"Fenerbahçe'ye ikinci olmaya gelmedim..."

"Fenerbahçe'ye ikinci olmaya gelmedim. Hiçbir kulvarda..."

Bu sözler Fenerbahçe Ülker'in efsane koçu Obradovic'in geçtiğimiz yılki imza töreninden akılda kalan satırlardan en dikkat çekici olanı. Panathinaikos'ta geçen uzun ve başarılı bir dönemin ardından kariyerinde yeni bir sayfa açan ve Fenerbahçe Ülker'in yolunu tutan Obradovic ilk yılında tartışmalı bir final serisinin ardından Fenerbahçe'yi şampiyonluğa ulaştırmayı başarsa da Euroleague'de özlenen başarı yine yakalanamamıştı.

Yeni sezona Bo Mccalebb, Linas Kleiza, Bojan Bogdanovic, Gasper Vidmar ve basketbolu bırakan kaptan Ömer Onan'ın olmadığı bir takımla başlayan Obradovic, Sırp basketbolunun yükselen yıldızı Bogdan Bogdanovic, Maccabi'nin geçen sezonki başarısında kilit rol oynayan Ricky Hickman, Fenerbahçe'den ayrılmasının ardından bir türlü eski ritmini bulamamış Semih Erden, NBA'den Avrupa'ya dönen Jan Vesely ve Eurocup'taki başarısına karşın bir seviye yukarısı için soru işareti olarak duran Andrew Goudelock'la adeta silbaştan yeni bir takım kurdu.

Sezon başında Pınar Karşıyaka ile oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında Hickman'ın eleştiri oklarının hedefi olmasıla birlikte transferlerin ne derece doğru olduğu sorgulanmaya başlarken, Euroelague'de alınan 91-73'lük Panathinaikos yenilgisi hem transferlerin hem de takımın sorgulanmasına yetti.

İşte ne olduysa Pire'de alınan bu farklı yenilginin ardından oldu ve Fenerbahçe Pana yenilgisi sonrası oynadığı yedi maçtan altı galibiyetle ayrıldı ki bu galibiyetlerin arasında ilk maçta 18 sayı farkla mağlup olduğu Panathinaikos'a karşı alınan 22 sayılık "mesaj" içerikli bir galibiyet de vardı.

TOP 16'da iç sahada 3 ve 6 sayılık farklarla yenildiği CSKA Moskova ve Olympiakos'u rövanşta deplasmanda 6 ve 9 sayıyla yenen Fenerbahçeli oyuncular, bugün kazanılan bu güven sonrası "Final Four'daki iki takımı deplasmanda yendik. Real Madrid'i yenemedik çünkü onlarla henüz oynayamadık" diyebiliyor.

Madrid Efes serisinde zorlandı
Real Madrid Final Four'a TOP 16 E Grubu'ndan katılan tek takım. Barcelona, Maccabi ve Pana'nın yolun sonunu göremediğini düşünüldüğünde temennimiz nispeten daha zorlu bir yoldan gelen Fenerbahçe Ülker'in bu zorlu yolun avantajını bu gece Madrid karşısında hissedebilmesi. Son iki sezondur kupayı finalde kaptıran İspanyol temsilcisi bu sezon kupanın ev sahibi görüntüsünde ve bu kez hiç olmadıkları kadar iddialılar. Efes'le oynadıkları çeyrek final serisinin özellikle bir ve ikinci maçlarında oldukça zor duruma düşen ancak seriyi 3-1 önde kapatmayı başaran Real Madrid'e son Euroleague şampiyonluğunu kazandıran isimse bugün milyonlarca Fenerbahçelinin en çok güvendiği kişi olan Obradovic'ten başkası değil.

Pablo Laso, Obradovic'in eski öğrencisi
Real Madrid'e 1994-1995 sezonunda son Euroleague şampiyonluğunu yaşatan Obradovic, bir sonraki sezonda Madrid'in bugünkü koçu Pablo Laso'nun da dahil olduğu bir takımla yine Final Four oynamayı başarmış ancak bu kez şampiyonluğa ulaşamamıştı. Real Madrid'de üç sezon kalan efsane koç bu süre zarfında bir Euroleague bir de Eurocup şampiyonluğu yaşayarak adını her gittiği takımda olduğu gibi Real Madrid'in efsaneleri arasına yazdırmayı da başarmıştı.

Kısalarda Madrid uzunlarda Fenerbahçe avantajlı
İki takımın kadrolarına göz atıldığında basketbol otoritelerinin ortak görüşü Sergio Llull, Rudy Fernandez, Sergio Rodriguez ve Jaycee Carroll gibi kısalara sahip Real Madrid'in Ricky Hickman'dan yoksun Fenerbahçe karşısında bir adım önde olsa da pota altında Oğuz, Semih, Zoric, Vesely ve MVP Bjelica gibi silahları olan Fenerbahçe'nin de boyalı alanda daha ağır bastığı şeklinde. Efes'in sezon boyunca fazla süre alamayan rotasyon oyuncusu Deniz Kılıçlı ile 15 dakikada 10 sayı bulduğu Real Madrid'in TOP 16'daki maç başına ribaund ortalaması Fenerbahçe'nin gerisinde (34-36).

Maç başına 87 sayı ortalamayla oynayan Real Madrid'in en skorer oyuncusu 14 sayı ortalamasıyla oynayan Rudy Fernandez olurken, en güvenilir şutörse üç sayılık atış çizgisinin gerisinden %48'lik bir yüzdeyle oynayan Jaycee Carroll.

Favoriler kazanamıyor
CSKA'nın kazanamadığı ya da başka bir deyişle Ivkovicli Olympiakos'un kazandığı İstanbul'daki finali de dahil edersek son üç sezondaki Final Four'larda mutlu sona ulaşan takım genellikle otoritelerin en az şans verdiği takım oluyor. Euroleague'in çok tartışılan tek maçlı Final Four sisteminin yarattığı baskı, atmosferle birleşince kazanan genellikle en iyi takım değil o an gününde olan takım oluyor. Bu seviyede son noktaya kadar gelebilmiş olmak zaten oldukça büyük başarı ve bundan sonrası önceki yıllardaki Final Four'ları göz önünde bulundurursak biraz da günlük değişkenlere bağlı. Fenerbahçe Ülkerli oyuncular Madrid'de oynayacakları iki maçtan hangi sonuçlarla ayrılsın daha şimdiden kulüp tarihinde daha önce olmayan bir başarıya imza attılar bile. TOP 8'deki Final Four oynamayan tek takım olmalarına karşın Final Four'a 3-0'la giden tek takım olan Obradovic ve ekibi Madrid'e de ikinci olmaya gitmediler gibi...