100 metre bolt blake

1- Usain Bolt ünvanını korur mu? Güçlü rakipleri onu yenebilir mi?

Mert Aydın: Herkes “Bolt geçilecek mi?” diyor. Bu soru artık “100 metreyi kim kazanır?” sorusundan daha önemli bir hale geldi. Bolt açısından kritik nokta çıkış bölümü olacak. Çünkü geçmişten bugüne en fazla zorluk yaşadığı alan bu, 100 metrede. Kötü bir çıkış sonrası Blake, Gay, Gatlin, Powell gibi isimlere karşı farkı kapatabilir mi, bu altın madalyanın kaderi açısından kritik.

Caner Eler: Koruyabilir tabii ki. En son Jamaika Şampiyonası’nda Yohan Blake, Bolt’u geride bıraktı ama insanların, özellikle ekran başındaki izleyicilerin onun yenilmez olduğuna dair düşünceleri devam ediyor. Yohan Blake de süper bir yetenek, yansıtıldığı gibi sadece çok çalışmayla olacak bir şey değil bu ama biraz geri planda. Mesela Blake, Avrupa’daki yarışlara gitmiyor çünkü organizasyonlardan talep ettiği miktar Bolt’unkiyle aynı. Diğer atletlerden farklı olarak, Bolt’un garip bir aurası var. Normalde Roma’ya 15.000 kişi gelir, Bolt katılacağını açıkladığında bu rakam 60.000’e çıkıyor. İstediği kadar formsuz olsun, ünvanını korumak için şansı hiç azımsanmayacak kadar var. Ben de onun kazanacağını düşünüyorum.

Alp Ulagay: Kapasite olarak Usain Bolt ünvanını koruyabilecek bir isim. Fakat gelen haberler, endişeli gelişmeler, Yohan Blake’e geçildiği yarışlar son dönemdeki formu açısından soru işareti yaratıyor. Bolt cephesinden "Hazır" açıklamaları geliyor ama ben yüzde 100 olduğuna emin değilim. Kazanır ya da kazanacak demiyorum ama gözlemlerime, okuduklarıma dayanarak Yohan Blake’i biraz daha favori görüyorum. Çok çalışkan, formda bir isim ve bu altını alabilecek seviyede.

2- 100 metrede son dönemlerde Ryan Bailey, Adam Gemili gibi isimler hikayeleriyle ön plana çıktı. Bir sürpriz gelir mi? Beklenmedik bir isim madalya alabilir mi?
Mert Aydın: Usain Bolt’un katılacağı bir yarışta başka birini favori olarak görmek çok kolay değil. Bu açıdan yenilmesinin zaten başlıbaşına bir sürpriz olacağını düşünüyorum.

Caner Eler: Ryan Bailey, Adam Gemili gibi isimler tabii ki sürpriz yapabilirler ama unutulmaması gereken, ilk Olimpiyat finalini koşacakları. Altın ve gümüşün Bolt-Blake arasında kalacağını düşünüyorum ama bronz için aday olabilirler. Richard Thompson, Beijing 2008’de bronz madalya almıştı, bu sefer de benzer şekilde sürprizler meydana gelebilir.

Alp Ulagay: Finale çıkmaları bile benim açımdan sürpriz olur. Zira Amerikalılar ve Jamaikalıların final spotlarını bir bir kapacağını düşünüyorum. Adam Gemili evet buralara geldi ama benim açımdan finale çıkacak dereceyi elde etmesi zor. Çünkü neredeyse oraya gitmek isteyen herkesin 10 saniyenin altına inmesi gerecek. Ryan Bailey açısından da benzer bir düşüncem var. Madalya almalarına imkan vermiyorum, finale çıkmaları sürpriz olur.

3- Kişisel olarak en unutamadığınız Olimpiyat finali hangisi?
Mert Aydın: Usain Bolt’un Pekin 2008’deki 9.69’u. Hafızalarda taze olmasının etkisi bir yana, inanılmaz bir andı o koşuşu, dereceyi ve Bolt’un kendisini izlemek. Benim açımdan şanssız bir durum, çok fazla zevkli geçmeyen, belki de Olimpiyat tarihinin en sönük finallerinden ikisini yerinde tanık oldum. 2000’de Maurice Greene’in kazanacağı oldukça barizdi. 2004’te Justin Gatlin’in zaferi de çok zevkli değildi. Bolt o anlamda unutulmaz. 1988'de Ben Johnson'ın zaferi kazandıktan sonra dopingli çıkması da apayrı bir anlamda hafızalara kazındı.

Caner Eler: Çok fazla var. Kötü olan, 1988’de sekiz yaşındayken Ben Johnson’ın rekoru tarihte unutulmayacak diyorduk ama farklı şekilde unutulmadı. Tabii 7-8 yaşında olanlar, 16-17’de yaşadıklarından daha fazla etki bırakıyor. Pozitif olarak 100 metre finalleri arasında Paris 2003’te Jon Drummond hatalı çıkışın ardından yere yatıp protesto etmişti. Komik bir andı, onu da hatırlamak güç değil. Bir de, 2008’de canlı anlattığım Bolt’un 9.69’unu asla unutamayacağım. O çok farklıydı. 

Alp Ulagay: Olimpiyat dışından sorsaydın Carl Lewis'in damga vurduğu 1991 Dünya Atletizm Şampiyonası finali derdim. Fakat Olimpiyat Oyunları’nda kendi şahit olduklarım içinde 2008 Pekin. Hem derecesi müthişti hem de son metrelerdeki elini kolunu sallayan rahat tavrı herkesi şaşırtmıştı. Bir de tabii esas “Bir yıldızın doğuşu” olması açısından kritik bir andı.