Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

RÖPORTAJ | Kaan Kural play-off öncesi fotoğrafı çekti: "Golden State şampiyon olabilir"

Eurosport Türkiye

Güncellendi 17/04/2015 - 10:34 GMT+3

NBA'de normal sezonun sona ermesinin ardından Kaan Kural'ın kapısını çaldık, bizi bekleyen play-off'lar hakkında konuştuk.

Stephen Curry

Görsel kaynağı: AFP

NBA'de geride kalan normal sezonun ardından basketbol dünyasının sevilen ismi Kaan Kural, Eurosport.com Türkiye editörü Mert Sarıbaş'ın sorularını yanıtladı.
Geride kalan normal sezonda performansıyla seni hayal kırıklığına uğratan takım/oyuncu/koç?
Takım: Takım olarak Oklahoma City Thunder denebilir ama beni çok da hayal kırıklığına uğratmadı açıkcası. New York Knicks diyebilirim buna. Tamam sistemlerinin demode olduğunu biliyorduk ama bu kadar da olmaz, ligin en kötü takımı da değilsin sonuçta.
Koç: Koç olarak beni hayal kırıklığına uğratan isim David Blatt oldu. Ondan beklentilerim yüksek olduğu için olabilir bu. Anlayabiliyorum aslında onu, LeBron gibi Irving gibi iletişim kurması çok kolay olmayan oyuncular ile kendi prensiplerini uygulaması çok kolay olmayacaktı. Ama uyum sağlayacağım diye kendi doğrularından biraz fazla ödün verdi. Bence Blatt şu anda NBA’in en iyi 3. koçu, Gregg Popovich ve Rick Carlisle’ın ardından. Seneye de NBA’in en iyi koçu olur diyordum, yine olur belki de ama kendi bildiği doğrulardan bu kadar ödün vermemeliydi.
Oyuncu: Dwight Howard... Belli bir yaştan sonra biraz olgunlaşması gerek. Geçtiğimiz sezon aynı şeyi Harden için de söyleyebilirdik ama Harden özellikle ABD Milli Takımı’ndan sonra büyük bir gelişme gösterdi. Hala çok iyi bir savunmacı diyemeyiz ama sahip olduğu yetenekleri doğru yere kanalize edebilme konusunda, zihinsel gelişme konusunda büyük adımlar attı. Dwight Howard bunları yapamıyor, böyle olmaz biraz büyü be abi...
Peki geride kalan sezonda beklentilerini aşan takım/oyuncu/koç için neler söyleyebilirsin?
Takım: Açık ara Atlanta Hawks.
Koç: Otomatikman Mike Budenholzer... Çünkü her şey bir tarafa vasatlık kültürü ile yaşayan, NBA’in en “Ya bu kadar yeter” denen takımını zihniyet olarak değiştirdi, ki bu mucizedir.
Oyuncu: Draymond Green diyebilirim. Müthiş bir enerjisi var ve bu bulaşıcı bir enerji. 1’den 4’e kadar her pozisyonu oynayabiliyor ve hiç enerjisi düşmüyor. Kendisini geliştirmek için inanılmaz bir azmi var. Hiç şutör özelliği yokken bir 3 sayı tehdidine dönüşmesi nefis özellikler.
Mike Budenholzer
Kendi konferanslarını lider bitiren Atlanta Hawks ve Golden State Warriors bu performanslarını play-off’ta da sürdürebilir mi?
Play-off biraz farklı. Bir kere normal sezon rakiple hiç uğraşmıyorsun, rakibe özel bir hazırlık yapmıyorsun. Takımlar kendileri ile ilgileniyor normal sezonda o yüzden de kendi oyunlarını yansıtmaya çalışıyorlar. Bu tip Atlanta gibi Golden State gibi esnek olabilen, oyunu akıcı şekilde oynayabilen takımların çok ciddi bir avantajı var normal sezonda. Fakat bunun play-off’a birebir yansıması pek mümkün değil. Bu takımlar kötü olduğu için değil tabii bu, play-off’ta seri oynuyorsun, seri oynamak başka şeyleri de beraberinde getiriyor. Maçların araları fazla, rakibe göre hazırlanma şansın oluyor, eşleşme avantajın olabiliyor.
Özellikle Atlanta için normal sezon performansını play-off’a yansıtmak o kadar kolay değil. Golden State’in avantajlı olduğu taraflar play-off’a da yansır ama Atlanta için işler daha zor. İlk turda Brooklyn’nin bir problem çıkarmasına imkan yok ama doğunun favorisi diyemeyiz Atlanta için. Eğer toparlanırsa Chicago ve Cleveland, Atlanta’dan daha favori konumda şu an. Yine de bu Atlanta başarılı olamaz anlamına gelmiyor tabii ama normal sezondaki performanslarını beklememek gerek.
Golden State için durum biraz farklı. Onlar için bir tane nokta çok önemli; tecrübe. Kaybedeceğin bir şey varken ve özellikle favori konumda oynarken her zaman yaptığın şeyleri yapmak o kadar kolay değil. Hata yapmaktan korkmaya başlıyorsun, karşına kriz anı geldiği zaman o anları daha önce yaşamadan buna hazır olamıyorsun ve etkisi normalden çok daha fazla olabiliyor. Golden State’in önündeki engel olarak bunu söyleyebiliriz. Yoksa Golden State mutlak favori, Spurs dışında onları eleyebilecek bir takım yok gibi...
picture

Anthony Davis

Görsel kaynağı: Reuters

Oklahoma City Thunder ile New Orleans Pelicans arasında son maça kadar bir play-off mücadelesi vardı. Sence hak eden taraf mı aldı play-off biletini?
Bence olması gereken oldu. Şimdi herkes Oklahoma özel bir takım, play-off’ta olması gerekiyordu, Westbrook harika oynuyor, sakatlıklar belini büktü diyor da abi asıl New Orleans sakatlıklardan çekti. Zaten çok dar bir kadroları olmasına rağmen sakatlıklar ile uğraştılar sezon boyunca. Oklahoma City kendi kadrosunu kendisi daralttı, Jeremy Lamb, Perry Jones gibi isimleri hiç kullanmamayı tercih ettiler. Westbrook’a tamamen abi al sen at ne yaparsan yap” demekle, Steven Adams ile Enes Kanter’i yan yana oynatmakla olmaz bu işler.
New Orleans yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışırken, Oklahoma City tam tersini yaptı. Oklahoma, New Orleans’tan çok daha iyi bir takım ama kendi kendilerine yarattılar bu sorunu. Maçı kazanmak için sahaya çıkan Spurs’ü yenerek play-off’a çıkıyorsan bunu hak etmişsin demektir zaten. Oklahoma da bu kadar üst düzey bir kadroyla -her ne kadar sakatlıklar yaşamış olsa da- kendi kendini baltalamanın sonucunu görsün.
Nasıl bir play-off bizi bekliyor sence? Net bir favorin var mı şampiyonluk için?
NBA’in altın çağını yaşıyoruz. NBA tarihinde bu kadar zengin bir oyuncu havuzu olmamıştı. Basketbolun değişimi harika bir oyun yarattı ve şu an tarihin gördüğü en büyük yetenek havuzuna sahibiz. Sakatlıklara falan takılmayacaksın eldeki malzemeye bakacaksın. O yüzden favori her zaman var ama şu an 90’ların Chicago’su, 2000’lerin Lakers’ı gibi net bir takım göstermek çok zor özellikle de Batı’da. Doğu’da açıkcası Chicago’nun gidişatına bakmak lazım. Ben şahsen inanmıyorum toparlanabileceklerine ama olur da inanılmaz bir dönüş sergilerlerse Chicago olur. Ama bu mucize gerçekleşmezse o zaman Cleveland gelir.
Batı’da durum çok farklı New Orleans, Portland ve Dallas dışında her takımın belli bir oranda Batı şampiyonu olma şansı var. Her takımın ciddi bir gücü var bu 3 takım dışında hangi takım şampiyon olursa olsun şaşırmam. Ama 2 takım yine de bu takımlardan ayrılıyor onlar da; Golden State ve San Antonio Spurs. Golden State her türlü rakibe karşı modern basketbolun en güzel örneklerini sunduğu için net bir şekilde üstün. San Antonio’da Golden State’in yaptığını çok daha iyi yapıyor ama çok daha düşük seviye bir kadroyla ve bu takımları 4 kere yenmek hiç kolay değil...
Golden State taraftarının en büyük hayali “Biri şu Spurs’ü bize gelene kadar tokatlasa” şeklindedir. Çünkü eğer Spurs gelmezse Golden State finale çıkar, ama Spurs gelirse -ki bu çok muhtemel bir seçenek- o zaman Golden State – San Antonio bambaşka bir seri olur.
İlla bir final adı vermek gerekirse de Cleveland-Golden State finali olur. Orada da Golden State galip gelir diyorum.
Klay Thompson
Normal sezon MVP’si için Curry oldukça ön plana çıksa da Harden, LeBron hatta ve hatta Westbrook isimleri dile getiriliyor. Senin favorin hangisi?
Bence olması gereken Harden ama Amerikalılar muhtemelen Curry’i seçecek. Çünkü şimdi herkes Oklahoma City’e ne kadar sakatlık verdi diye dikkat çekiyor, Russell Westbrook diyorlar mesela ki Westbrook sezonun hemen hemen 5’te 1’ini kaçırdı. Bu önemli bir şeydir devamlılık önemlidir çünkü NBA’de ve bu Westbrook takımını play-off’a taşıyamadı. James Harden en az Westbrook’un ve Oklahoma City’nin yaşadığı kadar büyük sakatlık problemleriyle boğuşmasına rağmen Houston Rockets’ı Batı ikincisi yaptı.
MVP bireysel bir ödül o yüzden takımın eksiklerini oyuncuya yıkamazsın ama oyuncunun bireysel başarılarını takıma nasıl yansıttığı önemlidir. Harden için lokomotif oyuncu gibi bir tabir kullanabiliriz. Şu anda LeBron, Durant, Davis falan hepsini geçelim NBA’deki en iyi lokomotif oyuncu James Harden, arkasından vagonun gelip gelmediğine bakmıyor gidiyor abi...
Saf rakamlara bakarsak Curry’nin rakamları daha iyi ve takımı da daha başarılı. Eğer bu bir algoritmaysa tamamen puanlamalar üzerinden bakarsak Curry MVP olmayı daha çok hak ediyor ama Harden’ın oynadığı oyunu düşünürsen bence Harden.
Russel Westbrook of Oklahoma City Thunder and James Harden of Houston Rockets
Adı geçmişken bu sezon adından sıkça söz ettiren Curry’e de ayrı bir parantez açalım. Onun için şu an NBA’in en iyi şutörü diyebilir miyiz?
NBA’in şu anda en iyi şutörü olması muhtemel. Posizyonel bakarsak belki Korver daha iyi şutördür ama şutunu kullanabilme açısından Curry 1 numara. Şutör dediğin zaman sadece şut isabetinden bahsetmiyoruz sadece bundan bahsedersek Korver 1 olur ama olay bundan ibaret değil.
Curry çok iyi bir oyuncu falan demeye zaten gerek yok ama Curry’nin bir avantajı modern basketbol kavramının Curry’nin yeteneklerine hizmet ediyor olması. Şu anki basketbol ortamı Curry’nin yeteneklerini en verimli kullanabileceği ortamı yarattı keza Golden State için de aynı şey geçerli. Curry bundan 7-8 sene önce olsaydı ve atıyorum o zaman ki San Antonio’da oynuyor olsaydı bu kadar iyi olmazdı. Çünkü şu anda basketbol bambaşka bir seviyede oynanıyor ve Curry’nin sahaya koyduğu şeylerin önemi çok daha artmış durumda. Stephen Curry’nin herkes şutundan bahsediyor onu bence özel ve tuhaf kılan şey şutu ne kadar hızlı kullandığının farkında mıyız? Sanki top yanıyor ve bir anda elinden fırlatıyor, reaksiyon veremiyorsun şutuna.
Son dönemde özellikle çok tartışılan bir Doğu-Batı dengesizliği var. Buna katılıyor musun?
Arada dengesizlik olduğu kesin ama bu yıllardır konuşulan bir konu. Micheal Jordan 98’de Bulls’u bıraktığından beri bu dengesizlik var fakat 98 öncesinde de Doğu daha iyiydi. NBA’in kendi mekanikleri bunu dengeler zamanla. Fakat dengelenmedi aradan neredeyse 20 yıl geçti zaman zaman fark kapandı ama dengelenmedi. Burada sorun sistemde değil burada sorun sistemin uygulanmasında. Doğu’daki uygulayıcaların çoğu çok kısa vadeli düşünüp kötü tercihler yapan yöneticiler. Bu yöneticilerin de değişmesi gerekebilir. Atlanta doğru tercihlerle 1,5 yılda ne kadar büyük bir değişim yaşadı, bunu herkes yapabilir. Jordan gittikten sonra yerlerde sürüklenen Chicago 1-2 hamleyle nerelere geldi.
Durum öyle bir yere geldi ki artık Doğu-Batı ekseninde kalmaya da gerek yok kaldıralım abi konferansları. NBA’i 5 bölgeye ayıralım diye bir teklif vardı, 6’şar takımlı bölgeler gayet güzel bir öneriydi.
Bir diğer tartışma da sezonun çok uzun olduğu yönünde. Sence maç sayısının azaltılması mümkün mü?
Mümkün değil malaesef, biz tabii sportif tarafıyla ilgilendiğimiz için çok mantıklı geliyor. Sezon gereksiz uzun bu kadar maç oynanmasına gerek yok. Bana kalsa 58 maç olsun herkes birbiriyle ikişer kez oynasın ve bitsin gayet yeterli işte daha ne olsun ki. Ama gereksiz romantizme girmeye de gerek yok bu iş para işi abi... Ne kadar çok maç o kadar para bu formül değişmediği sürece maç sayısı azalmaz. Anca şöyle olur; 2017’de televizyon gelirleri inanılmaz artacak ve NBA zengin ötesi bir hale gelecek. “Abi zaten 'hayvanlar' gibi para kazanıyoruz bu işin kalitesini arttıralım biraz da” derlerse o zaman olur ama bu çok çok düşük bir ihtimal.
NBA’de Lakers ve Celtics gerçekleri var. İkisi de yenilenme sürecinde, sence hangisi daha önce ayağa kalkacak ve hedefe doğru yürümeye başlayacak?
Boston biraz daha avantajlı diyebiliriz draft haklarını göz önüne aldığımızda. Modern NBA’in geldiği noktada artık Lakers kötü ama istediği yıldızı alır mantığı ortadan kalktı. Bugün Kevin Durant serbest kaldığı zaman karşısında Milwaukee ile Lakers olduğu zaman bu Real Madrid’e mi gideyim Elche’ye mi gideyim gibi olmuyor. Lakers’ın tabi belli avantajları olsa da o fark artık çok çok az.
Boston’ın avantajı onların çok daha fazla draft hakları var, bu onlar için fazladan kart çekme şansı veriyor. Fakat yeniden yapılanmanın bir yol haritası var evet ama ondan sonrası o haritada ne kadar yol kat ettiğin ve şans faktörüyle de alakalı. Birinci tur seçim hakkı gelir birinde Anthony Davis gelir birinde Lebron James gelir diğerinde Andrea Bargnani gelir oluyor böyle şeyler o yüzden pek de belli olmaz hangisinin daha önce ayağa kalkacağı.
NBA hakındaki son sorum biraz daha bizden bir soru. Saha içine baktığımızda Enes Kanter’den beklentin ne yönde?
Enes harika bir dönem geçirdi, belli ki yazın çok iyi çalışmış bunu sahaya çok büyük oranda yansıttı. Olabilecek en iyi takas oldu onun için 30 NBA takımı arasında gidebileceği en iyi yere gitti. Çünkü Oklahoma City “Beyler çıkın oynayın” tipi bir takım olduğu için Enes’in güçlü olduğu hücum yanlarını çok iyi gördük. Yine de benim Enes için görüşlerim çok değişmedi. Enes iyiye gitti evet, Enes zaten değerli bir oyuncu öyle olmasa 3. sıradan seçmezlerdi. Fakat Enes geliştirmesi gereken yönlerini halen geliştirmiş değil; 5’e 5 oyunu anlaması, savunma konsantrasyonunu arttırması gerekiyor. Herkes iyi savunmacı olacak diye bir şey yok ama bilinçli akıllı savunmacı olmak çok zor bir şey değil. Pozisyon bilgisiyle alakalı bu, Enes'te bunların üzerine eğilmesi gerek.
Enes Kanter of Oklahoma City Thunder vs Portland Trail Blazers
Sezon başında katıldığın bir fantasy lig oldu mu, durumlar nasıl?
Kötü abi, sıkıldım ben biraz bu oyundan. Çünkü çok fazla oynadım, çok fazla maç yaptım. 81 maçı burada da 58’e indirmeleri lazım, bunu tartışalım bir ara.
Bir de benim oynadığım liglerde insanlar benimle takas yapmak istemiyor. Kapalıçarşı’daki halıcı mantığıyla kazıklamaya falan çalışıyorlar onlar sinirlendiriyor insanı. Eskisi kadar takip etmek hoşuma gitmiyor sıkılmışım ben ya bir süre ara vermem gerek.
Abi peki Kaan Kural şu an ne yapıyor? Nelerle uğraşıyor?
Ne yapıyorum, çocuk bakıyorum... Yazıhaneden ile ilgilenmeye çalışıyorum onun kitabını çıkardık, Socrates dergiyi çıkardık yine en son. Onun dışında çok yılan hikayesine dönen, benim 2 ayda hazır olur dediğim ama 6 ay kadar süren kafeyi sonunda açtım. Dükkanı açtık ama son birkaç detayı kaldı o yüzden bir kısmını henüz açamadım ama o da hallolmak üzere. O yüzden dükkana gidiyorum bildiğin esnaf gibi dükkanda duruyorum.
Son olarak asıl yoğun iş olarak tekrar yorumculuğa döndüm ama başka bir alanda. League of Legends yorumu yapıyorum. Bu bana daha önce de teklif edilmişti ben yeterince konuya hakim olmadığım için geçtiğimiz yaklaşık 4 ayı ders çalışarak geçirdim. Resmen yoğunlaştırılmış kurs gördüm, günde 5-6 saat ders çalıştım. 4 tane büyük ligi var oradaki maçları izledim, NBA’den çok League of Legends izledim öyle söyleyeyim. Belli bir seviyeye geldikten sonra tekliflerini kabul ettim onlar da sağolsunlar beni istediler ve League of Legends yorumcusu oldum.
Son olarak bir sinema filmi maceranız olmuştu, Fasulye. O filmin çekimine nasıl karar verdiniz ve sonrasında neler yaşadınız?
Biraz acemice kaldık Fasulye’de. Filmi bitirdiğimiz gün baştan başlayıp bir daha çeksek çok daha iyi olurdu. Resmen çaylak sezonu gibi oldu bu film.
Benim liseden en yakın arkadaşlarımdan biri olan Bora ile bir gün bu işi yapalım dedik ve bir şirket kurduk. Sonuçta sermayesi olan insanlar değildik ve borç aldık, kredi çektik. Biz tam çekimlere başladık 99 depremi geldi, işi bitirdik dedik bu sefer 2001 krizi geldi ve battık.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam