Sezon Öncesi: OKC Thunder

Geçtiğimiz 21 Haziran’da kuzey yarım kürenin tamamı, yılın en uzun gündüzünü yaşarken Kevin Durant ve tayfası hayatlarındaki belki de en uzun geceyi geçirdi. Final serisinin 5. ve son maçına denk gelen gecede, özellikle farkın 27’ye kadar çıktığı dakikaların Oklahoma City Thunder için pek de hızlı geçtiğini söylemek zor.

NBA’de son yılların en heyecan verici projelerinden biri olan ve bu projenin meyvelerinin toplanması için uygun zamanın geldiğini düşünen Thunder, geçen sezona hayli umut verici şekilde başladı ve lokavt yorgunluğunun baş gösterdiği mart ve nisan ayları dışında da bu şekilde devam etti. Kevin Durant üst üste üçüncü sayı krallığına koşuyor, Russell Westbrook her geçen gün oyununa yenilikler katıyor, James Harden ise 6. adam tanımını yeniden yazıyordu. Lakers’ın şampiyonluk adayından sayılmamaya başlandığı, Spurs’ün ihtiyar heyeti şakalarına maruz kaldığı ve başka da üst düzey takıma sahip olmadığı için NBA’in ağırlık merkezinin Doğu’ya kaymasını kayıtsızlıkla izleyen Batı Konferansı’nda, bu performansların Thunder’ı NBA Finali’ne taşımaması için hiçbir sebep yoktu.

Play-off’ta sırasıyla Mavericks ve Lakers’ı safdışı bıraktıktan sonra, takıma yaşlılığın etkilerini silen gizli bir ilaç verdiğine inandığım Gregg Popovich’in Spurs’ü ile karşısına çıktılar. İlk iki maç hüsran, sonraki dördü ise coşku doluydu. Finale genç taklidi yapan değil, gerçekten genç olanlar çıktı.

Finalde yaşananlar ise malum. İlk mağlubiyetin ardından çözülen Thunder ve her maç başka bir kahraman yaratan Miami Heat...

Onlar bizim sakalımızı kesti, biz de yardım ettik
Oklahoma City Thunder, iki sezon önceki play-off'lara sürpriz adayı, geçen senekine ise favorilerden biri olarak girmişti. Bu yıl ise Dwight Howard yetmez, bir de Steve Nash diyen Lakers ve en büyük düşmanından Ray Allen’ı koparan Miami Heat karşısında en büyük hamleleri Hasheem Thabeet olmuş, plase konumuna geçmişlerdi. Takım Seattle'dan devşirildiğinden beri, dev takaslar yerine başarılı draftlarla büyüyen, çekirdeğinin doğal gelişimine güvenen Thunder'ın şampiyonluk ihtimalindeki değişimlerde kendilerinden çok, rakiplerinin güçlenmesi-zayıflaması belirleyici oluyordu. Bu yıl da benzer bir tutum sergileyecekler, Lakers'ın hamlesine kayıtsız kalacaklar zannediyorduk ki, cumartesi günü, keşke öyle yapsalardı dedirten bir hamle geldi... Kontratının son yılına giren ve tamamen haklı sebeplerle yani kontratında maksimuma imza atmak isteyen James Harden, sezonun hemen öncesinde Cole Aldrich, Daequan Cook ve Lazar Hayward'la birlikte Houston Rockets'a gönderildi; Kevin Martin, Jeremy Lamb ve draft hakları karşılığında. Detaya girmeden iki şeyi hemen söyleyebiliriz: Takasta en iyi oyuncuyu kim aldıysa o karlıdır ve Thunder'ın şampiyonluk ümitleri artık Kaf Dağı'nın ardındadır.

Thunder yönetimi, küçük pazar takımı olmaları bahanesinin arkasına sığınarak maaş ve dolayısıyla lüks vergisi sınırının altında kalmayı seçti. Bir başka ifadeyle küçük hedeflerin takımı olmayı seçtiler de diyebiliriz. Harden'la imzalayıp gelecek sene Kendrick Perkins için 'amnesty hakkı'ndan faydalanmaları, beklenen ve mantıklı seçimdi ama artık olan oldu ve NBA'in en büyük hipster'ı Houston yolunu tuttu.

Hala iyiler, rakipler ise fazla iyi
Peki, Harden'sız yeni sezonda nasıl bir Oklahoma izleyeceğiz? Öncelikle Durant ve Westbrook'un beraber kenara geldiği, yani aktif dinlendiği dakikalar azalacak. Kevin Martin, onların yokluğunda güvenilecek lider oyuncu asla değil. Üçlük tehdidi olarak da Harden'ın gerisinde olan Martin ile rakip savunmaların işi daha kolay olacak. Keza penetre tehdidinde de bir düşüşten söz edebiliriz. Hücumdaki tüm bu tavizleri, bari Harden'dan daha iyi bir savunmacı için verselerdi diyeceğim ama maalesef orada da en ufak bir gelişim sağlayamadılar.

Pozisyon pozisyon bakarsak; Derek Fisher’dan boşalan yedek oyun kurucu pozisyonunu, geçen sezonu sakat geçiren Eric Maynor ve Reggie Jackson ile doldurmayı planlıyorlar. İki numaradaki alternatifleri Kevin Martin, Thabo Sefolosha ve Jeremy Lamb ile varlığının etkisi şüpheli Andy Rautins olacak. Zaman zaman kısalarak yine Jeremy Lamb'den faydalanacakları Kevin Durant’i yedekleme konusu da biraz sıkıntılı. Geçen sezon Orlando’da yalnızca 17 maçta forma giyen DeAndre Liggins ve draft’ta seçilemeyen Hollis Thompson, bu pozisyonda kadroya eklenen diğer isimler. En azından pota altına kan yapacak takviyeler gelmiştir diyenler de maalesef hayal kırıklığına uğramak zorunda. Serge Ibaka, Kendrick Perkins ve Nick Collison rotasyonuna eklenen isimler, Hasheem Thabeet, Daniel Orton ve 28. sıradan seçilen Perry Jones III oldu. Sakatlık potansiyeli olmasa muhtemelen daha yukarıdan seçilecek olan Jones patlama yapmazsa bu pozisyonda da bir gelişimden söz etmek güç olacak.

Özetle, rakipleri bu yıl kesinlikle daha güçlü olan Thunder, geçen senenin en azından bir tık gerisinde bir takıma dönüştü. Hala ligin üst düzey kadrolarından birine sahipler ama Batı finalinden ötesine geçmeleri mucize olur. Westbrook daha az top kaybı yapmaya başlar, Kevin Martin sakalını uzatıp ikinci bir Harden'a dönüşür ve zaten kusursuz oynayan Durant daha da kusursuz olabilirse belki; ama çok uzak, çok ufak bir belki.

Brooks'un büyük sınavı
Scott Brooks’un play-off boyunca toplamda yalnızca 11 sayı attığı 1993-94 sezonunda, Houston Rockets’ın şampiyonluğunda ne kadar payı varsa, Oklahoma City Thunder’ın şampiyon adayları arasına girmesinde de o kadar payı var dersem bana katılacak epey insan bulabilirim diye düşünüyorum. Özellikle maç bitirememe, rakibi çift haneli farklardan maça ortak etme gibi hususlarda uzman bir isim. Genel Menajer Sam Presti’nin hizmetine sunduğu, talih kuşu tadındaki kadro, bugüne kadar kendisini, yılın koçu ödülü kazandıracak kadar taşıdı. Ancak bu yıl işler farklı. Presti, benden büyük 'salary cap' var dedi ve Brooks için iş başa düştü. Scott Brooks, yeni sezonda ya yediğimizden fazlasını atalım felsefesini terk edip savunmaya ağırlık verecek ya da en önemli kozlarından birini kaybeden hücumu, eskisinden de iyi bir hale getirmenin yollarını bulacak. Ancak Harden'ın da dahil olduğu hazırlık maçlarını baz alırsak iki yönde de köklü bir değişim veya gelişimden söz etmek şimdilik güç. Savunma zaten akşamdan sabaha gelişecek bir şey değil. Hücumda ise Ibaka’yı potadan iyice uzaklaştırıp repertuarına üç sayılık atış sokmaya çalışmak dışında çalışılmış bir değişim görünmüyor. Westbrook'un yerine Durant'in asistlerinin artmasını saymazsak tabii.

Tahmin: 54-28