Euroleague’de 27. ve 28. hafta: Gordion Düğümü

Dünyanın en eski medeniyetlerinden biri olan Frigyalılar, lider arayışına girerler. Kâhin, şehre kağnı ile giren ilk adamı kral ilan edelim, der. Bu kişi Gordios olur. Birçoğumuzun Midas’ın babası olarak da tanıdığımız taze kral, kağnısını Frig tanrısı olan Sabazios tapınağına adar ve aracını kızılcık dallarından yapılmış, çözümü imkansız görünen bir düğümle bağlar. Sonra halkına döner ve der ki; ”Bu düğümü çözecek kişi kıtanın hakimi olacaktır.” Bakalım Avrupa’nın en önemli basketbol organizasyonu olan Euroleague’de, temsilcilerimiz playoff düğümünü çözebildiler mi?

27. haftanın açılışında, Fenerbahçe ile Maccabi karşı karşıya geldi. İsrail temsilcisinin koçu Bagatskis, maç öncesi söylediği gibi düşünmeden oynayan, setlerini içgüdüleriyle harmanlanmaya çalışan bir düzenle sahaya çıktı. Buna karşı olarak Obradovic, Udoh-Vesely uzun ikilisiyle savunmasını sağlama alıp, burada ürettiği enerjiyi hücuma yansıtmak ve Maccabi’yi eşleşme problemleri üzerinden yenmek istiyordu. Maça harika başlayan temsilcimiz, ilk çeyreği 25-15, devreyi de 41-38 önde kapattı. Fakat ikinci çeyrekten itibaren ritmini bulmaya başlayan rakip takım forvetleri, takımımızın üzerinde bir üstünlük kurdular ve Landesberg’in son saniye şutuyla maçı kaybettik. Oyuncu, maçı 4/4-3 sayılık atışın da yardımıyla 22 sayıyla tamamladı ve galibiyeti getiren sayı da dahil olmak üzere son periyotta 10 sayı buldu. 79-81’le kaybeden temsilcimizdeyse, Melih Mahmutoğlu’nun 5/6-3 sayı ile bulduğu 15 sayı galibiyet için yeterli olmadı ve 48 saat sonra bir diğer temsilcimizle oynanacak maç için beklemeye başlandı.

Playoff’u 8. sıradan yakalamak isteyen Jasikevicius ve öğrencileri, takımımız Efes’i ağırladı. Doğuş Balbay tercihiyle başlayan Koç Perasovic, savunmasını maçın başından itibaren hazır tutmak istiyordu, fakat Kaunas’ın harika top paylaşımına engel olamayarak devreyi 44-41 geride kapattı. Özellikle ilk yarıda geçiş hücumundan çok fazla sayı yiyen Efes, üçüncü periyottan itibaren, haftalardır beklediğimiz savunma karakterini sahaya yansıttı ve ikinci yarıda rakibine sadece 24 sayıya izin verdi. Takımımızda, Jayson Granger 25 sayı ve 8 asistle maçı tamamladı. Zalgris’te ise Leo Westermann’ın, 8 sayı ve 8 asistlik performansı mağlubiyete engel olamadı. Efes, top kaybı sayısının (14), asisti (13) geçtiği maçta, 68-76’lık skorla maçı kazanmayı bildi.

Aldığı mağlubiyetin ardından, 4.’lüğü riske giren Fenerbahçe, Abdi İpekçi’de Efes’e konuk oldu. Sloukas ve Datome’nin eksiklikleriyle maça başlayan sarı-lacivertliler, hücum üretkenliğinden uzak bir resim çizdi. Ev sahibi takım, iki gün önce olduğu gibi maça Doğuş Balbay ile başladı. Doğuş’un savunmadaki enerjisinin yanında hücumda da iyi gününde olması, Efes için devreyi 44-35’le önde kapatmasını sağladı. Üçüncü çeyreğin başlamasından 2 dakika sonra, sakatlığı tam geçmeyen Bogdanovic’i riske eden Fenerbahçe, oyuncunun hücuma getirdiği hareketlilikten faydalanarak silkelendi ve maçta oluşan farkı düşürmeye başladı. Sırp oyuncunun yanına hücumda Dixon’ı da ekleyen konuk takım, farkı 2 sayıya kadar indirmeyi başarsa da Granger ve Paul’ün sayılarına engel olamadı ve 80-77 ile kaybetti. Maç içinde eksikleri sebebiyle daralmış olan rotasyonla mücadele etmek zorunda kalan Fenerbahçe, kendisi için kritik olan playofflarda saha avantajı düğümünü kesemedi. Neyse ki aynı akşam oynanan Baskonia-Panathinaikos maçında, kazanan Yunan temsilcisi oldu ve şuan için 4.’lükteki yerimizi koruyabildik.

Temsilcimiz Darüşşafaka, eğer playoff heyecanını sıcak tutmak istiyorsa bu hafta en azından bir galibiyet almak zorundaydı. İlk sınavını CSKA karşısında veren takımımız, rakibini hiçbir periyotta 20 sayının altında tutamadı. Rus temsilcisinin uzun oyuncusu, Khryapa’nın 4 asistlik katkısıyla devre 47-35 bitti. Maçın ikinci yarısına harika başlayan takımımız, üçüncü periyodu 68-62 geride kapattı. Özellikle Wilbekin’in 8/9 ile bu sezonki Euroleague 3 sayı rekorunu kırdığı mücadelede, rakip takımın oyun kurucusu Teodosic’in 20 sayı ve 10 asistine engel olamayarak maçı 96-85 kaybettik. Haftanın ikinci maçında bir diğer temsilcimiz olan Galatasaray ile karşılaşan Darüşşafaka, karşılıklı sayılarla geçen ilk periyodun ardından birinci çeyreği 16-18 geride kapattı. Daçka’nın ribaunt konsantrasyonuna karşılık olarak, sarı-kırmızılıların iyi bir şut gününde olması iki takım adına da farkın açılmasını engelledi ve devre 37-39 ile geçildi. Üçüncü periyotta Wilbekin’nin 7 ve Clyburn’ün 8 sayısıyla harika bir çeyrek geçiren Darüşşafaka, son periyodu 9 sayılık farkla bitirdi. Ribauntlardaki makası daraltan Galatasaray, son 6 dakika 45 saniyeye 61-59 ile girdi. Bu noktadan itibaren sıcak eli bulan ve pota çevresinde daha kararlı bitirebilen takımın kazanacağı maçta, yeşil-siyahlılar 73-67 ile maçı kazanmayı başardılar.

Büyük İskender, Gordion’a geldiğinde düğümü çözmek ister fakat başarılı olamaz. Bunun üzerine sabrının da tükenmesiyle kılıcını çeker ve yıllardır kimsenin çözemediği düğümü keser. O esnada İskender, kıtanın hükümdarı olma yolundadır, fakat 33 yaşında ateşli hastalıktan ölür. Kahinlere göre bu olay, onun düğümü kesmesinden dolayı başına gelmiştir. Takımlarımız bu hafta çok zorlu maçlar oynadılar. Fenerbahçe’nin saha avantajını kaybetme korkusuyla riske girerek Bogdanovic’i oynatması, aynı İskender’in kılıcını çekip düğümü kesmeye çalışması gibiydi. Tek bir farkla, kılıç keskindi fakat takımın kuvveti yerinde değildi. Bu haftayı en kârlı kapatan temsilcimiz Efes oldu. Aldıkları iki galibiyetle playoff düğümünü kesti ve ilk 8’i garantiledi. Darüşşafaka ise bu hafta oynadığı iki maçtan bir galibiyet ile ayrıldı. Çeyrek finali tek garantileyemeyen takım olan Kızılyıldız, Barcelona deplasmanına çıktı ve İspanyol temsilcisine karşı maçı 67-54 kaybetti. Bu sonuçla birlikte, iki hafta kala Darüşafaka ile aralarındaki galibiyet farkı 1’e indi. Eğer haftaya iki takım da galibiyetle ayrılırsa, Daçka’nın son maçı evinde Kızılyıldız’la olacak ve o mücadelenin galibi ilk 8 krallığına kağnısıyla son gelen takım olacak.

Dimitrios Agravanis (Olympiacos), 21 dakika/16 sayı/3 ribaunt