Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

TBL - Ndong: Oyuncular mutsuzlaştı

Eurosport
TarafındanEurosport

Yayınlandı 31/12/2012 - 11:17 GMT+2

Pota altını karartan dev pivot Boniface Ndong, Galatasaray Dergisi’ne konuştu.

boniface ndong, galatasaray

Görsel kaynağı: AA

Ahmet Eren Loğoğlu’nun sorularını yanıtlayan Ndong, birçok konuda ilginç açıklamalarda bulundu.
Fenerbahçe maçıyla başlayalım. Rekabetin önemini mutlaka duymuşsundur. Atmosfer buna uygun muydu? Nasıl bir karşılaşma oldu?
Çok modern, konforlu bir salonda oynadık, zorlu bir atmosfer olacağını söylüyorlardı. Basketbol için uygun bir ortamdı. Benim için kabul edilemez olan sahaya yabancı maddeler atılmasıdır, bunun sporda yeri yok ama elbette maça gelip tezahüratlar yapacaklar, bu çok olağan. Derbiyi kaybettik çünkü oyun seviyemiz biraz düştü. Şu an için en iyi performansımızla oynayamıyoruz. Form azalması var ve bazı oyuncular sakatlandı. Takım olarak zirve düzeyden uzaklaştık. Sezona başladığımız oyun seviyesine geri dönmeliyiz.

Takımın ritmini kaybettiğini düşünüyor musun?
Ne yazık ki öyle. Bir çok şey oluyor, üzüldüğünüz şeyler var, oyuncular mutsuzlaştı. Bugün sadece basketboldan bahsedemeyiz, ondan ziyade mental bir durum. Oyundan keyif almamaya başladık. Sezon başındaki gibi oynayamıyoruz. Beşiktaş’ı mağlup ettikten sonra oyun seviyemiz düştü. Elbette daha iyi oynamalıyız ve takım halinde geri dönmeliyiz. Mutlaka fiziksel sebepler de var. Göksenin ve Domercant aramızda değil şu an. Çok fazla maç oynadık, yorucu yolculuklar yaptık. Ama sadece fiziksel dersek hata etmiş oluruz kanımca.
Yolcuklardan bahsetmişken bu sezon dört kez deplasmanlarda kaybettik. Her şey Krasnodar’a gidiş çilesiyle başladı sanırım.
Beş gün boyunca Ukrayna’da kaldık biliyorsunuz, kötü hava koşulları vardı. Ondan önce Krasnodar çok kötü bir seyahat idi. İki gün yolda geçti, antrenman yapamadık. İşler biraz rutininden çıktı ve bizim aleyhimize işledi. Benim için garip durumlardı, sürekli otellerde kaldık, gerçekten farklıydı. Bu tür durumlara alışmaya ve üstesinden gelmeye çalışmalıyız. Ritmimizi bulmalıyız. Sezon başında da aynı isimler kadromuzdaydı ve daha iyi oynuyorduk, başarılıydık, tekrar bunu yakalamalıyız.
Geçen sezon Abdi İpekçi Spor Salonu’na gelmiştin. Bir farklılık hissediyor musun, belki daha çok taraftar görmeyi umuyordun maçlarda.
İnanılmazdı atmosfer o zaman. Tamamen dolu bir salondu, ısınmaya çıktığımızda bile boşluklar yoktu. Bir Euroleague maçıydı elbette. Çok heyecanlı ve muhteşem bir basketbol ortamıydı. Şu an Türkiye Ligi’nde oynadığımız taraftarın maçlarda çok az olması garip duruyor haliyle. 1000 kişi bile gelmiyor bazen. Neler oluyor, niye gelmiyorlar diye düşünüyorsun. Herhalde insanlar sadece ilginç ve çekişmeli maçlara gelirler diye tahmin ediyorsun. Sebebi bilemiyorum ama umarım en kısa zamanda bu durum değişir. Eurocup’ta ikinci tur başlayacak, büyük maçlar olacak. Basketbolu bilen insanların maça gelmesine ihtiyacımız var. Her maçı kazanmak zorundayız, her maç önemli, ayrım yapamayız. Taraftarlarımız benim gördüğüm en iyi taraftar topluluğu, geçen seneden de biliyoruz. Umarım gelmeye devam ederler, onlar varken oynamak keyifli. İkinci yarı onlara ihtiyacımız var, Eurocup başlıyor. Her şey Cimbom bom için.

Palau Blaugrana’da bize karşı harika bir performans sergiledin. (16 sayı, 6 ribaund, 4 blok) Andric vardı. Mobil uzunlara karşı oynamak senin için daha mı zor?
Farklı oluyor ama benim için biraz daha kolay. Sofoklis Schortsanitis’e veya Nathan Jawai’ye karşı oynamak daha zor, benden 40 kg daha ağırlar. Teletovic gibi şutu olan oyuncular apayrı. Bir pozisyonu savunmak için farklı hareketler kullanmanız gerekebilir, yardım getirmek ihtiyacı doğabilir. Üç sayı tehditi olan bir oyuncuya karşı bütün oyun planın değişir. Penetre eden bir oyuncuya yardım getirdiğinizde durum değişir. Bu yüzden takım savunması önemli zaten, kolektif bir efor olarak. Farklı takımlara ve oyunculara karşı birlikte hareket etmek zorundasınız savunmada.
Barcelona’dan ayrılıp Galatasaray’ı tercih etmene gelelim. Onlar genç oyunculara yöneldi, Fran Vazquez de gitmişti.
İlk olarak biraz garipti esasında. Konuşmalar başladığında onların planlarında yer almadığımı anladım. Planları Fran Vazquez’i tutmaktı, ben tamamen dışarıda kaldım. Fran olmayınca bana geldiler ve kalmamı istediklerini belirttiler. Ben de olur dedim. Ancak daha sonra kontrat koşullarını konuşmaya başladığımızda kötü bir teklif verdiler. Bunun kabul edilemez olduğunu belirttim. Görüşmeler böyle sona erdi. Belki de emekli olacaktım, bana ihtiyaçları olmadığını söylediler. Ben de farklı alternatiflere bakmaya başladım. İlk Real Madrid geldi, anlaşamadık, sonra Galatasaray’dan teklif yapıldı. Çılgın olduğum düşünülebilir ama bu kişisel bir karar aldım, doğru yaptığıma inanarak Türkiye tercihinde bulundum.
Hâlâ iyi ilişkilerin var sanırım eski kulübünle. Takip ediyor musun arkadaşlarını?
Evet, ediyorum. Ligde çok kötü gidiyorlar ama Euroleague’de bir yenilgileri var, gerçekten daha önce pek rastlanmamış bir durum, bir tarafta çok iyi giderken diğer tarafta çok kötü olmaları. Çok fazla yeni oyuncu aldılar, genç oyuncular arttı, Navarro sakat idi bir dönem, pek konuşamıyorum onlarla da, bilemiyorum.
Pota altı rotasyonu hakkında ne söylersin? Macvan, Dudley, Furkan ve sen varsınız. Yeterli süreler alabildin mi yoksa Barça’da olduğu gibi bu rolü benimsedin mi?
Aslında az süre alıp kenardan katkı vermek üzerime yapışmamalı, bunu hiç istemedim. Bir takıma gelirken böyle bir durumu kabul ederek gelmezsiniz zaten. Felsefem her zaman takıma hizmet etmektir. Genç iken 25 dakikalar oynamak istersin, açsındır, doğaldır ama yaşlanınca işler değişir. Takım için neler yapabileceğin, neleri iyi yapabileceğin ön plana çıkar, bunun için çabalıyorum, her zaman zinde kalmaya uğraşıyorum. Sayı üretmek hususunda obsesif olmadım hiç, istatistiklere asla takılmam, kazanmak ile ilgiliyim. Bugün tecrübem var artık. Malaga’da da böyle oldu, İspanya’da da böyleydi. Bazen 15 dakika, bazen 20, bazen 25, buna alışmak ve olayları kontrol altına almaya odaklanmak zorundasınız. Burada da benzer durumla karşı karşıyayım. Çok fazla saygı duyulası oyuncu var; Furkan, Ersin, Milan. Onlar oynadığında ben mutluyum, ben oynadığımda onlar mutlu.
picture

boniface ndong, galatasaray

Görsel kaynağı: AA

Furkan Aldemir senden bir şeyler öğreniyor mu? NBA Draftı’nda seçildi.
Çok genç. Gerçekten harika bir yetenek. Birçok noktayı geliştirmesi gerekiyor ama bence gelişmek için ciddi potansiyeli var. “Potaya neden bakmadın, şut atmadın” diyorum, üzülüyorum çünkü bu yeteneği var, biliyorum. Belki de o özgüveni hala oluşturamadı. Ama olağanüstü bir ribaundçu, Türkiye’nin en iyisi sanırım, her topu çekebiliyor. Umarım doğru işleri yapar. Birilerinin elbette ona yardım etmesi gerekecek ve mükemmel bir oyuncu olacak. Onunla orta mesafe şutu çalışıyoruz, teknik kısımlarına eğiliyoruz. Kötü olan çok zamanımız olmuyor. Keşke antrenmandan sonra 30 dakika daha zamanımız olsa da çalışabilsek ekstra. Bence bir koç tutarsa kendine ona her gün eşlik edebilecek, gelişimini hızlandırabilir. Potansiyelini maksimuma çıkarırsa Avrupa’nın en iyi pivotlarından biri olabilir. Birileri ona yardım etmeli.
Bu sezon çok fazla orta mesafe şut soktuğunu görüyoruz. Hatta antrenmanlarda yapılan yarışmalarda birinci oluyormuşsun. Özel olarak antrenman yapıyor musun buna dair, daha önceki takımlarında daha az kullanıyordun sanki bu özelliğini.
Orta mesafe şutum her zaman en favorimlerimden biriydi. Barça’da hücum sistemi farklı olduğundan buradan daha azdı. Lorbek’e ikili sıkıştırma geldiğinde şut fırsatı oluyordu, hücum onun üzerinden başlıyordu. Çok şanslıyım çünkü Almanya’dayken şut koçum vardı ve bana nasıl şut atılması gerektiğini öğretmişti. Milli Takım’da örneğin çok fazla üçlük kullanıyorum, repertuarımın bir parçası. Boş bırakıldığım anda şut atmaktan kaçınmam.
Eurocup ve ligde şansımızı nasıl görüyorsun?
Çok erken daha ama sezon başında şu ankinden çok daha iyimserdim, çünkü aynı seviyede oynayamıyoruz. O formu tekrar yakalamalıyız. Oyuncular elimizde var, buna eminiz. Efes’e, Beşiktaş’a, Fenerbahçe’ye, karşı kazandık, Top 16 Euroleague takımları bunlar. Elbette Domercant ve Göksenin ile daha farklı olurdu. Ama mutlaka tekrar ritmimizi bulacağız, basketbol sezonu gerçek anlamda playofflarda başlar. En iyi pozisyonda oraya erişmeye çalışacağız öncelikle.

Senegal’de doğdun. Basketbola nasıl başladın. Futbol da oynadın.
Futbolda çok iyiydim. Okul takımlarında oynadım, turnuvalara katıldım, savunmanın sağında oynuyordum. Problem bedenimle ilgiliydi. Çok uzun kaldım ve karar vermek zorundaydım. Basketbolu seçtim ama futboldan da kopamadım. 15-16 yaşıma geldiğimde geleceğimin basketbolda olduğunu fark etmiştim, fiziksel özelliklerimden ötürü.
Dakar Üniversitesi’nde eğitim aldığını, öncesinde Katolik bir okula gittiğini biliyoruz. Anlatır mısın o günleri biraz.
13 yaşımda bitirdiğinde rahip olduğun bir okula gittim, eğitim sisteminin parçasıydı. Daha sonra Dakar Üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldım, üç yıl okudum hala bitiremedim çünkü Almanya’ya geçtim basketbol için.
Afrikalı oyuncular için NBA bir hayal mi? Rol modelin Olajuwon, Mutombu muydu?
1999’da draft için uygundum, 2005’te katıldım yaz kamplarına. Mutlaka her oyuncunun hayalinde NBA vardır. 16-17 yaşındayken hayaller kuruyordum buna dair. Senegal’de NBA maçlarını izliyorduk. Uzun bir yol olduğunu biliyordum, şans gelen kadar yürümeye devam ettim. Aslında ilginç gelebilir ama rol modelim her zaman Kevin Garnett oldu. Hakeem’i çok severim ama oyunum için baktığım isim hep Garnett oldu. Elbette Tim Duncan, en iyi oyunculardan biri.
Almanya’ya gitme tercihin nasıl oldu peki?
Masum bir hata sonucu. (Gülüyor) Amacım Amerika’ya gitmekti ancak Dakar’da iki sene üniversite okumuştum ve bunu davet edip burs teklifi veren kolejler sıfırdan başlamamı istiyorlardı. Ben de iki sene kaybetmek istemedim. ABD’ye gitmek için bana yardım eden Dallas Mavericks scout idi, Amadou Gallo, şu an NBA Africa Başkanı. Bana Almanya’da bir koç tanıdığını söyledi; Holger Geschwindner, Dirk Nowitzki’nin ilk koçu, onu keşfeden isim. Genç isimleri çalıştırıyormuş. Ben de neden olmasın dedim. Gittim ve sevdim orayı.
Afrika Şampiyonları’na da katıldın. 2005’te ikinci oldunuz.
2003 ve 2009’da katıldım. 2005’te Cezayir’de ikinci olmuştuk. Senegal’deki insanların beni tanımasını sağladı çünkü gençken ayrıldım ve ligin en iyi oyuncusu değildim bıraktığımda. 2005’te en değerli pivot ve oyuncu seçildim. Benim için her zaman büyük bir onur. Senegal’de basketbol ile gurur duyarlar ve takip ederler. Harika tecrübeler edindim.
Kariyerinin en iyi dönemini İspanya’da yaşadın diyebilir miyiz?
Dürüst olmak gerekirse Fransa’da da çok iyi sezonlar geçirdim, Rusya’da da. Ama İspanya’ya biliyorsunuz Euroleague’de ilk oynadığım yerdi. Her sene seviyemi yükselttim. Malaga ve Barcelona’da iyi oynadığımı düşünüyorum. Barça’da birçok kupa kazandım, sekiz kupa tam olarak üç sezonda. Boniface Ndong olduğum yerdi Barcelona. Harika bir organizasyon ve takım. Çok çalışıyorlar ve sizin sadece basketbola odaklandığınız bir ortam yaratıyorlar. Her şey düzenli, sistemli ve elbette bu konuda tecrübeliler. Dünyanın en iyi futbol takımına sahipler. Neredeyse NBA düzeyinde görebileceğiniz bir yapılanma. Her şeyi kolaylaştırıyorlar ve kazanmak için çok çalışıyorlar. Fransa’da oynarken CSKA Moskova’nın Euroleague kazandığını seyretmiştim ve bir gün bunu gerçekleştirebilmeyi umuyordum, imkansız bir rüya gibiydi. Barça’ya gelmek ve Euroleague kazanmak gerçekten büyük bir deneyim ve her zaman gurur duyacağım bir şey oldu.

Futbol izler misin?
Pek zaman olmuyor, sonuçlara bakıyorum. Şampiyonlar Ligi izlemeyi seviyorum, yüksek seviye spor keyif veriyor. Barça’da antrenör Vilanova kanser tedavisi görecek. Türkiye’de elbette Galatasaray ve Fenerbahçe rekabetini biliyorum. Takip ediyorum.

Buradaki en iyi arkadaşın? Yemekler nasıl? Ve birçok güzel şehirde bulundun, İstanbul en iyisi mi?
Can Korkmaz, benim adamım. Öğrettiği bir Türkçe sözcük var; “Adamsın” Takımda harika insanlar var, Engin gibi, Fransızca konuşuyoruz onunla. Ender, Cenk var. Sertaç ve Furkan, herkesle çok iyiyim. Takımın parçası olmaktan mutluyum ve bir takımın başarısı için kimya çok önemli. İstanbul’u ve yemeklerin ününü duymuştum. Baharatlar lezzet katıyor. Et ve balık seviyorum. Yemek konusunda hiç sorun yok. Birçok şehirde yaşadığım için çok şanslıyım, St. Petersburg, Los Angeles, Malaga, Barcelona öyle, Malaga’da hala evim var. Ama bir yer seçmem gerekirse muhtemelen Los Angeles derim. Büyük bir şehir, size müthiş olanaklar sunuyor. 1,5 sene kalmıştım, 16 ay. Sevmiştim. İstanbul’da çok güzel bir şehir.
Kaç dil biliyorsun? Bu konuda bir yeteneğin mi var?
Türkçe’yi hala öğrenmeye çalışıyorum. Dört uluslararası dil konuşabiliyorum; Fransızca, İngilizce, Almanca ve İspanyolca. Senegal’dekilerle birlikte altı dil biliyorum denebilir.
Afrika’ya gittiğinde sporla ilgili yaz okulları idare ettiğini okumuştum. Anlatır mısın?
Her yaz bir kamp organize ediyorum. 15-20 yaş arası çocuklar geliyor. Birçok spor branşı var. Çocuklara eğitim konusunda tavsiyelerde bulunuyorum. Senegal’de çocuklar spora çok odaklanıp okuldan uzaklaşıyor, bu problemi çözmemiz gerekiyor. Ben her zaman onlara her ikisini aynı anda yürütebileceklerini açıklamaya çalışıyorum. Bence yüksek seviyede sporcu olmak için eğitim ve IQ şart. Çok önemli bu. Arkadaşlarımı koçluk yapmak için çağırıyorum, orada çalışıyor ve güzel zaman geçiriyoruz. Her yaz bunu yapıyoruz ve bu yaz 28 Temmuz’da olacak.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam