saban isik new orleans hornets nba sezon oncesi

New Orleans Hornets, Chris Paul’ün gidişinden sonra giriştiği yenileme hareketini bu sezon öncesi de devam ettirerek, kadroyu iyice gençleştirmeyi başardı. Bu genç ve potansiyelli kadronun liderleri ise Eric Gordon ve şüphesiz ki draftın bir numaralı seçimi Anthony Davis olacak.

Geçen sezon
Lokavt sonrası apar topar başlanan geçen sezona tekrar bir göz attığımızda, Hornets’in Post-CP3 sendromunu nispeten hafif atlattığını söyleyebiliriz. Neticede bir önceki sezon playoff’ta ilk turda Los Angeles Lakers’a 4-2 elenen kadronun büyük bir kısmı bir sonraki sezonda da kadroda kaldı, Chris Paul takasında Los Angeles Clippers’tan gelen Eric Gordon, Chris Kaman ve Al-Farouq Aminu da kadroya hemen katkı sağlayabilecek oyunculardı.

Aslında Hornets kenar yönetiminin beklentisi, Chris Paul takasına dahil etmek için çok uğraştıkları Eric Gordon’un bir an önce katkı vermeye başlayıp takımın liderliğini ele almasıydı ama Eric Gordon’un dizindeki sakatlık, oynadığı maç sayısının beklenilenden az olmasına neden oldu. Ama takımdaki tecrübeli oyuncuların varlığı sayesinde, Chris Paul ve David West’in gidişi sonrası hemen dibe vurması beklenen Hornets, 66 maçlık sezonda 21 galibiyet almayı başardı, 10 maçı ise 5 sayı veya altında farklarla kaybetti. Ligin en kötüsü olması beklenen takımın gösterdiği direncin yanı sıra, koç Monty Williams’ın ısrarla oturtmak istediği savunma felsefesi bu sezon da takımda etkin rol oynadı, maç başına 93.4 sayı yiyen Hornets, bu alanda ligin en iyi sekizinci takımı olmayı başardı. Tabii ki geçen sezon, özellikle Eric Gordon’un yokluğunda hücumda çok büyük sıkıntı yaşadılar, maç başına 89.6 sayı atarak bu alanda Charlotte’tan sonra ligin en kötü takımı oldular. Zaten playoff beklentisi olmadan girilen bir sezonda maç kaybetmek Hornets için bir dert değildi; asıl amaç, draftta iyi bir sıradan seçim yapıp Gordon’lu çekirdeğin etrafında güzel bir takım kurmaktı.

Hornets’in bilmediği şey ise, bir yerlerde şansla ilgilenen bir melek varsa, o meleğin sene sonunda yanlarında olduğuydu. Tabii ki Hornets’in draftta birinci sırayı kazanmasından bahsediyorum.

Ölü sezon hamleleri
Davis’e değinmeden önce, takım satışı ve birinci sıra için konuşulan komplo teorilerinden de biraz bahsetmek lazım. Geçen sezon başlangıcında New Orleans Hornets, organizasyon olarak NBA’in sahipliğindeydi, hatta “kulübün sahibi” David Stern tarafından veto edilen Chris Paul-Los Angeles Lakers takasında da Stern’ün bu vetoyu Hornets’in sahibi olarak mı yoksa NBA’in komisyoneri olarak mı gerçekleştirdiği büyük tartışma konusu olmuştu. Sezon içerisinde NBA’e artık büyük bir yük olmaya başlayan Hornets için taşınma ihtimalleri konuşulmaya bile başlanmışken, New Orleans Saints’in sahibi Tom Benson ortaya çıktı ve kulübü NBA’den satın aldığını açıkladı. Aslında, David Stern’in bunu yapması için Tom Benson’u biraz teşvik ettiği bile söylenebilir. Bazı arkadaşlar bu teşviğin biraz abartılıp, birinci sıra olarak Hornets’e geri döndüğünü iddia ediyorlar ama lotarya işlemi fazlasıyla şeffaf bir işlem. Bağımsız bir denetim firması olan Ernst&Young’dan bir görevli, lotarya sırasında bir dolap dönmemesi için hazır bulunuyor. Ayrıca, isteyen takımlar da lotaryaya gözlemci gönderebiliyor. Zaten izlediğimiz yayından yaklaşık 1 saat önce lotarya çekilişi yapılmış oluyor ve çekilişe katılanlar odadan dışarı çıkartılmıyor. Dolayısıyla lotaryanın önceden ayarlanmış olduğunu iddia etmek biraz gülünç.

Anthony Davis’e gelirsek, aslında söylenebilecek tek bir cümle var: Şu anki oyunuyla NBA’de maça hükmedebilecek tek çaylak Anthony Davis. Akıl almaz bir savunma yeteneği var, 2.10’luk boyu, 2.27’lik kulaç uzunluğu ve inanılmaz atletikliği ile havadaki her topu yere indirebilecek, ribaundları leblebi gibi toplayabilecek bir vücut yapısına sahip, bunu da hazırlık maçlarında çokça izletmeyi başardı. Ayrıca bir uzuna göre oldukça yumuşak bir bileği var, orta mesafe şutlarını gayet dengeli çıkarıyor, hatta boş bırakıldığında üçlük kullanmaktan da çekinmiyor. Tabii ki eksiklikleri de var, hazırlık maçlarında her ne kadar dört numara oynatılsa da kalıplı uzunlarla pota altında boğuşabilmesi için biraz daha kaslanması şart. Pota altındaki birebir hücumunu da aynı şekilde geliştirmesi gerekiyor. Ama Davis öyle büyük bir potansiyele sahip ki, bu eksikliklerini sezon ortasında bile kapatabilme ihtimali var.

Hornets’in bu sene lotaryadan seçtiği bir diğer çaylak ise Doc Rivers’ın oğlu Austin Rivers oldu. Rivers tercihi ilginç bir tercih oldu, çünkü üniversitede iki numara oynayan, topu yönetmekten çok, kendi kullanmayı benimsemiş bir oyuncuyu; kendinin 2-3 üst versiyonu olan Eric Gordon’ın yanına getirmek parlak bir fikir gibi durmuyordu. Ama Monty Williams yaptığı açıklamada, Rivers’ı bir point guard gibi kullanmak yerine, oyun kurma görevini Rivers-Gordon arasında paylaştıracağını belirtti. Yine de Gordon’un daha çok top kullanacağını ön görürsek, hazırlık maçlarında Gordon’un sakatlığında iki numarada başlasa da Rivers’ın yavaş yavaş bir point guarda doğru evrilmeye çalışacağını tahmin etmek zor değil. Yine de Doc Rivers ve Monty Williams’ın çok eskiden beri dost olmaları ve Monty Williams’ın Austin’i çocukluğundan beri tanıyor olması sayesinde, Rivers’ın bu değişimi daha yumuşak karşılayacağını tahmin edebiliriz.

Hornets’in bu sezonki en önemli free agent hamlesi ise Ryan Anderson’la anlaşmak oldu. Sign and trade yoluyla imzalanıp, Gustavo Ayon karşılığında Orlando Magic’ten alınan Ryan Anderson geçen sezon ligin en değerli oyuncusu olmayı başarırken, üç sayı isabetinde de lig lideri oldu. Anderson gibi bir oyuncunun takıma katılması ile Anthony Davis’in beş numaraya kaydırılması beklenirken, Monty Williams çok ilginç bir şekilde Ryan Anderson’u hazırlık maçlarında benchten altıncı adam olarak getirmeyi tercih etti. Hatta sürelerinin bir kısmını Al-Farouq Aminu’nun yerine kısa forvet pozisyonunda aldı Anderson. Aslında oyun stiline baktığımızda bir üç numara için uygun bir stili var, ama Howard’ın yanında bulduğu boş şut imkanlarını Hornets’te biraz daha az bulacağı aşikar, şut için biraz daha savaşması gerekecek, bunu da üç numarada ne kadar sağlayabilir, ben de merak ediyorum.

Bu yaz yapılan diğer önemli eklemeler ise Robin Lopez ve Hakim Warrick oldu. Phoenix Suns’tan gelen ikili, karşılığında hiçbir şey verilmediği için her halükarda iyi bir hamle olarak görülebilir. Takımdaki uzun yokluğunda Robin Lopez, “çamurdan olsun” kontenjanını doldurmak için iyi bir seçim. İlk beş çıkacak kadar iyi olduğunu düşünmüyorum ama Anthony Davis’in yanında, uzunlarla boğuşmaya girse bile görevini yerine getirmiş olacak. Warrick ise hazırlık maçlarında çok az süre aldı, zaten kontratının son senesi, önündeki oyuncularda bir sakatlık yaşanmazsa All-Star’dan önce serbest bırakılır gibi.

Benim bu sezon en merak ettiğim isimlerden biri de Brose Baskets Bamberg’den gelen Brian Roberts. Yaz Ligi’nde çok ortalama bir performans sergilese de, özellikle sezon önceki hazırlık maçlarında çok etkili gözüktü Roberts. Deliciliğini çok iyi kullanıyor, kazanılan Charlotte maçında ilk beş çıkıp çok da iyi bir performans sergiledi. Vasquez’in performansına göre, Hornets için sezonun “sleeper” oyuncusu olabilir.

Sezonla ilgili temennilere geçmeden önce, yazın yapılan son bir hamleye değinmek istiyorum. Ariza ve Okafor karşılığında Washington’dan Rashard Lewis alınırken, Lewis hemen serbest bırakıldı. Hornets için tamamen finansal külfetten kurtulma amacıyla yapıldı bu takas. Ariza ve Okafor vasatın üstü ama çok istikrarsız katkı veren iki oyuncu olarak toplam 21 milyonu hiç bir şekilde hak etmiyordu. Tabi bu 21 milyonu seneye de ödeyecek olmak vardı. Bunun yerine Hornets, tek bir sene 22 milyon kazanacak bir oyuncuyu ve Darius Miller’a dönüşen bir ikinci tur hakkını kazandı. Zaten Lewis serbest bırakıldığında ona ödenecek miktar da 22 milyondan 14 milyona indi. Bu hamlenin en büyük faydası ise, Gordon-Davis-Anderson çekirdeğini sağlamlaştırabilmek için sezon sonunda bir maksimum kontrat verilebilecek kadar boşluğun açılması oldu. Artık bir üç numaraya mı para bağlarlar, bozdurup bir sürü oyuncu mu alırlar bilmiyorum ama, sezon sonunda finansal açıdan güzel bir esneklik sağlanmış oldu.

Sezon beklentileri
Bu sezondan beklentilere gelirsek, Hornets taraftarının en büyük beklentisi Eric Gordon’un mümkün olduğunca sağlıklı olması ve Gordon-Davis ikilisinin mümkün olduğunca birbirine alışması olacak. Ameliyat geçirdiği dizinden yaşadığı zedelenme yüzünden sezon öncesinde riske edilmeyen Gordon, muhtemelen sezona sağlam girecek ama, onun sağlam olarak başlamasından ziyade sağlam olarak kalması önemli. Neticede takımın temel taşı olması için 4 sene/58 milyon dolar bağlanmış bir oyuncudan bahsediyoruz. Bununla birlikte Anthony Davis’i izlemek de hem Hornets taraftarı için hem de lig için çok heyecan verici olacak. Monty Williams gibi savunmaya çok önem veren bir koçun yönetimi altında Anthony Davis‘in nasıl bir oyuncuya dönüşebileceği herkes için merak konusu. Yine de Gordon-Davis ikilisi tamamen sağlıklı olsa bile, Hornets’in playoffa kalması uzak bir ihtimal gibi duruyor. Sonuç ne olursa olsun, New Orleans Hornets’i izlemek bu sezon çok keyifli olacak.

Koç
NBA’in yaş olarak en genç üçüncü koçu olan Monty Williams, Hornets’in başındaki üçüncü sezonuna giriyor. Özellikle savunmaya ağırlık veren yapısı sayesinde takdir toplayan koçun, hücum setleri kurma konusunda ise hala eksiklikleri olduğunu da söylemek şart. Geçtiğimiz sezon Eric Gordon’dan faydalanamaması yüzünden muhtemelen tüm setlerini baştan yazmak zorunda kalan Williams bu sene Davis, Rivers ve Anderson gibi eklemelerle daha fazla hücum silahına sahip olacak. Savunmada ise Davis’in varlığı ile birlikte geçen sezondan daha yırtıcı bir takım beklemek çok doğal, Davis gibi savunmadan büyük zevk alan bir oyuncuyu, Monty Williams en iyi şekilde kullanacaktır. Bununla birlikte, Williams’ın temel planı Rivers ve Davis ikilisini mümkün olduğunca profesyonel basketbola ısındırıp, takımın çekirdeğini bir arada oynatabilmek olacaktır.

Tahmin: 33 - 49