamlesini son periyoda sakladı. Zaten Avrupa Şampiyonası’nda iki kere geriden gelip kazandıkları çok önemli maçlar var. Almanya karşısında 17-0’lık üçüncü çeyreğin ardından 20-10 yapıp kazanmayı başarmışlardı. O karşılaşmayı kaybetseler gruptan Litvanya çıkacaktı. Yaklaşık 5 bin kişilik bir rakip taraftar desteğinin önünde oynayıp galip geldiler. Çok karakterli bir takımları var. INCEP adında akademilerinin ülke basketbollarına ne kadar büyük katkı sağladığını burada belirtmem gerek. Bütün koçlar, ekip, oyuncular bir arada kaldıkları için birbirlerini iyi tanıyan bir takım. O yüzden geri dönmeleri çok normal. Ama bizim takımın orada kazanma dirayetini göstermesi çok önemli.  Bütün seneyi bu turnuvada kupayı almak için oynadık. Oyuncular da bunun bilincindeydi, o özgüven ile oynadılar. Maçın sonunda diri kalmayı başarınca da şampiyonluk geldi.

2005’ten sonra tekrar 16 yaş altında şampiyon olduk. Ara dönem sizin için başarılı mıydı? Altyapıda başarı kıstasınız nedir?
Altyapıda başarıdan daha çok üste ne kadar oyuncu çıkarttığınız daha önemli. 2005’teki turnuvadan üç oyuncu şu an bunu başarmış durumda. Doğuş Balbay, İbrahim Yıldırım ve Birkan Batuk. O şampiyonluğun motivasyonunu da kullandık bu sene. İngiltere maçının basın toplantısında bu üç oyuncudan sıkça bahsettim. Potansiyelimizin yüksek olduğunu, belki 6-7 oyuncuyla A Milli Takım seviyesinde beraber oynayabileceklerini, 2020 Olimpiyatı için Tanjevic’in onlara çok önem verdiğini ifade ettik. Bu oyuncular 24 yaşlarında, performanslarının en üst seviyesinde olacaklar. Tecrübeli isimlerin yanında, şu anki 87 jenerasyonunun 2010 Dünya Şampiyonası’nda yaptığını yapabilirler. Böyle bir hedef koyduk gençlere. Onlar da gayet pozitif yaklaştı buna. 
picture

omer ugurata, roportaj

Görsel kaynağı: Eurosport

picture

okben ulubay

Görsel kaynağı: Reuters

Oyuncu özelinde Okben Ulubay hakkında neler söylemek istersiniz? Nereye kadar gidebilir?
Okben’in basketbol yeteneği çok fazla. Fiziksel özellikleri de iyi durumda. Sadece bacak kuvvetiyle ilgili bir sıkıntısı var; bunu onunla da konuştuk. Kendisi eksiklerini çalışıp kapatabileceğinin farkında. Çok iyi pozisyon ve oyun bilgisine sahip. Saha görüşü oldukça iyi. Kendinden daha büyük oyuncularla oynadığı için de kendi yaş grubunda oldukça tecrübeli kalıyor. Avrupa Şampiyonası’nın en iyi oyuncu ödülünü de o aldı zaten. Bizi temsil eden bir sporcunun bu ödüle layık görülmesi hepimiz için gurur kaynağı oldu. Özverili çalışan birisi. İleride Türk basketbolu için çok faydalı olacaktır. 

Okben ne düşünüyor? Öncelikli tercihi NBA mi yoksa Avrupa’da mı kalmak istiyor?
Bu yaş grubundaki bütün oyuncuların hedefi NBA. Fakat ABD'ye gitmenin artılarını ve eksilerini onlara tam anlatmamız lazım. Boyu uygun olabilir fakat NBA’de de pek çok oyuncuyu sıradanlaştırıp, kalitesinin altında işler yaptırıyorlar. Mesela geçen sene Avrupa Şampiyonası’nda Zaza Pachulia ile aynı yerde kalıyorduk. Altyapıda burada oynadığı için kendisiyle diyaloğumuz vardı. Zaza, “Bu şampiyonada basketbol oynadığımı hissediyorum. Çünkü orada bir uzunun arkasına geçip kamyon iter gibi itiyorum. Ne topu potaya atıyorum, ne de başka bir şey yapıyorum” diyordu. Tabii ki oraya gidip bizi temsil etmeleri çok önemli ama yeteneklerinin köreleceği pozisyonlarda oynamaları veya yeterince ön plana çıkmadıkları yerler yerine; Avrupa’da kalma opsiyonu bütün oyuncuların kafasında olmalı. Eğer yüzde yüz performans ile NBA’de oynayabileceğini düşünüyorsa orada oynamalı. 

Sizin hedefiniz nedir? 16 yaş altı ile devam edecek misiniz?
Kişisel olarak benim hedefim, üst düzey bir Euroleague takımında başantrenörlük yapmak. Ama daha zor ve önemli olanı, ülkeyi temsil ettiğimiz yerde; A Milli Takım’ın koçu olmak daha iyi. Herhangi bir teklif yok şu an için.
Hayır, 16 yaş altı takımıyla devam etmeyeceğim. Bizde her yaz bir jenerasyona antrenör atanır. Ben 96 doğumluların sorumlusuyum.  97 ve 95’lileri başkaları çalıştırıyor. Onlara asistanlık yapacağım. A Milli Takım’da eğer üst kademe uygun görürse desteğimi sürdüreceğim.  Şu an için önümüzde zor bir süreç var. Dün itibariyle de A Milli Takım’a katıldım. Artık oraya konsantreyim. 


Görev tanımınızda istatistik yazıyor. Dünyaca ünlü Basketball on Paper’ın yazarı Dean Oliver da yıllarca NBA takımlarından Seattle Supersonics ve Denver Nuggets’a hizmet verdi. Avrupa özelinde de Pini Gershon’ın yanında David Blatt’i çalıştırırken, Blatt’ten sıkça takım analizleri ve ileri seviye istatistikler konusunda yardım aldığını biliyoruz. Sizce ileri istatistiğin basketboldaki yeri ne?
İstatistik ve analiz sorumlusuyum ama sonuçta basketbol antrenörlüğü yapıyorum. Rakiplerin analiz edilmesi, toplantıların hazırlanması gibi işler de bana bağlı. Bence oyunda detay, yani istatistiğin basketbol için önemli çok fazla. İşin içine girip kafa yormaya başlayınca dikkat etmeniz gereken noktalar artıyor. Size istatistiğin bir maçta 10-15 sayı fark ettirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Fakat özellikle altyapılarda iş, oyuncuların kazanmayı istemesi; yetenek ve fiziksel kapasitelerin birleşimine kalıyor. Rakibin iki kenar oyununu durdurmaya çalışıyoruz, etkili oyuncularını egale etmek için elimizden ne gelir onu bulmayı amaçlıyoruz. Zaaflarını ortaya çıkarmak bizim yaptığımız görev.
picture

turkiye yildizlar, turkiye u16, turkiye, omer ugurata

Görsel kaynağı: Resmi Siteden Alınmıştır

Peki potansiyelli oyuncuların üstyapıya tutunamamalarının sebebi?
Bizde şöyle bir sıkıntı var. Herkes antrenörlere genç oyuncuları oynatmadığı için eleştiri getiriyor. Fakat bizim Türk insanı olarak problemimiz zor görünce hemen bırakmaya yöneliyoruz. Bu sadece sporda değil, okulda iki zayıfı olan biri bile bırakmayı düşünür. Patronuyla problem yaşayan işi bırakmak ister. Bizim sporcularımız, çok genç dahi olsalar, hem fiziksel hem de yetenek olarak potansiyelli oyuncular. Özellikle kendi pozisyonlarına gelen yabancı oyuncularla ve yaşça büyük isimlerle rekabete girmiyorlar. Bunu yapsalar daha çok süre alabilirler. Hiçbir antrenör başarılı olacakken diğer seçeneği tercih etmez.  Şu an A Milli Takım’a baktığımız zaman hepsi ligde ciddi süre alarak gelen genç isimler. Bu süreleri de kendileri çalışarak kazandılar Kim daha iyi iş yapıyorsa, takımını bir seviye üste çıkartıyorsa sahada o olur.  Sonuçta para karşılığı bir iş yapılıyor ligde. Profesyonel dünyada herkes verdiklerinin karşılığını almak ister. Sporcular burada kendilerine bakması gerekiyor. Zorlukta pes etmeden, bununla savaşarak devam etmeliler.

Sporcuların bu tür zihinsel engelleri aşması için federasyonun bir çalışması var mı?
Şu an Beykoz’da inşaatı devam eden bir merkezimiz var. Orası bittiğinde INCEP tarzı bir yer kurulması planlanıyor. En kötü ihtimalle kamp eğitim merkezi olacak. Halledilince biz de daha rahat çalışacağız. Özel antrenmanlarımızın sayısı artacak ve belki biz de eksik yönlerimizi kapatacağız. Orası bitince daha da kuvvetlenerek altyapılarda gelişeceğiz.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam