Merve’nin hayali madalya

2008 Dünya Gençler Şampiyonası ve 2011 Avrupa 23 Yaş Altı Şampiyonası’nda gümüş madalya kazanan Merve Aydın, İstanbul’da düzenlenecek Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’na final parolasıyla hazırlanıyor. Ama hedefler bununla sınırlı değil: “Finale çıkabilen her sporcu, madalyaya uzanma hayali de kurmaya başlar. Kısmet. Önce final, sonra madalya diyelim. Helsinki’deki Avrupa Şampiyonası’na da madalya hedefiyle gideceğim. Londra’da ise hedefim final koşmak olacak.”

Telefonda konuştuğumuz 1990 doğumlu Merve de turnuvaya yurt dışında hazırlanan isimlerden. “Belarus’ta kamp yapmak, antrenörümün tercihiydi. Burada kafa olarak daha rahatız. Yarış ortamından biraz uzaklaşmak daha iyi” diyor. Salona geçen hafta uğradığımı ve bazı sporcuların, devam eden inşaattan kalkan toz yüzünden antrenman yapmakta zorlandığını söylediğimde ilk tepkisi “Eyvah, hâlâ mı? Türkiye Şampiyonası’nda çok soğuk, Balkan Şampiyonası’nda da çok sıcaktı zaten.” oluyor. “Yok, Türkiye Şampiyonası’ndaki durumuyla kıyas kabul etmez. Zaten sen döndüğünde tamamen hazır olmuş olacak salon” dememle biraz rahatlıyor.

4x400 de koşan milli atlete, buraya takım gönderen ülkelerin doğrudan finalde yarışacağını (Türkiye kadınlarda 4x400 bayrak takımı çıkarmadı) hatırlatıyorum. Acaba bu konuda bizim ‘keşke’lerimizi paylaşıyor mu? “Tabii buna antrenörüm karar verir, ama benim önceliğim 800 metre. 800 metrede finale çıkan bir sporcunun önceliği zaten 4x400 olmaz.”

“Kariyerimdeki en büyük hedefim, bir gün olimpiyat şampiyonu olabilmek. Olimpiyat altını kazanmış bir atlet olarak bırakmak isterim. Bunu yapabileceğime de inanıyorum” diyor Merve. Hayallerinden söz ederken heyecanlandığını hissedebiliyorsunuz. Bir de sinema tutkusundan söz ederken buna benzer bir heyecan duyuyor: “Sinema ve tiyatroyu çok severim. İnşallah ileride bir sinema filminde rol almak gibi bir hayalim de var.” Amatör de olsa tiyatro kulübü gibi bir oluşumda yer alıp almadığını merak ediyorum. “Keşke vakit bulabilsem” diyor. “Spordan arta kalan kısıtlı zamanda yine de bir şeyler yapabilmeyi isterim. Belki ileride...”

Merve, starttan önce yarışı kafasında koşanlardan değil. “Ben antrenörümü, ailemi ve yarıştan sonra yapacaklarımı düşünürüm” diyor. Bir de antrenman aralarında magazin programlarını takip etmeyi seviyormuş ve o programlarda görüp beğendiği kıyafetler de aklına geliyormuş. Annemin beni ziyareti yüzünden bir aydır evlilik ve magazin programlarına maruz bırakıldığımdan, bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum!

14 yaşındayken babası elinden tutup götürdüğünden beri ENKA’nın sporcusu olan Merve’ye, kamuoyundan yeteri kadar takdir görüp görmediğini soruyorum: “Bir futbolcu gibi değiliz tabii. Gerçi şu sıralarda atletizmde durum geçmişe oranla daha iyi. Daha fazla konuşuluyoruz. Belki bu şampiyona da bu duruma biraz daha katkı sağlar.”

Merve’ye kıyasla yolun birkaç adım daha başında olan Halit Kılıç, İstanbul’da yüz yüze konuştuğum 800 metrecilerden. Basının “Önce başarılı olsunlar, biz sonra yazarız kardeşim” tavrında bir terslik olduğunun farkında. “Asıl, basın daha fazla ilgi gösterirse derecelerimiz bundan olumlu etkilenir” diyor. “Medyada daha fazla yer almak, sponsor bulmamızı kolaylaştırır. Bugün size bir milli atletin ne kadar para kazandığını söylesem, gülersiniz. Sporcu biraz daha iyi kazanmalı ki, daha iyi saldırsın. Hem maddi hem de manevi olarak emeğinin karşılığını alamadığını düşünen sporcunun motivasyonu da düşer.”

Balkan Şampiyonu Halit, 800 metrede finale kalabilirse, 4x400’de mücadele etmeyecek. “Finalin zor olduğunun farkındayım. Sadece altı kişi kalacak. Ama finale kalabilirsem, gönül rahatlığıyla ‘üzerime düşeni yaptım’ diyebilirim. Burada yarışacak olmak, ekstra bir motivasyon. Sporcuların ismi okunurken Türkiye denince yükselecek alkış ve tezahürat, derecelerimizi de olumlu etkileyecektir. Önceki şampiyonalara bakarsanız, ev sahibi sporcuların madalya sıralamasında hep başarılı olduğunu görürsünüz.”

1992’de Mardin’de doğan ve beş yaşındayken Antalya’ya taşınan Halit, atletizme 6. sınıftayken Antalya’da başlamış. “Atletizm seçmelerine girip başarılı olmuştum. Sonra da Türkiye şampiyonlukları ve milli takım derken yavaş yavaş yükseldim. Türkiye’de tek yarıştığım için, derecelerim biraz yavaş gelişiyor. Daha iyi isimlerle birlikte koşarsam, daha iyi dereceler yapacağıma inanıyorum.”

Helsinki için barajı geçen ve gözünü Londra barajına diken Halit, ilk 400 metresi güçlü 800’cülerden olduğunu ve ikinci 400’ü geliştirdikçe kariyer hedeflerine daha da yaklaşacağını söylüyor. “Mesela 2020 Olimpiyatı’nda 28 yaşında olacağım. Bu mesafedeki şampiyonlara bakarsanız, yaşlarının hep 25-28 arasında olduğunu görürsünüz. 2020’de en verimli çağımda olacağımı söyleyebilirim. Olimpiyatta başarı neden gelmesin?”

Söze, her zamanki gibi, Türkiye’nin önde gelen atletizm antrenörlerinden Ertan Hatipoğlu’nun değerlendirmeleriyle nokta koyuyoruz:

800 metre de uzun atlama gibi tahmini zor bir yarış. Hemen hemen herkes aynı durumda. O günkü durumları çok belirleyici olacak. Şahsi görüşüm şu, Pamela Jelimo’nun şampiyon olma ihtimali yüksek. Elena Kofanova da altın madalya adayı. Faslı Melike Akkavi de öyle. Dediğim gibi, kadınlarda herkes şampiyon olabilir. İtalyan Elisa Cusma Piccione de uzun süreli sessizlikten sonra sürpriz yapabilir. Tamamen yoruma açık bir final olacak. En iyi derece ve kapasite anlamında Jelimo bir göğüs farkla önde, ama o günkü durumlar önemli.

Merve Aydın’a gelince; bir kere Merve finale çıkacaktır diye düşünüyorum. Final 2:02.00 ya da 2:03.00 civarında giderse, şansı artar. Ama 2 dakikanın altına doğru seyrederse, işler değişir. İlk 400 metre 63 saniye civarında geçilirse, Merve şans bulur; zira sür’atli bir sporcu. Bu saydığımız isimlerden sür’atli.

Erkeklerde de yarışın ritmi belirleyici olur. Sıfırdan çıkılırsa, yani dereceye gidilirse Mohammed Aman’ın şampiyonluk şansı var. Fakat ben yarışın böyle şekilleneceğini sanmıyorum. Bir tek kendisi gitmeye kalkarsa da, son metrelerde yine geçilir. Bence taktik bir yarış olacak. Öyle olunca da adaylar arasına Polonyalılar Marcin Lewandowski ve Adam Kszczot ile Kenyalılar Boaz Kiplagat Lalang ve Timothy Kitum da giriyor. Son ikisi zaten her zaman tehlikeli olan atletler. Burada da herkes şampiyon olabilir. Kszczot’un bu seneki en iyi derecesi bir saniye daha iyi diye aldanmayın. 1:47.00 ya da 1:48.00 gibi derecelerle bitecekse, Lewandowski şanslı. Kenyalılardan ve Aman’dan daha sür’atli çünkü. Joe Thomas ne yapar tam bilemiyorum, ama Lewandowski tecrübe ve derece olarak ondan da iyi. Taktik bir yarış olursa, bir kişi saklanıyor: İspanyol Antonio Manuel Reina. Taktik yarışta Mr. X o olur. Dereceye gidilirse, madalya göremez.

Halit Kılıç’a gelince; Halit burada tecrübe kazanacak diyelim. Daha çok genç. 20 yaşında. Burada ağabeyleri nasıl yarışacak, ona bakacak biraz. Burayı bir tecrübe kazanma fırsatı olarak görecektir.