Euroleague: On Emir

Euroleague'in iki yüzü var. Biri ortada duran yenilgiler, galibiyetler, istatistikler. Öteki yüzü bütün bunlardan yapılan çıkarımlar. Alt metin. Sembol. Adını "lobi", "ekol" ya da "Lamonica" koymayın da ne koyarsanız koyun. Tüm maçların bize anlattıkları var. Mütedeyyin Euroleague hayranları kusura bakmasın, bir "10 Emir" çıkabilir belki buradan.

1 - Rahatlamayacaksın: Galatasaray'ın geçen hafta Prokom karşısındaki son çeyreği her şeyi açık etmişti. Koltuğunda yaslanıp "Kazandık" dediğin an bittiğin andır. Unics Kazan da benzer tarife uyguladı. Aslan kazandığını sandı: İkinci çeyrekte ve sonda. Henry Domercant unutulmuştu. Fener'in Olympiakos kâbusu da benzerdi. Temposuz ilk çeyrek, Kanarya'nın dizginleri ele geçirdiği devre sonu. Yunan ekibi geçen yılın yarısı kadar güçlü değil ama "kolay hüviyetinin" kolej kısmını oluşturan Amerikalılar ve Spanoulis-Printezis'le 12 sayıdan gelip kazandılar.

2- Küçümsemeyeceksin: Partizan fanatiklerinin favori şarkısının "O eski halinden eser yok şimdi" olması Efes'in son zaferinden bir şey götürmedi. Mesaj maçıydı. Bu hafta? Çantada keklik görülen Spirou Charleroi, Verpakovskis'in golüyle Efes'i yıktı. Geçen sene Messina'lı Real Madrid'e aynısını tattırmışlardı. Belçikalılar bunu seviyor.

3 - Saygı duyacaksın: Bu ülke "Zadar-Hemofarm maçını NBA Finalleri'ne tercih ederim" abilerini okudu senelerce. NBA'in tek yüzü taşındı manşetlere, kıyasıya eleştirilerle. Peki Euroleague ne gösterdi? NBA öcü değilmiş. Yeteneklerinizi pipetle çekip kas yığınına dönüştürmüyormuş.CSKA Moskova'yı uçuran Kirilenko ve Nancy'nin kahramanı Batum. Bu rakamların bir anlamı olmalı.

4- Yaftalamayacaksın: Mirza Teletovic dediğimde aklınıza ne geliyor? Ünal Aysal stiliyle: "Şut, şut, şut" ya da "İki ucu keskin bıçak". Fakat Mirza artık eski Mirza değil. İlk maçta Fener uzunlarına boyalı alanı dar etmişti. Abarttık, en azından içeriyi hatırlamıştı. Bu hafta Bennet Cantu potasına 22 sayı bıraktı. 12'si son çeyrek. NBA tarihinin efsane takma adlarından "Downtown Freddie"nin Avrupa versiyonu, uzaktan üçlük atan bir uzundan fazlası olduğunu göstermeyi sürdürüyor.

5- Okuyacaksın: Spirou'nun küçümsenmesinin nedeni Belçika basketbolu hakkındaki bilgi haznesinin Erasmus öğrencileriyle sınırlı olmasıydı. Avrupa basketbolunun arşivcilik konusunda NBA titizliğinde çalışmadığı gerçek. Fakat Vladimir Stankovic gibileri "ayaklı tarih" olmayı sürdürüyor. Charleroi'nın 2000'de Euroleague'i kuran takımlar arasında yer aldığını yazmıştı: "Tarihin tekerrürü" Neden? Avrupa basketbolunun ilk kulüpler turnuvasının açılış maçı Belçikalı Royal IV ile Lüksemburg'dan BBC Etzella arasında oynanmıştı. 22 Şubat 1958. Coğrafi olarak küçük bir ülke olabilirler ama küçük bir basketbol ülkesi değiller.

6- Paniklemeyeceksin: Efes, Spirou karşısında maçı kazanma fırsatını buldu. Ne yaptılar? Ilievski getirdi ve salladı. Peki Fenerbahçe? Yine son bölümde şans geldi. Kenardan topu oyuna sokamadılar. Galatasaray ise üçüncü çeyrekten itibaren kullanmaya başladığı ikili oyunları son çeyrekte unuttu. Topu eline alan herkes kafasını gömüp içeri daldı. Disiplin, kimlik ve istikrar Euroleague sözlüğünün "Değiştirilmesi teklfi dahi edilemez" hükümleri arasında, bir kez daha gördük.

7- Kovmayacaksın: Euroleague mizahının temel taşı Zalgiris Kaunas'ın sahibi Vladimir Romanov. Vukuatlarını hatırlatmaya gerek yok. Özet geçiyorum: Canı sıkıldıkça antrenör değiştiriyor. En son Ilias Zouros'u kovmuştu. Vitoldas Masalskis komutasında çıktılar Unicaja karşısına. Sonuç? 85-78'lik mağlubiyet.

8- Telaffuzunu değiştirmeyeceksin: Her şey bir gecede oldu. Önce Zalgiris Kaunas olarak sevdiğimiz takımın Jalgiris'e dönüşünü izledik yaşlı gözlerle. Sonra senelerce "Kiryapa" diye bildiğimiz adam "Hıryapa" oldu. Rus oyuncuya "Fantezi Lig" takımlarında kucak açan Türk basketbolseverler iki haftadır sokağa çıkamıyor. Khryapa, intikamını bu yolla alıyor.

9- Maça geleceksin: Geçen sene her taraftan seyirci rekorları yağıyordu. Fenerbahçe taraftarı Sinan Erdem'i mabet bellemiş, Efes maçları seyirciyle oynanır olmuştu. İlk iki hafta itibariyle tablo karamsar. Sezona müthiş giren Galatasaray bile 10 bin seyirci çekemedi salona. Fenerbahçe, Caja Laboral'a karşı sessiz sinema oynadı. Efes - Charleroi da farksızdı. İyimser olalım, WTA diyelim, Sinan Erdem'in yokluğu diyelim.

10- Ruhunu kaybetmeyeceksin: Geçen sezon önemli bir ritüele dönüşmüştü Türk basketbolseverler için Euroleague. Nefes alınamayan metrobüs yolculukları, sosisli, mükemmel bir arena, harika bir atmosfer. İlk iki hafta gördüğümüz her alanda rüzgarın tersine döndüğü. Fener'in Olympiakos karşısında aldığı yenilginin resmi sitede saatler boyunca iki cümleyle ifade edildiği bir dünya. Ruh kaybedilince maç kaybetmek o kadar da zor olmuyor.