Sezon Öncesi: LA Lakers

“Bu Lakers, bu organizasyonda birlikte oynadığım en iyi takım.”

Kobe Bryant'ın yeni takım arkadaşlarına övgü içeren bu cümlesi elbette tartışmaya açık. Tamamen bireysel kaliteyi tartıya koyarak yapılan bu açıklama Phil Jackson'un Lakers'taki threepeat'indeki takımdan bu anlamda iyi olabilir. Ama ya takım olma ve birlikte hareket etme duygusu? Kobe muhtemelen şu aşamada bununla ilgilenmiyor ama sezon içinde takıma bu anlamda mesai harcatması gerekecek ve muhtemelen takım içinden birkaç kişiyle de kavga edecek. Sonuçta kurulan yeni ekibin sezonun başından itibaren de rüya gibi bir sezon geçirmesini beklemiyoruz değil mi? Peki Gary Payton, Karl Malone ve Shaquille O'Neal'lı başarısız takımdan da iyi olabilir mi bu Lakers? Steve Nash ve Pau Gasol'ün Payton – Malone ikilisinden tartışmasız daha iyi olduklarını düşünsek dahi bu takımda Shaq yok ve Kobe Bryant'ın da kariyerinin son 6-7 yılında yeteneklerini çok daha keskinleştirmiş bir süper yetenek olmasına rağmen özellikle yaşının 34'e gelmesi ve sağlığının artık eskisinden çok uzaklarda oluşu onu da o dönemin Kobe'sinden daha geriye koyuyor.

Sorun zaten bu Lakers'ın en iyi Lakers olup olmadığı değildi ve hiç de olmadı. Önemli olan Mike Brown'un bu takımdan ortaya neler çıkarabileceği ve genç coach'un geçtiğimiz sezon verdiği sinyaller bu anlamda pek iyi değildi. Yaz sezonunda Steve Nash ve Dwight Howard'ı sadece Andrew Bynum'u kaybederek kadroya katan Lakers'ın sonraki hamleleri de gayet iyiydi. Geçtiğimiz sezon takımın yüksek kalibrede kalamamasının en büyük nedenlerinden biri olan çok dar bench, bu sezonki hamlelerle bir hayli gelişti. Bench'e yapılan en büyük takviye 36 yaşında dahi maç başına 20 sayılara rahatlıkla ulaşan Antawn Jamison olurken arkasının Jodie Meeks gibi özellikle hücuma esneklik getirebilecek bir oyuncuyla doldurulması kadro genişliğini şampiyonluk mücadelesi için iyi sayılabilecek bir yere taşıyor.

Fakat bunun doğru kullanılabilmesi için en önemli şey tabii ki coaching ve geçtiğimiz sezonki başarısızlıkta pay sahiplerinden biri olan Mike Brown bu konuda soru işareti. 2011'in sonlarında başlayan ligde sezonun başından itibaren bir türlü istenilen rotasyonu takım içinde oluşturamayan ve bunu mekanikleştiremeyen Brown'un bu konudaki eksikleri yeni takımın önündeki en büyük engel olabilir. Daha geniş kadroyla çok daha hassas dengelerle mücadele etmek zorunda olan Brown'un takımın yaş ortalaması nedeniyle de ekstra dikkatli olması gerek.

Los Angeles Lakers, son yılların en yüksek profilli ve potansiyelli kadrosunu kurmuş olabilir ama muhtemel ilk beşinde Dwight Howard dışında yer alan Steve Nash, Kobe Bryant, Metta World Peace ve Pau Gasol gibi oyuncuların yaş ortalamasının 34 olması hem uzun sezonda stabil bir performansın tutturulmasını zorlaştırması, hem de daha hassas bir rotasyon kurulması gerekliliği bakımından önemli ve takımın geleceği adına da soru işareti. Kobe Bryant her ne kadar daha iyi hissettiği dizleri nedeniyle son yıllardaki en iyi vücuda sahibim açıklaması yapmasına rağmen artık kendini çoğunlukla hücuma veren ve artık savunmayı boşlayan bir oyuncu olmaya başlamışken yine Pau Gasol'un yaşının ilerlemesi nedeniyle fiziken düşüşü onun da savunmasına yansımış durumda. Steve Nash zaten kariyerinin hiçbir bölümünde vasat bir savunmacı dahi olamadı ve 39 yaşındaki Nash'le Lakers, arka alanında kara bir delik barındırmaya devam edecek. Savunma temelli bir coach olması nedeniyle Mike Brown, böyle bir takımda avantaj olabilir ama üzerindeki baskı artan coach'un eldeki bu malzemeden sadece Dwight Howard ve Metta World Peace'le neler çıkartabileceği de yine epey muamma.

Steve Nash, kariyerinin neredeyse hiçbir bölümünde düşük tempolu yarı saha basketbolu oynamadı. Bu Lakers, onun Dallas ve Phoenix'te oynadığından çok daha farklı bir takım olacak ve Nash'in 39 yaşında buna ne kadar ayak uydurabileceği de yeni sezonun Lakers adına en ilginç konularından biri olacak. Kobe Bryant'ın elindeki topu biraz daha bırakmak zorunda olması sezon öncesinde üzerine en çok spekülasyon yapılan konulardan biri ama Kobe zaten yaklaşık 5-6 yıldır o topu elinde istemiyor. Mevzubahis olan şut sayısındaki düşüşse Kobe ondan da fedakarlık yapabileceğini defalarca gösterdi ki eğer bu takımda şut sayısında düşüş yaşayacak bir oyuncu varsa o da muhtemelen Pau Gasol olacak. İlk 5'indeki 4 oyuncunun normal bir takımda rahatlıkla en az 15-20 şut kullanacağı bir takımda ekip içi hücum dengelerini kurmak oldukça zorlayıcı olacak ve Mike Brown'un rotasyonun yanında buna da dikkat etmesi gerekecek.

Los Angeles Lakers, sezona ligin en yüksek profilli takımı olarak giriyor olabilir. Ama Miami Heat'in kendi basketbol yeteneklerini keskinleştirdiği sezonda Lakers'ın NBA'in en büyük şampiyonluk adayı olduğunu söylemek çok hakkaniyetli olmayabilir. Lakers'ın çıkışı son yıllarda Doğu'ya doğru kayan NBA güç eksenini tekrar dengeye getirmiş olabilir ama daha fazlası için Mike Brown'un düşüncelerini görmeye, yani ligin ilk resmi Lakers maçına ihtiyacımız var.

Tahmin: 58-24